Hac ibadetiyle birlikte müşahede halini yaşayanlar, gözyaşının muhteşem zevkini tadanlar, doğduğu gün kulağına üflenen Allah-Muhammed'in “evi”nin olduğu yerlerde bulunmanın devletini yaşayanlar Leyla-Mecnunlar gibi deli-divaneye dönerek yeniden doğarlar. Yunus'u yeniden hatırlarlar:..
Ey kardeşim, bilmiş ol ki Allah Teâlâ insanı iki muhtelif şeyden yaratmıştır. Birincisi cisimdir ki bu zulmânî, kesif [katı, donuk, yoğunluğu bulunan], sonradan meydana gelen ve bozulmayla yüz yüze olan, organik ve kimyasal bileşiklerden oluşan ve de varlığının devamını haricî faktörler olmaksızı..
Tasavvuf yolu manevi bir kurumdur. Bir ruh ve gönül okuludur. Manevi tıp Üniversitesidir. Bu okulların Profesörleri de doktorları da Mürşid-i Kâmillerdir. İrşad eden, yol gösteren, tedavi eden kimselerdir. Nasıl doktor şifa veremez ama şifa yolunu, ilacını, hocalarından gördüğü şekilde uygular ve so..
Muhtemeldir ki, sır da ruh gibi beden kalıbına tevdi edilmiş bir latifedir. Sûfilerin esasları ve prensipleri, sırrın müşâhede (ulûhiyyeti seyr ve temaşa) mahalli olduğunu icap ve ifade etmektedir.Nitekim sırrın sırrı ise, Hakk’tan başkasının muttali olamadığı şeydir. Sufîlerin ıstılahına ve esaslar..
"Ey Hak tâlibi can! Önce ambara giren fâreden kurtulma çaresini ara, ondan sonra buğday toplamaya çalış. Büyüklerin büyüğü olan, gönüllere gönül kesilen sevgili peygamberimizin; "Namaz ancak kalp huzuru ile tamam olur." hadisini hatırla da nefisten ve şeytandan kurtulmak için kalp huzuru ile namaza ..
Meşhur sûfî aleyhtârı Gulam Halil, bütün sûfîlere karşı hasmâne bir tutum sergilemekteydi. Ebu’l-Hüseyin en-Nûrî’nin de aralarında bulunduğu bir grup sûfîyi tutuklatıp hilâfet merkezine sevk etti. Dönemin Abbâsî halîfesi tarafından çıkarılan bir fermanla îdamlarına karar verildi. Cellât, dervişlerde..
Vecdin hakikati ve mahiyeti hakkında halkın uzun konuşması vardır. Halktan, sûfileri ve dinleme ile ruhlar arasındaki münasebet yönüne bakan hakîmleri kastediyorum. Bu bakımdan biz, onların sözlerinden, lafızlar ve deyimler nakledelim. Sonra oradaki hakikati keşfetmeye çalışalım. Zünnûn-i Mısrî şöy..
Esselâmu aleyküm Şeyh İhsan Efendi, Sıhhat ve âfiyetinizi Cenâb-ı Hakk’tan niyâz ederim. Dualarınızla dilşâd oldum. Hakk celle ve a’lâ bizler için bulunduğunuz niyâzları ve hüsn-i zanları hal-i hayatımızda tecellî ettirsin. Şeyh İhsan Efendi! “Kahhâr” ism-i şerifi avamın anladığı manada değildir. ..
Bir gün evinden çıkan Hz. Peygamber, iki meclis görmüş. Birinde Allah’a dua, diğerinde ilim talim ediliyormuş. Buyurmuş ki: “Şunlar Allah’a dua ediyor ve O’ndan bir şeyler istiyorlar. Yüce Allah dilerse istediklerini verir, dilerse vermez. Berikiler ise halka ilim öğretiyorlar ve Allah beni muallim..
Senin aşkın, çorak toprağı bile gül bahçesi haline getirir. • Ey saki; kadehi Hakk aşığının şarabı ile doldur! Yanmış, kavrulmuş gönüllere Rabbanî şarap sun! • İlahî aşkla kendinden geçmiş kişilerin meclisinde ekmekten az bahset! Şunu iyi bil ki, ilahî aşk suyuna dalmış kişiler, sudan başka bir şe..
İlk dört müslümandan biri olarak Sâbikûn-i İslâm arasında yer alan; âlim, zâhid bir zattır. Aşere-i Mübeşşere’den olup Rasûlullâh’ın sancaktarı idi. Hz. Fatma ile nikâhlanarak Rasûlullâh’ın damadı ve bu mutlu izdivaçtan doğan Hasan ile Hüseyin hazretlerinin babası olmuştur...
Ey evlat! Nefis ıslâh olmayınca kötülük yapar. Onun karşısında daima muhalif kal. Kurtuluş istersen bunu yap, Hakk'a uy. Nefse muhalif ol. Nefsi Hak Teâlâ'ya itaat etmesi için yola getir. Hakk'a isyan edecek olursa hemen karşısına dur. Nefsin kötü hâllerine kapılırsan, halka karışamazsın ve onların..
Allah Teala'nın havass kullarının orucu, şu altı organı muhafaza etmekle gerçekleşir: 1. Gözü kısarak bakışta derinleşmemek. 2. Kulağı bir haramı dinlemekten, günahtan korumak ve batıl ehlinin sohbetine katılmamak. 3. Dili, kendisini ilgilendirmeyen hususlara müdahil olmaktan muhafaza etmek, söyl..
Nevşehir-Kozaklı da Temmuz-2012 de yapılan konferansta: Neydik, ne olduk, ne olacağız? ihlas, tasavvuv, zikir, mürşid, mürid, yevmi zikir, cemaat halinde zikir, talib-i ilim olmak, adab-ı muaşeret ve muhtelif konular işlenmiştir...
Peygamber âşıklarından Hz. Sevban (r.a), Allah Rasulü’nü delicesine sever ondan bir an olsun ayrılmazdı. Bir gün huzur-u saadete vardığında rengi kaçmış bitkin bir haldeydi. Üzüntüsü her halinden belli oluyordu. Efendimiz (s.a.s) onu bu halde görünce sordu, “Sana ne oldu böyle ya Sevban!” diye. Sevb..
Sünnetlere ittiba edip bidatları terketmedikçe ve Peygamberimizin (as.) haliyle hallenmedikçe kurtuluşa ermek mümkün değildir...