Biz ki, sabırlıların mirasçısıyız. Biz ki sabrın mûcizesi Kur'ânla öğünenleriz. Peygamber'e bile önce sabırla dinlemesini, verdiği şifayla ölüyü dirilten vahyin insanlara ulaştırılmasında bile aceleye yer olmadığını öğütleyen Kur'ânın usanmaz öğrencileriyiz.
Sözlükte; "hapsetmek, tutmak, birini bir şeyden alıkoymak, kefil olmak, dayanmak, cüret ve şecâat" anlamlarına gelen "sabır" ıstılahta; musîbetlerin, ibâdetlerin ve haramların zorluklarına karşı tahammül göstermek, nefse ve şeytana değil Allah'a ve Peygamberi'ne uymak, iman edip salih ameller işlemeye devam etmektir.
İnsanın; Allah'tan gelen musîbetlere, mü'min olmayanların ezâ ve cefâlarına, insanların kötülüklerine, eşlerin birbirlerine ve çocuklarına, hastalıklara, öfkelenmeye, savaş, cihâd ve kötülüklerle mücadeleye, nimetlere, Allah'a ibadet ve itaate, haram ve yasaklara karşı sabretmesi gerekmektedir.
İnsanın ilahi musîbetler karşısında sabrı; musîbetini kaldırıvermesi için Allah'a dua etmesi, işini, halini ve davranışlarını düzeltip musîbetlerden kurtulmaya çalışmasına mani değildir: Burada sabır; ilk sadmede musîbetlere tahammül göstermek ve Allah'a isyan etmemektir.
Mü'min olmayanların ezâ ve cefâlarına karşı sabır; onlara karşı hiçbir şey yapmamak değil yerine ve zamanına göre tepki göstermek, onlarla yılmadan mücadeleye devam etmektir.
İnsanların kötülüklerine karşı sabır; kötülüğe kötülükle karşılık vermeyip kötülük yapanı bağışlamak, kötülük yerine iyilik yapmak ve kötülük yapan kimse ile barışmaktır.
Eşlerin birbirlerine karşı sabrı; iyi geçinmek, birbirlerinin kusurlarını affetmektir.
Çocuklara karşı sabır; onların yetişmesi için gerekli olan maddi ve manevi fedakârlığa katlanmaktır.
Hastalıklara karşı sabır; hastalığı sebebiyle Allah'a isyan etmemektir. Hastalıklara sabır; hastalığını tedavi etmek için her türlü çareye başvurmaya mani değildir. Hastalığın geçmesi için hiçbir şey yapmadan beklemek sabır değildir.
Öfkeye karşı sabır; öfkelendiği zaman öfkesine sahip çıkmak ve kırıcı olmamaktır.
Savaş, cihâd ve kötülüklerle mücadele etmede sabır; yılmadan bu görevlere devam etmektir.
Nimetlere sabır; nimet karşısında azmamak ve nimetlere şükrü hakkıyla eda etmektir.
İbadet, itaat, haram ve yasaklara karşı sabır; dinin emir ve yasaklarına riayet etmek ve bu konuda yılgınlık ve bıkkınlık göstermemektir.
İnsanın yaptığı her işte başarılı olabilmesi için sabretmesi gerekmektedir. Sabır, başarının ve huzurun ilk şartıdır.
"Sabır" bir zorlukla karşılaşınca istenir. Herhangi bir zorluk ve bala söz konusu olmadan Allah'tan sabır değil "afiyet" istenir.
Sabır birçok meziyetin temelini ve kaynağını teşkil etmesi bir yana, insan nefsindeki hayır melekelerini terbiye eder ve onları geliştirir. Sabırsız elde edilebilecek hiçbir meziyet yoktur. Mesela şecâat; cihâdda zorluk, meşakkat ve sıkıntılar karşısında sabretmek demektir. İffet; şehevi arzular karşısında sabır ve metanet göstermek demektir... Diğer bütün meziyetlerde de durum böyledir.
İşte bundan dolayı Allah (c.c.) sabırlı insanları sever ve Kur'ân'ın pek çok yerinde sabırlı kimselerle beraber olduğunu söyler.
Sabretmek Kur'ân'da peygamber ve mü'minleri özellikleri olarak zikredilmiş ve sabredenlere dünya ve ahirette hesapsız derecede mükâfat vaat edilmiştir.
Biz ki, sabırlıların mirasçısıyız.
Biz ki sabrın mûcizesi Kur'ânla öğünenleriz. Peygamber'e bile önce sabırla dinlemesini, verdiği şifayla ölüyü dirilten vahyin insanlara ulaştırılmasında bile aceleye yer olmadığını öğütleyen Kur'ânın usanmaz öğrencileriyiz. Şit, Nuh, Yunus, İbrahim, Eyyûb peygamberlerden, sahâbeler ve velîlere kadar uzayan sonsuz bir sabır örnekleri zincirinin son halkaları olmak gibi bir yüce sorumluluğu yüklenmişiz. Mekke'de, Tâif'te ve Uhud'da sabrın destan kahramanı son Peygamber'in sabır dersinden bir ders almış mıyız? (Sezai KARAKOÇ)