Peygamberimiz aleyhisselam, hayâ hakkında şöyle buyurmuştur:..
İbn İshak’ın, Ebû Seleme b. Abdurrahman’dan nakline göre; Peygamberimiz aleyhisselam, ilk Cuma namazını kıldırdığı gün, ayakta dikilerek ardı ardına îrâd ettiği hutbelerinde, Allah’a lâyık olduğu veçhile hamd ve sena¬da bulunduktan sonra, şöyle buyurdu:..
Lihyân oğulları, İslâmiyet’i kendilerine öğretmeleri için Hz. Peygamber'den muallim istemişlerdi. ..
Kur’an-ı Kerim’de iman ehlinin özelliklerinden biri anlatılırken, “Onlar, Allah’ı ayakta iken, oturarak ve yanlarına yaslanmış olarak zikreden kimselerdir” (Al-i İmrân, 191) ve “Ticaret ve alışveriş onları Allah’ı anmaktan alıkoymaz” (Nûr 24/37) buyrulmaktadır. ..
Allah Rasûlü (s.a.s), Medine’ye varışından yaklaşık beş ay kadar sonra muhacir ve ensâr arasında, tarihte “muâhât” olarak isimlendirilen bir kardeşlik tesis etmiştir...
Abdullah şöyle dedi: “Rasûlullâh (s.a.s) bir hasırın üzerine yatıp uyumuş, hasır böğründe iz yapmıştı. ..
Ben dördüncü kat gökte bulunan bir meleğim. Sen ilk dua ettiğin zaman göğün kapılarının gıcırdayıp ses verdiğini işittim...
Rasûlullâh (s.a.s), şaka ve lâtife yapmayı sever, kendisi ile şakalaşılmasından da hoşlanırdı...
Rasûlullâh (s.a.s), özellikle küçük çocuklarla şakalaşırdı. Gerçekten, bunlarla ilgili çok sayıda anı nakledilir. ..
Bir keresinde Ebû Hureyre (r.a): “Ey Allah Rasûlü! Sizin huzurunuzdayken dünya bize hiç geliyor, aklımızın ucundan bile geçmiyor...
Allah Rasûlü (s.a.s.), bazen ev halkı iyice uykuya varınca sessizce yatağından kalkar, Allah’a dua ve niyazla meşgul olmaya başlardı...
O'ndaki Allah sevgisi, ruhunu doldurmuş, daha peygamberliğine tekaddüm eden aylarda inziva hayatında iken halk O'nun için: "Muhammed Rabb'ına âşık oldu" demeye başlamıştı...
Âlemler nûra gark oldu Muhammed doğduğu gece Mü’min, münâfık fark oldu Muhammed doğduğu gece Allah’a hamd olsun… Sonsuz ve sınırsız… Allah’ın en sevgili kulu Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) Efendimize ve pâk, temiz âl ü ashabına (r.anhüm) sayısız salât ve selam olsun...
Halk arasında; köpeğin uluması, baykuşun ötmesi gibi birtakım hâdiseler uğursuzluk alâmeti olarak addedilmiştir...
Nazar değmesine, Kurân-ı Kerim’de: “O inkar edenler, zikri (Kurân’ı) işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devireceklerdi...” (Kalem, 51) âyetinde işaret edilmektedir...