Ebu Zerri’l-Gıfârî (r.a); Amr b. Abese ile bir anadan doğma kardeş idiler. Kendisi, cahiliye devrinde putlara tapmazdı. ..
Ebu Berze şunu anlattı: Rasûlullâh (s.a.s) oturumun sonunda, kalkmak istediğinde şöyle derdi: ..
"Allah'ı, yeminlerinizden dolayı iyilik etmenize, (fenalıktan) sakınmanıza, insanların arasını bulmaya engel yapmayın. Allah (herşeyi) hakkıyla işitici, kemaliyle bilicidir" (Bakara, 224)..
Peygamberimiz (s.a.s), Hayber seferine çıkacağı sırada: “Son derece yoksul veya zayıf olanlarla, binitleri uysal olmayanlar geri dönsün!” diye nida ettirdi...
Şefaat, yardım ve istimdat etmek anlamlarına gelir. Başta Peygamber Efendimiz (s.a.s) olmak üzere, bütün peygamberlerin, salih ve saliha kimselerin, şehitlerin, meleklerin ve hadis-i şeriflerde geçtiği üzere kitabımız Kurân-ı Kerim'in şefaati haktır...
Evet, yüce Kurân kendi deyimiyle: "Diriler için indirilmiştir." Fakat onun, imanla ebedî âleme göç eden inananlarına da sonsuz manevî faydaları vardır. Bunu, Rasûl-i Kibriyâ (s.a.s) böyle buyurur. ..
Bazı, Kurân-ı Kerim'in bazı sûre ve âyetleri hakkında hadîs-i şerifler mevcuttur. İhlâs, Felak ve Nâs sûreleri bunlardandır...
Peygamberimiz (s.a.s), amcası Hz. Abbas’a: “Sana on şeyi haber vereyim ki, onları işlediğin zaman Allah, senin günahının evvelini ve âhirini, yenisini ve eskisini, kasıtlısını ve kasıtsızını, küçüğünü ve büyüğünü, gizlisini ve açığını bağışlasın” ..
Tevâzu, bir müslümanda bulunması gereken vasıflardandır. Bu güzel haslet, elbette yaratılmışların en seçkini olan Hz. Muhammed'de (a.s) en üst seviyedeydi...
Sevmek... Sadece Rızâ-i Bârî için sevmek ve bu duygularla karşımızdakine yaklaşmak dünya ve ahiret selameti bakımından elzemdir..