Tarihin şahit olduğu son ulu hakandan, emperyalistlere karşı her alanda kıyasıya mücadele eden büyük dehadan, Serdâr-ı Hakan’dan bahsetmek istiyoruz.
Osmanlı topraklarına;
• İlk defa elektriği, gazı getiren, ilk modern eczanemizi açtıran,
• İlk otomobili getiren, 5 bin km. kara yolu yaptırtan,
• Dünyanın ilk metrolarından birini Karaköy-Taksim arasına yaptıran, atlı ve elektrikli tramvaylar kuran,
• Kudüs-Yafa, Ankara-İstanbul ve Hicaz demir yollarını yaptıran (Haydarpaşa Tren İstasyonu da dâhil),
• İstanbul’un binlerce fotoğrafını çektiren, arkeoloji müzeciliğini başlatan,
• Chicago’daki turizm fuarına ülkemizi ilk kez temsil ettiren,
• Kuduz aşısının bulunmasından sonra ülkemizin ilk kuduz hastanesini (İstanbul Dâru’l-Kelb Tedavihanesini) açtıran,
• Polisiye romanların ülkemize girişini sağlayan, (14 yıl içinde basılan 4000 kitaptan sadece 200 kadarı dinle ilgilidir)
• Okullara (Hıristiyan okulları dâhil) gönderdiği emirde, Türkçe’nin iyi öğretilmesini isteyen, Azerbaycan okullarında Türkçe yasağını kaldıran, Paris’te İslam Külliyesi kurduran,
• Teselya Savaşı sürerken saraylı hanımlara askerler için çamaşır diktiren, hastaneleri ziyaret edip hastaların ihtiyaçlarını soran, sarayın bahçesinde hastalara hizmet ettirten,
• Midilli adasını, eşi Fatma Pesend Hanım’ın şahsi mülkünden verdiği para ile Fransızlardan geri alan,
• Israrla yerli kumaş giyen, Hereke bez fabrikası ve Feshaneyi kurduran,
• Ziraat Bankasını kuran, Ticaret, Sanayi ve Ziraat Odalarını açtıran,
• Yıldız çini fabrikasını, Beykoz ve Kâğıthane kâğıt fabrikalarını kurduran,
• Toplu sünnet merasimleri yaptırıp her bir çocuğa çeyrek altın gönderen, bu yüzden yaz aylarında toplu sünnetleri moda haline getiren,
• Mezuniyet törenlerinde öğrencilere hediye kitap gönderen,
• Yoksul halkına kendi cebinden ödeyerek kömür dağıtan,
• Ermeni Onnik’in mektubu üzerine kendi parasından takma bacak yaptırtan,
• Biriktirdiği parasından bir kısmını her sene borç yüzünden hapse düşenleri kurtarmaya tahsis eden,
• Modern matbaa makinelerini Türkiye’ye getirten, ücretsiz kitap dağıttıran, 6 bin kitabın çevrilmesini sağlayan, Beyazıt kütüphanesini kurup 30 bin kitap bağışlayan (10 bini el yazmasıdır),
• Yabancı bilim adamı ve yazarlara nişanlar veren,
• Her yıl 30 bin saksı satın alıp çiçek ektiren,
• Bizim Hekimbaşı çöplüğü dediğimiz yerde gül yetiştiriciliği yaptıran (Isparta’daki gül yetiştiriciliği de onun öncülüğünde başlamıştır),
• Türkiye’nin birçok yerinde saat kuleleri yaptıran (İzmir, Dolmabahçe),
• Hindistan, Cava, Afganistan, Çin, Malezya, Endonezya, Açe, Zengibar, Orta Asya ve Japonya’ya elçiler ve din adamları gönderen,
• Latin Amerika ülkeleri ile diplomasiyi başlatan,
• Yalova Termal kaplıcalarını kurduran, Terkos’un sularını İstanbul’a taşıtan, Bursa’nın bir köyünde çeşme yaptıran (sadece İstanbul’a 40 çeşme yaptırmıştır),
• Sarayında yaptırdığı tiyatroda oyunlar ve opera izleyen,
• Sarayda müzik okulu kurduran, çocuklarına piyano çaldırtan, hatta sarayda kızlar bandosu oluşturan,
• Kendi elleri ile yaptığı marangozluk eşyalarını hediye etmeyi seven,
• Kendisine yapılan bombalı suikastta 26 kişinin ölmesine, 58 kişinin yaralanmasına rağmen Ermeni katili affedip Avrupa da Osmanlı lehine hafiyelik yapmaya gönderen,
• Doğu Türkistan’a gönderdiği askeri yardım ile Çinlilere karşı onları örgütleyen, Çin’in göbeği Pekin’de Hamidiye Üniversitesini kurduran,
• Beş vakit namazını aksatmadan kılan, hiçbir evrakı abdestsiz imzalamayan (hatta yere bile basmayan ki yatağının dibinde teyemmüm tuğlası bulunduruyordu),
• Yeni gemiler alan, toplar (Çanakkale Savaşı’ndaki çoğu top), tüfekler getirten,
• Telefonu Avrupa’dan 5 yıl sonra ülkemize getiren,
• Peygamberimize (s.a.s), dinimize veya Osmanlı’ya hakaret içeren oyunları kaldırtan (Fransa-İngiltere-Roma-ABD… Bir piyes için bile Alman İmparatorunu devreye sokmuştur),
