Muridan
Bütün İyiliklerin Kaynağı Allah Korkusu

Bütün İyiliklerin Kaynağı Allah Korkusu

Eylerdi teheccüd şebânğâh, Kalbinde dururdu haşyetullâh

Yüce Rabbimiz Bakara sûresinin 155-157. âyetlerinde şöyle buyuruyor: “Andolsun biz sizi bir parça korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: “Şüphesiz ki biz Allah içiniz ve mutlaka O’na döneceğiz.”

Demek ki Allah ü Teâlâ bizi bu dünyada korku ile, açlık ile, mallarımızı ve canlarımızı eksiltmek suretiyle imtihan etmektedir. Ayette sözü edilen korku, Allah korkusudur. Allah korkusuna ‘havfullah’ veya ’haşyetullah’ denir.

Haşyet; korkmak anlamındadır, fakat bu korku, insanın vahşî hayvanlardan, yılandan, arslandan korkması gibi bir korku türü değil, ta’zîm, saygı ve sevgi neticesi meydana gelen bir korkudur. Nitekim Kâmûs-i Osmâni de denilir ki: “Haşyet; ta’zimle karışık korku, ululuğa karşı korkmak ki; kulların Cenabı Hak’tan, esirlerin sahiplerinden, çocukların ebeveyninden korkması gibi.”(1) Yani insan Allah’tan O’nu sevdiği ve saydığı için korkar. O’nun sevgisinden mahrum kalmamak için korkar. Haşyet kelimesiyle ifade edilen bu korkunun sebebi saygı ve sevgidir. İçerisinde saygı ve sevgi bulunan bu tür korku sadece Allah için duyulur, başkası için duyulmaz. Onun için Kur’an-ı Kerimde: “İnsanlardan korkmayın, benden korkun”(2), “Onlardan korkmayın, benden korkun.”(3) buyrulmuştur.

Bu sebeple Kur’an-ı Kerimde Allah’tan korkar gibi başkalarından korkmak ayıplanmaktadır: “Onlara savaş farz kılınınca içlerinden bir grup, insanlardan, Allah’tan korkar gibi, hatta daha fazla korkmaya başladılar.”(4)

Peygamberlere gelince, onlar Allah’tan başka kimseden korkmazlar. Durum ve şartlar ne olursa olsun hiçbir şeyden çekinmeden Allah’tan aldıklarını insanlara tebliğ ederler. Onların bu durumu Kur’an-ı Kerim’de övülerek şöyle buyrulur. O Peygamberler ki Allah’ın gönderdiği emirleri tebliğ ederler. Allah’tan korkarlar ve Allah’tan başka kimseden korkmazlar.”(5)

Mü’minûn sûresinde, dindar kimselerin vasıfları belirtilerek şöyle buyurulur: “Öyle kimseler vardır ki onlar, Rablerinin korkusundan titrerler. Onlar Rablerinin âyetlerine iman ederler. Onlar Rablerine asla ortak koşmazlar. Onlar verdiklerini, Rablerinin huzuruna dönecekler diye kalpleri ürpererek verirler.”(6) Bu âyet-i kerimelerde hayır işlerinde yarış edenler ve bunun için öne geçenlerin beş önemli vasıfları sıralanıyor. Bunların başında, onların, Rablerinin korkusundan titredikleri ifade ediliyor.

 

Allah Korkusunun Derecesi

Allah korkusunun daha doğrusu haşyetin derecesi bütün insanlarda aynı değildir, farklı farklıdır. Bu, ilim ve marifet derecesiyle doğru orantılıdır. Alimlerin Allah korkusu daha yüksek derecededir. Onun için Kur’an-ı Kerim’de: “Kullan içerisinde Allah’tan ancak alimler korkar.(7) buyrulmuştur.

Peygamberlerin korkusu hepsinden çoktur. Nitekim Peygamber efendimiz: "Allah’ı en çok tanıyanınız, Allah’tan en çok korkanınızdır. Ben ise O’ndan en çok korkanınızım."(8) buyurmuştur.

