Allahu Teâlâ’ya (c.c.) sonsuz hamd ü senalar olsun. Sevgili Peygamberimize (s.a.s.) ve pak, temiz âl ve ashâbına salât ve selâm olsun. Bir Ramazan-ı Şerif ayını daha geride bırakıp, bayrama kavuşturulduk… Bunun için ne kadar şükretsek azdır… Oruçlar tutuldu, teravihler kılındı, şeytanlar bağlı oldukları yerde ağladı, melekler Rablerinin emrini yerine getiren mü’minler adına sevindi, güldü… ``Ramazan orucunu farz bilip, sevap bekleyerek oruç tutanın günahları affolur.´´(Buhari) Bu müjde mü’minlere yeterde artar… Elbette bayram da Emr-i İlahi’yi tutan mü’minlere bir sevinç ve yüz aydınlığıdır…
Şevval ayının ilk üç günü Ramazan bayramıdır… Resulullah (s.a.s.) Medine´ye hicret ettiği zaman Medinelilerin eğlenip neşelendiği iki bayramları vardı. Hz. Peygamber Medinelilere özgü olan, cahiliye izleri taşıyan bu bayramların yerine bütün müslümanların sevinip eğleneceği İslâm´ın iki bayramını onlara haber verdi:
``Allahu Teâlâ size, kutladığınız bu iki bayramın yerine, daha hayırlısını, Ramazan bayramı ile Kurban bayramını hediye etti.´´(Sünen-i Ebû Dâvud, Salat, 239)
Ramazan bayramında Müslümanlar birbirlerini ziyaret ederler ve bayramlarını tebrik ederler… Bu bir anlamda ``İnşallah, emr-i İlahi’ye uyduk, affolunmuşuzdur, hayırlı, mübârek olsun kardeşim´´ demektir… Bayram; müslümana sevinç verir… Bir ay boyunca nefsine gem vuran, arzu ve isteklerine sırf Hazret-i Allâh (c.c.) istediği için ``dur!´´ diyen mü’min elbet bunun mükâfâtını alacaktır.
Ramazan bayramı sabahı erken kalkıp bayramın canlılığını hissetmek, diğer günlerden farklı bir gün olduğunu görmek, guslederek temiz (mümkünse yeni) elbiseler giymek, pis kokulu yiyeceklerden uzak durmak, ağzı misvaklayıp fırçalamak, güzel kokular sürünmek, saçı-sakalı, tırnakları ve vücudun diğer yerlerini sünnete uygun bir şekilde temizleyip düzene koymak, İslâm´ın adabından olan güzel şeylerdir ve müstehabtır. Ayrıca fertlerin birbirine karşı diğer günlerden daha fazla güleryüzlü davranması, neşeli görünmek, topluca bayram namazına gitmek; namazdan önce varsa hurma, hurma yoksa tatlı bir şey yemek; bunun da bir, üç, beş gibi tekli olmasına dikkat etmek; namaza giderken Allah'ı zikretmek, karşılaşılan müslüman kardeşlerle selamlaşıp bayram sevincini paylaşmak, bu günü daha bir anlamlı kılacak davranışlardır ve Hz. Peygamber'in sünnetleridir. Yakın akrabaların birbirini ziyâret edip sorması, ihtiyaç içinde olanlara yardımcı olunması gerekir. Ana-babayı unutmamak, hiç olmazsa bayram günlerinde kendilerini ziyâret edip gönüllerini almak müslüman evlatların terketmemesi gereken dîni bir yükümlülüktür.
Zengin olunsun fakir olunsun, bayram gününde güç yettiğince sadaka vermek, daha fazla müslümanla karşılaşıp sevinci paylaşmak için namaza gidilen yoldan gelmeyip başka bir yoldan dönmek sünnettir. Sadakaların dışında, üzerlerine vâcib olan müslümanlar, bayram namazından önce ``fitre´´ adı verilen fıtır sadakalarını verirler. Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelîlere göre sadaka-i fıtır farz, Hanefi mezhebine göre vâcibdir. (Tecrid-i Sarih, Tercümesi, 367.) Bayram namazından sonra müslümanların birbirleriyle bayramlaşıp musâfaha yapmaları, kucaklaşmaları İslâm'ın hoş karşıladığı güzel geleneklerdir.
Ebu Ümâme radıyallâhu anh anlatıyor: ``Resûlullâh aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: ``Kim her iki bayramın da gecesini, Allah'tan sevap umarak ibadetle geçirirse kalplerin öldüğü günde kalbi ölmez.´´
Eyub (radıyallâhu anh) anlatıyor: ``Resûlullâh (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: ``Kim Ramazan orucunu tutar ve ona şevvâl ayından altı gün ilave ederse, sanki yıl orucu tutmuş olur.´´
(Müslim, Sıyâm: 204, ‘1164’; Tirmizî, Savm: 53, ‘759’; Ebu Dâvud, Savm: 58, ‘2432’)
Ramazan ayında disiplinli bir şekilde ibadet ve taata daha fazla yönelenler bunu devam ettirmelidir. Ramazan ayı bütün bir seneyi kapsayan bir rahmettir. Bunu sürdürmeli, gevşememelidir…
Allahu Teâlâ (c.c) Hz.leri cümlemizi nice nice Ramazan aylarına ve bayramlarına eriştirsin…Tüm İslâm âleminin Ramazân bayramını tebrik eder, hayırlara vesile olmasını Rabb-i Zül-Celâl ve’l kemâl Hazretleri’nden niyaz ederiz…