• ABD’nin Erzurum’da konsolosluk açmasını reddeden, İzmir limanına izinsiz girmeye kalkan ABD savaş gemisini top ateşine tutturan,
• İstanbul boğazı için iki köprü projesi çizdiren (bir tanesi tam bu günkü Fatih S. M. Köprüsünün bulunduğu mevkidedir),
• Dârülaceze’yi yaptıran,
• Çocuk hastanesi (Şişli Etfal Hastanesi) açtıran,
• Kendisine “Allah’ın belası” diyen Namık Kemal’i Rodos ve Sakız adası valiliklerine atayan, parasını cebinden ödeyerek kabrini yaptırtan,
• Posta ve Telgraf teşkilatını kurduran (Sirkeci Büyük Postane binası),
• Abdülhamit ve Abdülmecid (dünyanın ilk torpido atan denizaltısı) adında denizaltılarımızı Taşkızak tersanesinde yaptırtan,
• İlkokulu zorunlu tutan (kız ve erkeklere), ilk kız okullarını açtıran, 15 okulda karma eğitimi ilk defa başlatan,
• Öğretmen yetiştirmek için okullar yaptıran (32 adet, şimdiki adı ile Bursa Çelebi Mehmet okulu), Kız Öğretmen Okulu açan (Daaru’l-Malumat),
• Cami yaptırdığı her köyde bir de ilkokul yaptıran (mesela sadece Sivas’taki ilkokul sayısı 1637), okuma yazma oranını 5 kat arttıran, (1900 yılında ilkokul sayısı 29.130’u bulmuştu, sadece Anadolu’da 14 bin ilkokul vardı)
• Ankara’da Çoban Okulu açan,
• Ortaokul (Rüşdiye) sayısını 619’a çıkaran, müfredata Fransızca dersler koyduran,
• Lise eğitimi için idâdîler açan (109 tane, İstanbul Erkek-Kabataş Lisesi gibi),
• İstanbul’da Dâru’l-Fünûn’u (Üniversite) açan, dünyanın ilk Dişçilik okulunu kuran,
• Ayrıca Deniz Mühendis Okulu, Askeri Tıp Okulu (GATA’nın atası), Kuleli Askeri Okulu, Mekteb-i Harbiyeler (Harp Okulları), Askeri Baytar Okulu, Kurmay Okulu, Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fak.), Mekteb-i Tıbbıye (Marmara Ünv. Tıp Fak.), Mekteb-i Hukuk, Ziraat ve Baytar Mektebi, Hendese-i Mülkiye (Yüksek Mühendis Okulu), Dâru’l-Muallim-i Adliye (Yüksek Adalet Okulu), Maliye-i Mekteb-i Ali (Yüksek Ticaret Okulu), Ticaret-i Bahriye (Deniz Ticaret Okulu), Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel Sanatlar Fak.), Hamidiye Ticaret Mektebi (İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi), Aşiret Mektebi (Osmanlılık fikrini yaymak için), Bursa’da İpekböcekçiliği Okulu, Dilsiz ve Amâ Okulu, Bağcılık ve Aşıcılık Okulu, Orman ve Madencilik Okulu, Polis Okulu onun tarafından kurulmuştur.)
Tanıyamadınız mı?
1895-96’da Doğu Anadolu’da Ermeniler tarafından kurulmak istenen devleti, Hamidiye Alayları ile bastıran, bu sebeple Fransız tarihçi tarafından Kızıl Sultan diye isimlendirilen,
İngilizlerin oyunu, İttihatçıların tertibi ile “Din elden gidiyor!” gibi asılsız bir gerekçe ile 31 Mart vakasına maruz bırakılan,
Hani neredeyse bütün sözde aydınların kötülediği, kendi ideolojik yaklaşımlarına kurban ettiği, o dönemin şartlarını bile düşünmekten aciz olan insanların “baskıcı” diyerek yaftaladığı,
SULTAN II. ABDÜLHAMİD HAN
Evet, o bütün bu kötü niyetli insanların gözünde gerçekten suçluydu, tehlikeli bir insandı. Çünkü Osmanlı topraklarında petrol araması yaptırıp 65 yerde petrol buldurması, bunun üzerine Musul topraklarını şahsi parasıyla alıp sömürgecilerin eline geçmesine mani olması,
Ya da Yahudilerin 5 milyon altın teklifine rağmen Filistin’e yerleşmelerine izin vermemesi (tahttan indirildikten sadece 8 yıl sonra emellerine kavuşacaklardır), vatan hainliğiydi onların gözünde…
Ama tam aksine belki de Prof. Dr. Yılmaz Öztuna’nın dediği gibi:
“Milletimiz, bu hükümdarın dehasına çok şey borçludur.”
Belki de Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın dediği gibi:
“Osmanlının son hükümdarı, son evrensel imparator II. ABDÜLHAMİD’dir.”
Lütfen düşünün bizim kadar köklü tarihi olup da o tarihe sırtını dönen, iftira atmaktan zevk alan, Osmanlıyı, dolayısıyla da atalarını kötülemeyi marifet bilen, okumak yerine duymakla yetinen, araştırmadan her konuda uzman olan kaç millet vardır?