Peygamber efendimiz bu hususu çeşitli vesilelerle belirtmiştir. Hz. Aişe validemiz şöyle anlatmıştır "Resûlüllah (s.a.v.) bir iş yaptı ve o hususta ruhsat verdi. Bu ruhsat bir kısım kimselerin hoşuna gitmedi, onu yapmaktan çekindiler. Onların bu hali Resûlüllah (s.a.v.)’e ulaşınca (çok öfkelendi hatta öfkesi yüzünde iyice belli oluyordu), hemen kalkıp bir hutbe irad etti. Allah’a hamd ederek şöyle buyurdu: “Birtakım kimselere ne oluyor ki benim yapmış olduğum şeyleri yapmaktan çekiniyorlar. Allah’a yemin ederim ki ben Allah’ı onlardan daha iyi bilmekteyim ve Allah’tan onlardan daha çok korkmaktayım.”(9)

Bir şairimiz Sevgili Peygamberimizden bahsederken şöyle der:

Eylerdi teheccüd şebânğâh

Kalbinde dururdu haşyetullâh(10)

 

Melekler de Allah’tan Korkarlar

Kur’an-ı Kerim’den öğrendiğimize göre melekler de Rablerinden korkarlar ve kendilerine emredileni yaparlar. Nitekim Yüce Rabbimiz onlar hakkında şöyle buyurun "Göklerde bulunanlar, yerdeki canlılar ve bütün melekler büyüklük taslamadan Allah’a secde ederler. Onlar üstlerindeki Rablerinden korkarlar ve kendilerine ne emrolunursa onu yaparlar.”(11)

"Melekler Allah’ın kendilerine emrettiklerine karşı gelmezler, kendilerine emredilen şeyleri yaparlar."(12)

Kur’an-ı Kerim’de meleklerin, Rablerinden korkmalarının derecesi şöyle ifade edilir “Rahman (olan Allah, melekleri) evlat edindi, dediler. Hâşâ! O, bundan münezzehtir. Bilakis melekler lütuf ve ihsana mazhar olmuş kullardır. O’ndan emir almadan önce konuşmazlar, sadece O’nun emri ile hareket ederler. Allah, onların önlerindekini de, arkalarındakini de (yaptıklarını da, yapmadıklarını da) bilir. Allah’ın rızasına ulaşmış olanlardan başkasına şefaat etmezler. Onlar Allah korkusundan titrerler.’(13)

 

Her şey Allah’tan Korkar

Kâinattaki canlı ve cansız bütün varlıklar Allah’tan korkar. Kur’an-ı Kerim’de İsrail oğullarından bahsedilirken şöyle buyrulur “Sonra bunun ardından kalpleriniz yine katılaştı. Onlar taş gibi, hatta daha da sert oldu. Çünkü öyle sert taşlar var ki, içinden ırmaklar kaynar. Öyleleri de var ki, yarılır, içinden sular fışkırır. Ve yine öyle taşlar var ki, Allah korkusuyla yukarıdan yere düşer. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.(14) Diğer ayetlerde de şöyle buyrulur “Biz bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, Allah korkusundan onu baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün.(15) “Rabbi dağa tecelli edince onu darmadağın etti.”(16) Bu ayetlerden açıkça anlaşılmaktadır ki cansız varlıklar bile Allah’ın azamet ve celalinden, korkusundan parçalanırlar.

