Muridan
Selam Verme ve Almanın Hükmü ve Âdâbı

Selam Verme ve Almanın Hükmü ve Âdâbı

Selam vermek nafile bir ibadet olmakla beraber, verilen selamın alınması gerekmektedir. (Buhâri, Edebü’l-Müfred, s.268.)

  Selam verilirken de:

  1- Binitli olan, yayaya,

  2- Yaya, oturana,

  3- Azlık, çokluğa(1),

  4- Yaşça küçük olan, büyük olana önce selam verir.(2)

  5- Selamı, cemaat içinden birisine tahsis ederek vermek mekruhtur ve Kıyamet alâmetlerindendir.(3)

  6- Tanıdığına ve tanımadığına selam vermek İslâm’ın hayırlı hasletlerindendir.(4)

  7- Peygamberimiz aleyhisselam; Mekke’nin fethinde yanına gelen ve kendisine selam veren amcası Ebu Talib’in kızı Ümmü Hani Hatuna:

  “Merhaba, hoşgeldin Ümmü Hani!” buyurdu.(5)

  Yanına geldikçe Hz. Fâtıma’ya da:

  “Merhaba kızcağızım!” buyurup, onu sağına veya soluna oturttuğu bildirilmektedir.(6)

  8- Müslüman olmayanların verdikleri selama “ve aleyküm!” denilerek mukabele edilir.(7)

  9- Mü’min kardeşi ile selamlaşmak, musafaha ile tamamlanır.(8)

  Musafaha; iki kişinin, esenleşmek için birbirlerinin ellerini-avuç içleri birbirine yapışacak biçimde-tutuşmalarına ve yüz yüze gelmelerine denir.(9)

  10- Enes b. Malik der ki:

  “Biz:

  Yâ Rasûlallah! Bazımız bazımıza (hürmeten) eğilebilir mi?’ diye sorduk. Resûlullah aleyhisselam: ‘Hayır!’ buyurdu.

  [11-12.] ‘Bazımız bazımızla kucaklaşabilir mi?’ diye sorduk. Resûlullah aleyhisselam: ‘Hayır! Fakat musafaha ediniz!’ buyurdu.”(10)

  “Bir adam:

  ‘Yâ Rasûlallah! İçimizden biri, bir din kardeşi veya bir dostu ile karşılaşınca, ona (hürmeten) eğilebilir mi?’ diye sordu. Resûlullah aleyhisselam: ‘Hayır!’ buyurdu.

  ‘Onu kucaklayabilir ve öpebilir mi?’ diye sordu. Resûlullah aleyhisselam: ‘Hayır!’ buyurdu. Adam:

  ‘Onun elini tutar ve kendisi ile musafaha yapabilir mi?’ diye sordu. Resûlullah aleyhisselam: ‘Evet!’ buyurdu.”(11)

  13- Ebû Mes’ûd el-Ensârî der ki: “Bir gün, Berâ’ b. Âzib’e rastlamıştım.

  Bana selam verdi. Elimi tutup yüzüme güldü ve:

  ‘Sana niçin böyle yaptım, biliyor musun?’ diye sordu.

  Ona:

  ‘Bilmiyorum! Fakat senin her yaptığın şeyde hayırdan başka bir şey görmem!’ dedim.

  Bunun üzerine:

  ‘Resûlullah aleyhisselam da, bana rastlayınca, sana yapmış olduğumun tıpkısını bana yapmış ve niçin böyle yaptığını benden sormuştu.

  Ben de senin şimdi bana söylemiş olduğun gibi söylemiştim.

  Resûlullah aleyhisselam da:

  ‘Müslümanlardan iki kişi karşılaşır da, birisi öbür arkadaşına selam verir ve elini tutarak musafaha yaparsa, Yüce Allah onların günahlarını -onlar daha birbirlerinden ayrılmadan önce- bağışlar’ buyurmuş­tu, dedi.”(12)

  Berâ’ b. Âzib’in kendisi de:

  “Resûlullah aleyhisselam:

  ‘Birbirlerine kavuşup da musafaha yapan iki Müslüman yoktur ki, onlar daha birbirlerinden ayrıl­madan önce günahları bağışlanmış olmasın!’ buyurdu” demiştir.(13)

  14- Küçük çocuklarla musafaha yerine onların üç kere başları sığanır, okşanır, kendileri için “Allah, sana bereket versin!” diyerek dua edilir.(14)

  15- Erkeklerin kadınlarla musafaha yapmaları, el sıkışmaları caiz değildir.

  Esma binti Zeyd Hatun, Peygamberimiz aleyhisselamın bey’at etmek isteyen Ensar kadınlarına:

  “Ben kadınlarla musafaha yapmam!” buyurduğunu(15);

  Hz. Âişe de, Peygamberimiz aleyhisselamın, kadınlardan bey’at alırken bile elinin onlardan hiçbirinin eline(16), avucunun onlardan hiçbirinin avucuna(17) değmediğini bildirmiş(18);

  “Bey’atını sözle aldığı her kadına(19): ‘Git, senin bey’atını aldım’ buyururdu” demiştir.(20)

  16- İslâm’da ilk topluca musafaha, Medine’ye geldikleri zaman, Yemenliler tarafından yapılmıştır.(21)



  (1) Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 444; Buhârî, Sahih, a.g.e., s.258; Müslim, Sahîh, IV, 1703; Ebu Dâvud, Sünen, IV, 351; Tirmizî, Sünen, V, 61 vd; Dârimî, Sünen, II, 188.
  (2) Buhârî, Sahîh, VII, 128, Edebü’l-Müfred, s.259; Ebu Dâvud, IV, 351, Tirmizî, V, 61.
  (3) Müsned, I, 407 vd; Buhârî, a.g.e., s.270, Hâkim, Müstedrek, IV, 445 vd; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, VII, 329.
  (4) Buhârî, Sahîh, I, 9, Edebü’l-Müfred, s.270; Müslim, I, 65; Ebu Dâvud, IV, 350.
  (5) Müsned, VI, 425; Buharî, VII, 110; Tirmizî, V, 78.
  (6) İbn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ, II, 247; Müsned, VI, 282; Buhârî, V, 141; Müslim, IV, 1904.
  (7) Müsned, VI, 398; Buhârî, VII, 133 vd; Edeb, s.283 vd; Müslim, IV, 1705 vd; Ebu Dâvud, IV, 353; İbn Mâce, Sünen, II, 1219.
  (8) Buhârî, a.g.e., s.251.
  (9) İbn Esîr, Nihâye, III, 34; Mütercim Âsım Efendi, Kâmusu’l-Muhît Tercemesi, I, 490.
  (10) İbn Mâce, Sünen, II, 1220.
  (11) Tirmizî, Sünen, V, 75.
  (12) Müsned, IV, 289.
  (13) Müsned, IV, 289; Ebu Dâvud, IV, 354; Tirmizî, V, 74; İbn Mâce, II, 1220.
  (14) Buhârî, a.g.e., s.251.
  (15) İbn Sa’d, VIII, 6; Müsned, VI, 454.
  (16) Müsned, VI, 114; Müslim, III, 1489; İbn Mâce, II, 960.
  (17) Müslim, III, 1489; İbn Mâce, II, 5960.
  (18) Müsned, VI, 114; Müslim, III, 1489; İbn Mâce, II, 960.
  (19) Müslim, III, 1489; İbn Mâce, II, 960.
  (20) Müsned, VI, 114, Müslim, III, 1489, İbn Mâce, II, 960.
  (21) Müsned, III, 212. Buhârî, a.g.e., s.251.

Top