Bir kez Allah dese aşk ile lisan, /Dökülür cümle günah misli hazan.
Cenâb-ı Allah zikri, zikrullahı dilimizden eksik etmesin. Bu cemaate Allah rahmet eylesin. Bu yolun bağlı olmuşlarından, bağlılarından, kabul edilmişlerinden, hesabı görülmüşlerden Cenâb-ı Allah kılsın. Zikir yolu, hakka götüren bir yoldur. Bunu devamlı söylüyorum. Bu benim sözüm değil. Evvela Cenâb-ı Allah öyle buyuruyor.
اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُۜ
“Dikkat ediniz! Allah'ın zikri ile ancak kalpler mutmain olur.” (Ra’d Suresi, 28)
Huzura, rahata kavuşur. Şu dünyanın bin bir sıkıntısı vardır.
Bir kez Allah dese aşk ile lisan,
Dökülür cümle günah misli hazan.
Yani, bir defa insan aşk ile ama aşk ile Allah dese, günahları son baharda ağaçların dallarından pıtır pıtır döküldüğü gibi, günahlardan arınmış olur, dökülür deniliyor. Bunlar tabii ki böyle ulu orta söylenmiş olan sözler değildir. Onun için sağdan soldan ‘lâ ehil, mâ ehil’ insanların söyledikleri lakırdılara da pek kulak asmayın. Onları dinlemeyin. Hak sözü dinleyin! Değil mi? Hak sözü dinler isen, kurtuluşa erersin. Batılı dinlersen, mahvolur gidersin. Hak söz, hakikat sahibi kişilerin ağzından çıkar. Onlar Allah'ın kitabında olanı ve Resullallah (s.a.s) efendimizin sünnetinde olanı tebliğ ederler, ulaştırırlar. Bu itibarla, Allah'a şükürler olsun ki, bu yolun yolcularıyız. Dua edelim de Cenâb-ı Mevla bu yolun yolcuları olmaktan mahrum bırakmasın. Kabul edilmişlerden, hesabı görülmüşlerden etsin. Onun için dünyevi sıkıntılarımızdan çare ve çıkar yol arıyor isek, zikir meclislerine koşalım veya günlük zikrimizi ihmal etmeden yaşayalım. Hayatımızı devam ettirelim ki dünyanın dağlar kadar ağır olan yükü bize hafif gelsin. Bu öyledir. Bu böyledir. Evet, onun için, ‘Allah'ın zikri ile kalpler mutmain olur.’ (Ra’d Suresi, 28) diye buyuruluyor. Huzura kavuşur. Allah'ı zikreden bir kişi isterse yalnız başına olsun, isterse cemaat halinde olsun sekine iner, rahatlık iner, huzur iner, rahmet iner. Allah’ın -merhamet sahibi ve affedici olduğundan dolayı- affı ve mağfireti de o kişiler üzerine inmiş olur. Bunu böyle bilelim, itikat edelim ki, evet, söylediğimiz gibi Sevgili Peygamberimiz hadislerinde buyuruyor. Bakınız bunlar yedi sınıf insan içerisinde Allah (c.c) hazretlerinin lütfuna erecek. Yedi grup insan içerisinde bir grup da kimdir bilir misin?
“Tenhada, yalnız başına kaldığı bir zamanda Allah'ı zikreder de gözlerinden yaş akıtır ise, o da kıyamet gününde, yarın, Allah (c.c) hazretlerinin garantisi altında, koruması altında olacaktır. Ona ne bir sıkıntı, ne bir susuzluk, ne bir keder ulaşmayacaktır.”
Müslümanlar!
