Muridan
Hicret, Muharrem, Aşure

Hicret, Muharrem, Aşure

Peygamber Efendimiz (as)’ın Mekke’den Medine’ye göçtüğü tarihi esas alan hicri takvimimizin başlangıç ayı muharrem ayıdır. Dolayısı ile muharrem ayı aynı zamanda Müslümanların yılbaşıdır. Bundan dolayıdır ki, muharrem ayı ve Hicret, İslam tarihinde müstesna bir yere sahiptir.

 
Hicret, İslam dayanışma ve kardeşliğinin ruhudur.  Hicret, imanın maddeye sağladığı tarihi zaferin simgesidir. Hicret, Allah rızası için, anadan, babadan, maldan, mülkten hatta candan vazgeçişin ibretli kıssasıdır. Hicret, ahde vefa, sözde doğruluk, dostlukta sadakattir. Hicret, isardır, kardeşini kendine tercih ediştir. Hicret, mabettir, cemaattir, rahmettir. Hicret, derstir, ilimdir. İslam’da ilk eğitim kurumu olan Suffe okulu hicretten sonra açılmıştır. Hz. Peygamber buranın öğretmeni, sahabe öğrencileri idi. Hicret, nizamdır, sorumluluktur, yiğitliktir, dostluktur, kahramanlıktır, akıllılıktır, muhasebedir, muhakemedir, mükellefiyettir. Ne yapacağını bilmektir. İşbirliğidir, ittifaktır, gayrettir. Hicret, hikaye değil, vakıadır; hayal değil gerçektir, derstir, ibrettir. Hicret, müsamahadır, hoşgörüdür, kılıç sallayana bir demet gülle cevap veriştir. Şiddete karşı mülayemettir, hiddete karşı tebessümdür. Geçmişi bağışlamadır, afta cömertliktir.                                                                       
 
Muharrem ayının onuncu gününe  “aşure günü” denilir. Peygamber efendimiz (as), muharrem ayına çok değer vermiş ve “Ramazan orucundan sonra en fazîletli oruç, Allah’ın değer verdiği ay olan muharrem ayında tutulan aşure orucudur”  buyurmuştur. Bu ayın 9, 10 ve 11. günlerinde oruç tutulması tavsiye edilmiştir.     
 
Muharrem ayının ehemmiyeti sadece hicret olayından dolayı da değildir. İnsanlık tarihinde yaşanmış birtakım hadiseler var ki, onlar da bu aya önem kazandırmıştır. Bu cereyan eden olaylar hakkında bize kadar ulaşan rivayetlere göre, Hz. Adem (as)’ın cennetten yeryüzüne indirilmesi, Hz. Nuh (as)’ın tufandan kurtulması, Hz. Musa (as) ve O’na iman eden müminlerin, Firavun’un zulmünden kurtulmaları gibi, insanlık tarihinde her biri birer dönüm noktası sayılabilecek bir çok önemli olay yine bu ayda vuku bulmuştur. İslam tarihi açısından son derece özel bir yeri olan Hz. Hüseyin (ra) efendimiz’in Kerbela’da şehit edilmesi olayı da yine muharrem ayının onuncu gününde vuku bulmuştur. Bu ciğer dağlayan ve acısı halen ilk günkü gibi devam eden üzücü olay, hem Hz.Peygamber ailesini hem de Peygamber ve ehl-i beytini seven mü’minleri üzüntüye boğmuş ve asırlardır Ümmet-i Muhammed’in gönlünde silinmez izler bırakmıştır.
 
Böylesi acı olaylar karşısında, dersler ve ibretler alarak sağduyulu hareket etmeli, Hz. Peygamberi, O’nun aile fertlerini ve arkadaşlarını sevmek hepimizin ortak heyecanı olmalı, Allah ve Peygamber sevgisi etrafında kenetlenmek en önemli görevimiz olmalıdır. İyi bilelim ki, geçmişten dersler almadığımız, yüce dinimiz İslam’ın bize öğrettiği din kardeşliği sevgi ve saygısında bir araya gelmediğimiz sürece birlik ve beraberliğimizi muhafaza edemez ve huzuru sağlayamayız. Bunları tembih ederek ibret almamıza vesile olacak bir ayet mealiyle yazımı sonlandırmak istiyorum: “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”
 
Tüm İslam âleminin hicri yılbaşını tebrik eder, Hicretin tıpkı 14 asır önce hüzünleri ortadan kaldırıp tüm insanlığa yeniden hayat vermesini, hicrî 1437 yılının ülkemiz, milletimiz, İslâm âlemi ve tüm insanlık için barış, huzur, mutluluk ve bereket dolu bir yıl olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim.
 
 
Yusuf DOĞAN

Top