Allah Korkusundan Maksat

İnsanlar çeşit çeşittir, kimi cehennemden ve oradaki azaptan korkar, kimi Allah’ın gazabından korkar, kimi de Allah’ın kendisinden korkar. Allah’ın zatından korkmak âşıkın maşukunun üzülmesinden ve rahatsız olmasından korkması gibi bir şeydir. Yoksa daha önce de belirttiğimiz gibi, insafsız ve merhametsiz bir zalimden korkar gibi korkmak değildir. Zalimlerden korkan, onlardan kaçar, uzak durmaya çalışır. Allah’tan korkan ise O’na yakın olmaya çalışır. Buna göre Allah’tan korkmaktan maksat O’nun rahmet, merhamet ve sevgisinden mahrum kalmaktan korkmaktır. Allah’ın gazabından, azabından ve cehenneminden korkmak da insanları kötülüklerden alıkor, ibadet ve tâata sevkeder. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Peygamber efendimize hitaben: “De ki: Ben Rabbime isyan edersem gerçekten büyük bir günün (kıyamet gününün) azabından korkarım.”(17) buyrulmuştur.

Nûr sûresinin 37. ayetinde de şöyle buyrulur: “Öyle kimseler vardır ki onları ne ticaret, ne de alış veriş Allah’ı anmaktan alıkoymaz. Onlar yüreklerin ve gözlerin (dehşetten) ters döneceği günden korkarlar.”

Yüce Rabbimiz, şeytanın peşinden giden kimselerden korkmamamızı, sadece kendisinden korkmamızı emrederek şöyle buyuruyor: “O şeytan sizi kendi dostlarından korkutuyor. Eğer inanmış iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.”(18)

 

Allah’tan Korkan Kötülükleri Terkeder

Allah’tan korkmanın ferde ve topluma sağlayacağı sayısız faydalar vardır. Allah’tan korkan kimse her şeyden önce Allah’ın emrine ve rızasına uygun hareket eder. Her türlü kötülükleri terk edip iyilikleri yapmaya çalışır. Çünkü Allah’tan korkmaktan maksat, O’nun azabından ve gazabından korkarak kötülükleri terk edip iyiliklere yönelmek, O’nun rızasını kazanmaya çalışmaktır. Bundan dolayı “Günahları terk etmeyen kimse Allah’tan korkuyor sayılmaz.’’(19) denilmiştir. Hatta, Tehâevi, Allah korkusunu: "el-havfu; el-hayâu ani’lme- âsi ve’l-menâhi ve’t-teellümü minhâ: Korku, günahlardan, yasak edilen şeylerden utanmak ve onları işlemekten elem duymak, üzülmektir.”(20) şeklinde tarif etmiştir.

İnsanları kötülüklerden cezaî müeyyidelerle uzaklaştırmak zordur. Her insanın başına bir polis veya jandarma dikmek mümkün değildir. İnsanları kötülüklerden din duygusu, Allah korkusu ve toplum tarafından benimsenen ahlâki kurallara uyma zorunluluğu uzak tutar. Din duygusundan, Allah korkusundan mahrum olan kimseler her türlü kötülüğü işleyebilir. Onun için bir atasözümüzde: “Kork Allah’tan korkmayandan.” denilmiştir.

Allah korkusu insanı her türlü hayırlı işe sev keder. Hikmetin başı Allah korkusudur. Şunu kesin olarak bilmeliyiz ki Allah’tan korkan insanın kimseye zararı dokunmaz. Aksine herkese yararı dokunur. Allah’tan korkmayanın ise herkese zararı dokunur. Allah’tan korkmayan kimse, haram helal, hak hukuk bilmez. Yeri gelmişken şunu da belirtelim ki, Allah’tan korkan, korkak değildir. Zira Allah korkusu şecaat ve cesaretin kaynağıdır. Allah’tan korkan, kimseden korkmaz, aksine her şey ondan korkar. Nitekim bir hadis-i şerifte: "Kim Allah’tan korkarsa Allah her şeyi ondan korkutur.”(21) buyrulmuştur.

Ömer b. Abdulaziz: “Kim Allah’tan korkarsa, her şey ondan korkar. Allah’tan korkmayan ise her şeyden korkar."(22) demiştir.

Fudayl b. İyaz da: "Allah’tan korkana kimse zarar veremez. Allah’tan başkasından korkana ise kimse fayda veremez."(23) demiştir.

