Hayri Baba Kaddesallahu Sırruh Hazretleri tespih üstüne tespih verme hususunda yapmış olduğu konuşmasının birinde şöyle bir misal verdi:
Diyelim ki falanca bir okulda kayıtlısınız. Orada okuyorsunuz. O okulda bir müddet tahsil yaptınız. Sonra başka bir okula kayıt yaptıracaksınız. O kayıt yaptıracağınız okulun müdürü bir yere kayıtlı olduğunuzu biliyorsa, "Falanca kayıtlı olduğunuz okuldan bize, kayıt yaptırabilmeniz İçin, o okul müdüründen müsaade belgesi (kayıt için gerekli olan çıkış belgesini) getir" der. Yoksa "Onu bırak, bize gel." gibi yersiz ve noksan söz edilmez. Tespih üzerine tespih verilmez. Çatal kazık yere batmaz. Batmayacağı ve bir müridin iki şeyhi olamayacağı hususu daha açık bir şekilde meşhur Miftahil Kulub kitabında bu bahis güzelce açıklanmış. İsteyen oradan bu malumat alsın, derdi. Ve ilave ederek "Ancak şu aşağıdaki hususlarda değişiklik yapılabilir:
Bir Müslüman bir yerden bir tespih tarifi alır ama bir türlü feyiz alıp okuyamaz. Sonra da tespihleri okumayı bırakır. İşte bu durumda olan her nasılsa oradan tespih tarifi almış fakat onun orada kısmeti yoksa bu yüzden oranın tespihlerini okuyamıyorsa o Müslüman kendi istek ve iradesi ile başka bir şeyhten yeniden tespih alabilir:
Tarikat-ı Aliyye'yi bir asker topluluğuna benzettiğimize göre ve askerlikte çeşitli rütbeler olduğuna göre genelkurmay başkanı rütbesinde bir evliya kendisine bağlı diğer komutanların hizmetinde olan herhangi bir er veya subayı komutanından isteyerek bu eri veya subayı kendi hizmetine atadığını söyleyerek genelkurmay karargâhına gönderilmesini emir buyurursa, tabii o komutan "Başüstüne" der ve o istenen eri veya subayı genelkurmay karargâhına gönderir bu şekilde değişme olur.
Hayri Baba Kaddesallahu Sırruh Hazretleri bir de kendi vazifelileri arasında cereyan eden bir husus olmuş ki "Oğlum, birinin tespih tarif ettiğine öbürü ilişmesin. Bu mürid çalmaya benzer" dedi.
Kaynak: ``Halisa ve Seçkinleri´´ Vesile olanlara teşekkürü borç biliriz.