Muridan
Kırk Seneden Beri Taşıdığım Bir Sır Var - ZÜLCENÂHEYN

Kırk Seneden Beri Taşıdığım Bir Sır Var - ZÜLCENÂHEYN

Muridan ailesi olarak sizin için mürşidimizin sohbetlerinden bir kaç kısa alıntıyı derledik.

“Arif-i Billâh Mustafa Hayri Öğüt Efendi (k.s.) Hazretlerinin sağlığında iken kendisine “ZÜLCENÂHEYN”,  "İKİ KANATLI, ZÂHİRÎ-BÂTINÎ İLİM DOLU"diye taltif ettiği ve bu sıfatı verdiği, son derece nazik bir üslupla “Müftî Efendi” diye hitap ettiği, zaman zaman kendi emri doğrultusunda o günkü ihvanlara sohbet ettirdiği ve bizzat kendisinin de dinlediği, hayatta iken irşat vazifesini yapması için icazet verdiği ve baş halife olarak bıraktığı ABDULLAH DEMİRCİOĞLU Hocaefendi, şeriatsız (İslâm´sız) bir tasavvufun olamayacağını her zaman savunmuştur ve bunu vurgulamıştır..."
 
 
“Benim mürşidim kıl payı sapmamıştır şeriattan. Hatta hatta celallendi bir defasında. Dediler ki mürşidime: “Baba Hz.leri, falanca tarikatlarda zikirlerinde mastar çalıyorlar. Yok, evladım!Meşru olsun, olmasın. Biz zikrimizde öyle mastar, def, tüf yoktur. Def haram bir şey değil, düğünlerde çalarsın. Ama biz burda çalmayız.  O inceliğe varıncaya kadar koydu. “Ama hocam ötekiler çalıyorlar, bu haram mı?” Ben onu söylemiyorum. Benim mürşidimin tarikata bağlı oluşunu, Rasulullah Efendimiz böyle yapmadı zikirde diye onu yapmamıştır. “Ama diğerleri niye yapıyorlar?” Ben onu bilemem. Biliyorsunuz def çalmak mübah olan bir şey düğünlerde, eğlence yerlerinde mübah olan bir çalgı aletidir.”
**
“Tarikat-ı âliyye-i kadiriyye halisiyye şubemize iyi bağlı olalım. Derslerimizi aksatmayalım. Benim mürşidim kutbul azamdı, kutbul aktabdı. Ondan öncelerde hep bu ünvanla gelmiştir. Hatta hatta kutbiyyet makamı bir meşayihimizin dalgınlığı sebebiyle başka bir ülkenin meşayihine gitti de bizim meşayihimiz onu orda, senelerce Resulullah (a.s.)’in kabri başında ağlayarak sızlayarak “şeyhimin makamını ya Rabbi Senin Peygamberinin huzurunda o gittiği Hindistan mı Pakistan mı o tarafta oradan alıp bizim yolumuzun mensuplarından liyakatli olanlarından bir tanesine vermedikten sonra ben buradan ayrılmayacağım” dedi tam 10 sene orada gözyaşı döktü, ağladı. Niyahet aldı geldi. Döndüğü zaman da işte orada benim mürşidime, orada ders tarif etti. Dolasıyle kutbiyyet makamı ondan ona gelmiştir. Ümit ediyorum ki, benim mürşidimin vefatından sonra da bu kutbiyyet makamı bizim bu yolumuzun mensuplarından bir tanesini de olacağını ümit ediyorum, dua da ediyorum. Allah, kime layıksa ona versin, vermiştir tabii de. Mürşidimin de ifadesi var: “benim tasarrufum 500 sene devam edecektir.” İrtihale anında, ahirete göçmeden önce böyle bir vecd, cezbe, ilham hali geldi. Gözlerini açtı ondan sonra: “ve müracaat ettim istedim, benim tasarrufum kıyamete kadar devam edecektir.”
**
“40 seneden beri taşıdığım bir sır var Mürşidimin ne kadar büyük olduğunu bizzat O’nunla üç beş kişi etrafında, yer mekan Trabzon Arsin ilçesi. Mekan benim evim. Kimin evinde kaldığını söylüyorum. Kaç kişi vardı söylüyorum. Şahitlerimiz var. Yani orada öyle haller… Bunu kimseye açmadım, kimseye söylemedim. İşareten bir iki şey söyledi. Orada Mürşidimin, bu Yolun Meşayihlerinin ne kadar üstün olduğunu o zikir halakasında gördük, anladık. Teveccühlerin ne olduğunu anladık. Hani bir gurur kibir olur diye kimseye söylemedim.”

Top