İslâmî disiplinlerin bir konuda öncelikle başvuracakları temel kaynaklarından ilki Kur’ân’dır. Kur’ân bu konumunu Allah kelamı ve ilâhi emirlerin yazılı bir metni olmasından almaktadır. Hz. Peygamber (s.a.v.) ise Kur’ân’ı tebliğ, tebyîn ve uygulayan Allah’ın elçisidir. Bu yüzden dini ilimlerle alaka..
Nübüvvetin sekizinci yılında İran ordusu ile Rum ordusu Şam toprağı ile İran toprağı arasında , (Busra’da ) karşılaşarak çarpışmışlar; İranlılar, Rumları ağır bir yenilgiye uğratmışlardı...
Kadının biri Hasan el-Basrî’ye (r.a) gelir, “Genç bir kızım vardı, öldü. Onu rüyamda görmek istiyorum, onu rüyada görmeni sağlayacak bir dua öğretesin diye sana geldim” der. Hasan el-Basrî (rahimehullâh) da kadının arzusunu yerine getirir. Kadın, kızını rüyasında görür ki, aman Allah’ım! Üzerinde ..
Vecdin hakikati ve mahiyeti hakkında halkın uzun konuşması vardır. Halktan, sûfileri ve dinleme ile ruhlar arasındaki münasebet yönüne bakan hakîmleri kastediyorum. Bu bakımdan biz, onların sözlerinden, lafızlar ve deyimler nakledelim. Sonra oradaki hakikati keşfetmeye çalışalım. Zünnûn-i Mısrî şöy..
Zünnun Mısır’da yaşıyordu. Bir gün bazıları onu halifeye gammazlamaları üzerine halife onu Mısır’dan Bağdat’a getirtti...
Zâhid sûfîlerden Ebu Nasr Bişr b. Haris Hâfî, aslen Merv’den olup Bağdat’ta yaşamış ve burada vefat etmiştir. Ali b. Haşrem’in kız kardeşinin oğludur. 227 (/841) senesinde vefat etmiştir. Şanı büyük bir zat idi...
“Pervane ateşe düşmeden önce, pervanenin içine ateş düşmüştür. Belki de içlerindeki ateşi söndürmek için kendilerini ateşe atmaktadırlar.” ‘Hubb-i Rasûl/Peygamber Sevgisi’ ashâb-ı kirâm efendilerimizin derinden hissettiği, Asr-ı Saâdeti unutulmaz kılan ve adeta ona rengini veren kutsal bir duygudu..
Saniyeler, dakikalar, saatler, günler, haftalar, aylar ve seneler süratle akıp gidiyor. Ömür bitiyor. Sanki, kabre, mahşer ve hesap gününe süratle koşarak gidiyoruz. İşte üç aylar ve işte mirac ve isrâ gecesi kapımızı çalıyor. Ey insanlık ben geldim. Hazır olun çabucak yolcuyum gideceğim, bu geceyi ..
Cenâb-ı Hak buyuruyor: ´Rabbine hamdederek O´nu tesbih et ve O´ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.´ (Nasr, 3) ..
Ebû Turâb künyesiyle ve Nahşebî nisbesiyle meşhur olmuştur. Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir. 859 (H.245) senesinde Basra civârında vefât etti. Çölde vefat ettiği ve vücudu yırtıcı hayvanlar tarafından parçalandığı da söylenir...
Bilal Havvâs diyor ki: “Benî İsrail çölünde yolculuk yaparken aniden bir zatın yanımda yürüdüğünü fark ettim. Hayrete düştüm, sonra bunun Hızır (a.s.) olabileceği kalbime ilham edildi. Bu zata.....
...Yiğitlik bu mısraları cenaze günlerinde hatırlamak ve okumak değil, hayatımızın her safhasında, para ve sıhhat nimetleriyle beraber olduğumuz zaman hatırlamak ve gereğini yapmaktır...
Basra'da zengin ve cimri bir kişi vardı. Komşularından biri kendisini davet etti. Kendisine yumurtalı kıyma takdim etti. O yumurtalı kıymadan fazlasıyla yedi...
Ve lev semi‘û ehlü Mısra evsâfe haddihî Lemâ bezelû fî sevmi Yûsufe min nakdin..
Büyük velilerden, hakikat şehidi… İsmi Hüseyin b. Mansûr, künyesi Ebu’l-Mugis’tir. 858 (H.244) yılında İran’ın Beyzâ şehrinde doğduğu rivayet edilmektedir. 919 (H.306) yılında ise idam olunarak şehit edildi. Gençlik yıllarında Tuster’de büyük velîlerden Sehl b. Abdullah et-Tusterî (k.s) hazretler..