Gönüller sultanı büyük mutasavvıf ve mütefekkir Mevlânâ Hazretleri de bu konuda şöyle den “Her kim Allah Teâlâ’dan tam korkar ve takva yolunu tutarsa cinler, insanlar ve onu gören her şey kendisinden korkarlar.’’(24), "Gözün karasında bu kadar aydınlık olduğu gibi, Allah korkusunda da binlerce eminlik vardır.’’(25)

 

Allah Korkusu insanları Melekleştirir

İran’ın ünlü düşünürü Şeyh Sa’di meşhur Gülistan isimli eserinde şöyle bir kıssa anlatın Zamanın vezirlerinden biri büyük mutasavvıf Zünnûn Mısrî hazretleriyle görüştü ve:

“- Bana himmet buyur, gece gündüz padişahın hizmetiyle meşgulüm, iyiliğini umuyorum, fakat darılıp azarlamasından korkuyorum.” dedi. Zünnûn ağladı ve:

“- Eğer ben senin padişahtan korktuğun gibi Allah’tan korksaydım sıddıklar zümresinden olurdum.” dedi. Sa’dî der ki:

“Eğer rahat, meşakkat düşüncesi olmasaydı derviş göğe uçardı.

Eğer vezir padişahtan korktuğu gibi Allah’tan korksa idi melek olurdu.”(26)

 

Öğütten Faydalanır

Kur’an-ı Kerim’den öğrendiğimize göre Allah’tan korkan kimse kendine verilen öğütten, va’z u nasihattan yararlanır, Allah’tan korkmayan kimse ise öğüt, nasihat kabul etmez. Nitekim Yüce Rabbimiz sevgili Peygamberimize hitaben: “O halde eğer öğüt fayda verirse öğüt ver. Allah’tan korkan öğütten yararlanacak. En büyük ateşe girecek olan kötü kimse ise öğütten kaçınır.”(27) buyurmuştur.

 

Faziletlerin Kaynağı

Allah korkusu güzel bir şeydir. Her türlü güzel meziyyet ve faziletlerin kaynağıdır. Onun için büyük şair Merhum Mehmed Akif Ersoy şöyle der:

Ne irfandır veren ahlaka yükseklik ne vicdandır

Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır

Yüreklerden çekilmiş farzedilsin havf-ı Yezdâ’nın

Ne irfanın kalır tesiri katiyyen ne vicdanın.(28)

Evet insanları yücelten, üstün ahlak sahibi yapan Allah korkusudur. Başka bir şair de; bir milletin vicdanında Allah korkusu hakim olursa o milletin bütün dünyaya sahip olacağını, bütün milletlere sultan olacağını şu güzel beytiyle ifade eder:

O millet ki vicdanında hâkim havf- ı Yezdan’dır

Bütün dünyaya sahiptir, bütün akvama sultandır.

 

Allah’tan Korkanların Mükafâtı

Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde Allah’tan korkanların ahirette kavuşacakları mükafaattan da bahsedilmektedir. Beyyine sûresinin son iki ayetinde şöyle buyurulur: “İman edip yararlı işler yapanlara gelince, işte onlar halkın en hayırlılarıdır. Rableri katında onların mükafatı; altlarından ırmaklar akan, içinde sürekli olarak kalacaklar adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte bu mükafat, rabbinden korkanlara mahsustur.”

Rahman sûresinde ise: “Rabbinin divanında durup hesap vermekten korkan kimselere iki cennet vardır.”(29) buyrulur.