Görüyorsunuz ya sözü, özü sözü doğru olanlardan almak icap eder, etmektedir. Şimdi bakıyorsunuz ki kalkıyorlar, aziz kardeşlerim. Bunlara dikkat ediniz! Dikkat edelim hep beraber! Âyetlere, hadislere ters düşecek davranışlara yol vermeyelim. Onların önünü kapatalım. Cenâb-ı Allah (c.c) hazretleri buyuruyor:
اَلَٓا اِنَّ اَوْلِيَٓاءَ اللّٰهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۚ
Bakınız!‘Kıyamet gününde dikkat ediniz!’ buyuruyor Hazreti Allah. Çok iyi dikkat ediniz. Buna ters düşünenlere de şöyle diyor. ‘Aklınızı siz de başınıza alınız!’ Böyle dinin emirlerine, ayetlere, Kur’an’ın emirlerine lakayt kalmayınız. O bakımdan,
“Dikkat ediniz! Allah'ın veli kulları için, Allah'ın sevdiği kulları için kıyamet gününde onlara hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olacak değillerdir.”(Yunus Suresi, 62)
Yani ‘Üzülmeyecektir onlar.’ diye buyruluyor. Bu kıyamet gününde olacak. Peki, kıyamet gününde evliya olmak kıyamet günündeki o diriliş saatinde mi olacak? Hayır, evliya, yani Cenâb-ı Allah'ın velisi olmak buradan başlar. Cenneti kazanmak nasıl buradan başlıyor ise, dünyada iken kişi ya veli olur ya deli olur yahut kâfir olur yahut münafık olur. Böyle olur. Buradan kazanılır. Bu velayet rütbesi buradan kazanılır. Orada verilen bir şey değildir o. Orada, burada kazandığımızın mükâfatını göreceğiz. Orada artık bitti her şey. Dünyada kazandığımız ne ise onu göreceğiz. Kâfir artık dünyaya dönse, dönemeyecek. Orada iman etse görecek, imanı kabul edilmeyecek. Buradan götürüyoruz biz her şeyi. İmanımızı da amelimizi de. Orada tasarruf edeceğimiz şeyi burada biriktiriyoruz, orada Cenâb-ı Allah bunun mükâfatını bize verecek. Buna inanmayan beri gelsin. Onun dindeki yerinin ne olduğunu ben size tarif etmeyeyim. Ayrıca, Kur’an’ı Kerim’de başka ayet-i kerimelerde de bu velayet makamının olduğuna işaretler vardır. Ama bakıyorsunuz ki bunlara yoktur diyenler var. Ortaya çıkıyorlar. Hatta gelmiş geçmiş büyük velilerin, Pîr Abdulkadir Geylani olsun, Muhyiddin Arabî olsun, bunlara küfredenler var, tân edenler var. Allah dillerini kurutsun! Evet, bunlar gerçek dini temsil eden kişiler olamaz, kimseler olamazlar, olmaları mümkün değildir! Cenâb-ı Allah celle ve ala hazretleri buyuruyor;
اَللّٰهُ وَلِيُّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُواۙ
“Allah, iman edenlerin velisidir, yardımcısıdır.”(Bakara Suresi, 257)
‘Onları sever.’ diyor, değil mi? Onları sever. Cenâb-ı Allah'ın sevdiği bir kul için başka bir mutluluk var mıdır? Okuduğumuz Amenerrasulü'de ne diyoruz?
اَنْتَ مَوْلٰينَا
“Rabbim sen bizim Mevla’mızsın.” (Bakara Suresi, 286)
فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِر۪ينَ
“Ya Rabbi bize kâfirlere karşı yardım eyle.” (Bakara Suresi, 286)
Bakınız, biz, evet, bu şekilde dua ediyoruz da Cenâb-ı Allah da ‘Evet, sizler Benim kullarımsınız.’ diyor ise ne mutlu bize, değil mi? Hani o hitabı duymak lazım.
يَٓا اَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُۗ
اِرْجِع۪ٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ
فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ
وَادْخُل۪ي جَنَّت۪ي
“Ey itminana erişmiş ruh! Rabbin senden razı, sen de Rabbinden hoşnut.”(Fecr Suresi, 27-28)
Yani onun verdiği nimetler karşısında artık ‘Ya Rabbi! Bana her şeyi verdin.’ diye artık bu şekilde hoşnut ve razı olmak o. Bak, Cenâb-ı Allah razı, kul da Rabbinin verdiği nimetlerden razı. Razı olmamak, hoşnut olmamak, sevinmemek mümkün mü? O kadar nimetler veriyor, bahşediyor. O halde,
فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ
وَادْخُل۪ي جَنَّت۪ي
‘‘Rabbin senden razı, sen de Rabbinden hoşnut, razı olduğun halde, iyi kullarımla beraber gir cennetime.” (Fecr Suresi, 28-29-30) diyor Cenâb-ı Allah.
Evet, işte bu dünyada bunlar kazanılıyor. Velayet makamı da öyledir.
Abdullah Demircioğlu - Zikir Yolu Hakka Götüren Bir Yoldur 12.01.2007 Sohbetinden