Hayri Baba Kaddesallahu Sırruh Hazretlerinin bir sohbetinde, bazı ihvanlar keşfinin açıldığını zikrullahlarda veya tespih çekerken veya her hangi bir topluluk da bazı zuhuratlar gördüğünü haber veriyorlar. Bazılarında ise bu haller görülmüyor. Bunun sebep ve hikmetleri sorulduğunda:
Hayri Baba Kaddesallahu Sırruh Hazretleri bu hususu şöyle izah buyurdular:
Diyelim ki bir zat veya bir şirket "Ey ümmeti Muhammed hacca gitmek isteyen yok mu? Beytullaha yolculuğumuz var" diye bir ilan veriyor. Bu ilanı, bu duyuruyu duyan ve gören ve nasibi olan bu yolculuğa istekli oluyor. Bu firma üç beş defa bu yolculuğu yapmış yolunun ve işinin ehlidir. Yolların neresinde ne var, bunları çok iyi bildiği için yolculuk esnasında yol arkadaşlarını her çeşit eşkıyadan ve yaramazlıklardan ve yaramazların şerrinden ve yolculuğun her çeşit sıkıntısından korur. "Beni Beytullaha yani Cenab-ı Hak Celle Celaluhü Hazretlerinin dostluğuna yakınlığına salimen götürür" diye o şirkete kayıt olur. Diyelim ki onun yöneticisi veya o kafilenin başkanı bir şeyh, o Beytullaha gitmek için o şirkete kaydını yaptıranlar da o şirketin müritleri, o kafile başkanı Şeyh Efendi Hazretleri yolculuk anında kullandıkları vasıtayı da tren kabul edersek ve o vasıtada gidecek olan yolcuların yani müritlerin bazısı yaratılışları icabı yolculuğu yol boyu seyrederek giderse bu yolculuğu yapabilir. Onlara trenin pencere önündeki koltuklarında yer verilir. Bazı yolcular da yaratılışları icabı yol boyu seyrederek gidemeyeceklerinden, onlara da trenin dışarıyı görmeyen kapalı koltuklarda yer verilir. Diyelim ki hareket yeri Ankara'dır. Yolculuk başlar, işte böyle, sen gör veya görme tren Beytullaha yani Cenab-ı Hak Celle Celaluhü Hazretlerine gidiyor. Bu yolculuk esnasında pencere önünde oturan mürid bazı esrarı görür, "Ben görüyorum, keşfim açıldı ve ben yetiştim" diye varlığa benliğe düşmeyecek. Görmeyen de "Ben bir şey görmüyorum" diye ümitsizliğe düşmeyecek. Verilen dersleri muntazaman yaptıktan ve bu yolun adabına göre hareket ettikten sonra mesele kalmaz. Nasıl olursa tren gayeye, istenilen istikamete süratle gidiyor. Sen de trendesin. Görüp görmemek mühim değildir.´´
Diyelim ki tren Halep'e vardı. Biz Halep diye tabi misal veriyoruz. Yani manevi bir makama vardı diyelim. Yolculardan görerek gidenlerden bazıları "Burası iyiymiş" diyerek varılan yerin manzarasının etkisinde kalıp aldanırsa kendisine "ilerisi daha iyi, hele esas gaye Cenab-ı Hak Celle Celaluhü Hazretleri değil mi? Ona vuslat etmek, varmak güzellerin en güzeli" diye kafile başkanı tarafından o kimseye nasihatte ve ikazda bulunulur. O görgüsüne aldanan kimse nefsine uyup kafile başkanının nasihat ve ikazına kulak vermeyip, oranın tesirinde kalıp, trenle yolculuğa devam etmemek de inat ve ısrar ederse, o zaman "O kimsenin nasibi bu kadar" denerek kafile yoluna devam eder. İşte, görmenin bazı böyle sakıncaları vardır.
Böyle Beytullah'a kadar yolculuk esnasında yol boyunca görünen esrar veya bu yolun güzelliği icabı izlenen harikulade haller, görene hoş gelerek ona kanıp veya görülen keramete kapılıp o yerlerde görgüsüne, nefis hevasına uyarak varlığa ve benliğe düşerek daha ileri gidemeden, varacağı menzile varmadan oralarda kalanlar olur. Yolculuk esnasında görmeyerek kapalı gidenler de bu tehlike pek olmaz. Yol boyunca seyir halinde veya duraklarda yani varılan makamlarda bir şey görmediklerinden, tren beytullaha varınca durur, kapılar açılır, herkes istediğine kavuşup muradına erer. Kafile başkanı da bu şekilde Kâbe`ye yani Cenab-ı Allah Celle Celaluhü hazretlerine vuslat etmekte nasibi olanları salimen götürdüğü için o da görevini yapma bahtiyarlığına erişir. Cenab-ı Hak Celle Celaluhü hazretlerinden ve Resulü Sallallahu aleyhi vesellem efendimizden kulları ve ümmetine yaptığı bu hizmetten dolayı taltif ve mükâfatlandırılır.
Kaynak: ``Halisa ve Seçkinleri´´ Vesile olanlara teşekkürü borç biliriz.