Nâziât sûresinde de şöyle buyrulur: “Kim azgınlık edip, dünya hayatını tercih ederse, şüphesiz ki onun varacağı yer cehennemdir. Kim de Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini kötü arzulardan men ederse, şüphesiz ki onun varacağı yer de cennettir."(30)

Peygamber efendimiz de bir hadis-i şeriflerinde Allah’ü Teâlâ’nın kıyamet gününde arşının gölgesinin dışında hiç bir gölgenin olmadığı mahşer yerinde, yedi sınıf kimseyi arşının gölgesinde gölgelendireceğini, bunlardan birinin de makam sahibi ve güzel bir kadının kendisini yasak aşka çağırdığında “Ben Allah’tan korkarım” diye ona yaklaşmayan kimselerin olduğunu beyan etmiştir.(31)

Diğer hadis-i şeriflerinde: “Kim Allah’ı zikreder de Allah korkusundan dolayı gözlerinden yere yaş dökülürse kıyamet gününde o kimseye azap edilmez.”(32)

“İki gözü cehennem ateşi yakmaz. Bunlar, Allah korkusundan ağlayan göz ile Allah yolunda cihadda nöbet bekleyen gözdür.”(33) buyurmuştur.

 

Ümit

Müslümanın bir taraftan devamlı Allah’tan korkması, diğer taraftan O’nun rahmetinden ümidini kesmemesi gerekir. Çünkü insanları ibadete ve tââta sevk eden bu duygudur. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de şöyle belirtilir:

“Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini uman kimse (o inkarcı gibi) midir? De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.”(34)

“Bizim ayetlerimize ancak o kimseler inanırlar ki, bunlarla kendilerine öğüt verildiğinde, büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar ve Rablerini hamd ile tesbih ederler. Onların vücudları gece namaz kılmak için yataklardan uzaklaşır. Onlar korkarak ve ümit ederek Rablerine dua ederler. Kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar.”(35)

Ne mutlu Allah’ı tanıyanlara, O’nun emirlerine uyup ibadet ve itaat edenlere! Ne mutlu Allah’ın buyruklarına karşı gelmekten korkup kötülükleri terk edenlere!

 

(1) M. Salâhi, Kâmûs-i Osmânî, III, 298

(2) Mâide sûresi, 5/44

(3) Mâide sûresi, 5/3

(4) Nisâ sûresi, 4/77

(5) Ahzab sûresi, 33/39

(6) Mü’minûn sûresi, 23/57-60

(7) Fâtır sûresi, 35/28

(8) Fahrettin er-râzi, Mefâtihu’l-gayb, XXX, 56 dan naklen M.H.Yazır, age., IX, 367

(9) Buhârî, Edeb, 72; Müslim, Fedâil, 127, 128

(10) M. Salâhi, age., Ill, 298. Şebânğah: Gece vakti. Haşyetullâh: Allah Korkusu

(11) Nahl sûresi, 16/49-50

(12) Tahrim sûresi, 66/6

(13) Enbiya sûresi, 21/26-28

(14) Bakara sûresi, 2/74

(15) Haşr sûresi, 59/21

(16) A’raf sûresi 7/143

(17)En’am sûresi, 6/15; Zümer Sûresi: 39/13

(18) Al-i imran sûresi, 3/175

(19) Ragıb el-isfehâni, el- Müfredât, s. 162

(20) Tehânevi, Keşşâfu ıstılâhâti’l-fünûn, Kalku- ta, 1862,1, 444

(21) Aclûnî, Keşfü’l-hafâ’, II, 249

(22) Adûni, age., II, 249

(23) Adûni, age., II, 249

(24) Tahir Büyükkörükçü, Mevlana ve Mesnevi, İst. 1972, S. 168

(25) Tahir Büyükkörukçü, age., s. 169

(26) Sa’di, Bostan Gülistan (tere. Kilisli Rıfat Bilge) İst. 1971, S. 362

(27) Târik sûresi: 86/7-12

(28) Havf-ı Yezdan: Allah Korkusu

(29) Rahmân sûresi, 55/46

(30) Nâziât sûresi, 79/37-41

(31) Buhâri, Ezan, 36

(32) Tecrid-i Sarih Tercemesi, II, 623

(33) Tirmizi, Fedâlü’l-Cihâd, 12

(34) Zümer sûresi, 39/9

(35) Secde sûresi, 32/15-16

 

* Doç. Dr. Durak PUSMAZ / Zuhur Dergisi

Top