Muridan
Küfür ve Dalalet

Küfür ve Dalalet

Küfür ve dalaletin sebeplerinden biri yabancı tesirlerdir. Bu tesirlerin içinde körü körüne taklit etmek, en tehlikeli olanıdır. Bu da aşağılık duygusundandır.

Taklit edilen batının dine aykırı olmayan bir şeyini almak, ayrı bir şeydir. Bu taklit değil aksine dine, millete, vatana ve topyekûn insanlığa hizmettir. Gençlerimize bu psikoloji bozukluğunu, İslâm´ın azizliğini, üstünlüğünü, yaş kuru ne varsa hepsinin bu dinde mevcut olduğunu öğretmek ve bu şekilde olan nasihatlerle düzeltip, yönlerini hakka çevirerek çok iyi çalışmalar yapmak mümkündür.

Körü körüne taklit etmek, İslâm dininde yoktur. Bu hastalık asrımızın büyük hastalıklarından olup insanlığın baş belâsıdır. Karakter bozukluğu ve şahsiyetsizliktir. Gençliği, özellikle yetişme çağında olanları bu durumdan çekip çıkarmak tebliğcilerin idealidir. Filozofların fikirlerine katılırsınız veya katılmazsınız, onu bilmem, ama onların dediklerini burada söylemek istiyorum. Onlar diyorlar ki; “insan etrafına intibak eden bir hayvandır.”

 

Kur´an-ı Kerim´e ve Resulullah´ın (s.a.s) haber verdiklerine bakacak olursak böyle olaylardan bahsedilir. Peygamber (s.a.s), tevhid inancına çağırdıklarında, inkarcılar “Babalarımızın, atalarımızın yolunu mu bırakalım?” diyerek onlara karşı çıkıyorlardı. Geçmişten gelen bâtıllara saplanmak, umumun gidişine ayak uydurmak şeytanî bir hastalık ve şahsiyetsizliktir. Resulullah (s.a.s):

 

عَنْحُذَيْفَةَقَالَقَالَرَسُولُاللَّهِصَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لاَتَكُونُواإِمَّعَةًتَقُولُونَإِنْأَحْسَنَالنَّاسُأَحْسَنَّاوَإِنْظَلَمُواظَلَمْنَاوَلَكِنْوَطِّنُواأَنْفُسَكُمْإِنْأَحْسَنَالنَّاسُأَنْتُحْسِنُواوَإِنْأَسَاءُوافَلاَتَظْلِمُوا

 

Huzeyfe radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

 

“İnsanlar iyi olur, iyilik yaparlarsa, biz de iyi olur, iyilik yaparız; yok onlar zulmederlerse biz de zulmederiz diyen şahsiyetsizler(den) olmayın. Aksine siz kendinizi, insanlar iyi olurlarsa iyi olmaya, kötü olurlarsa, kötü (zalim) olmamaya alıştırın!” (Tirmizî, Birr 62; Hatîb Tebrîzî, Mişkâtü'l-Mesâbîh, III, 1418)

 

 O (s.a.s), körü körüne taklitçilikten sakındırıyor. Çünkü bu kimseler gördükleri, işittikleri şeylere göre hayatlarını yönlendirmek isterler.

 

Günümüzde televizyon yayınları, whatsapplar, instagramlar vs. öyle almış yürümüştür ki, insanlık beşlik altılık değil en şiddetli depremlerle sarsılmaktadır. Ayrıca “her doğan İslam fıtratı üzerine doğar, sonra da anne babası onu Mecusi, Yahudi veya Hristiyan yapar” (Buhârî, Tefsîr, (Rûm) 2; Müslim, Kader, 22) hadisi durumu ne güzel ifade etmektedir. Çocuk başlangıçta anneyi babayı taklit ediyor. Müslüman anne babaların çocuklarının onların namaz kılmalarını taklit etmelerine çok şahit olunmuştur. Bunun tersini düşünün; içkici, kumarcı ebeveynin çocukları sofra başlarında kadeh tokuşturdukları şerri ve günahı taklitçiliğin zirve yaptığı noktada olduğunu görürsünüz. Ortaya çıkacak gece karanlıkları gibi fitnelerinden korunmamızı bakınız, Kur´an-ı Kerim nasıl haber veriyor:

 

وَاِنْتُطِـعْاَكْثَرَمَنْفِيالْاَرْضِيُضِلُّوكَعَنْسَب۪يلِاللّٰهِۜاِنْيَتَّبِعُونَاِلَّاالظَّنَّوَاِنْهُمْاِلَّايَخْرُصُونَ

 

 “Resulum; sen Eğer sen yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyacak olsaydın onlar seni de Allah yolundan saptırırlardı.”(En´am Suresi 116)

 

Bu hususta Resulullah´ı (s.a.s) da dinleyelim:

 

حَدَّثَنَا اَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِيِّ قَالَ أَخْبَرَنِي سَالِمُ ابْنُ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ إِنَّمَا النَّاسُ كَالْاِبِلِ الْمِائَةِ لَا تَكَادُ تَجِدُ فِيهَا رَاحِلَةً

 

“İnsanlar ancak yüz deve gibidirler; içlerinde he­men hemen kâmil sıfatlı, kullanışlı bir tane iyi binek devesi bulamaz­sın!”(Sahih-i Buhari, Kitâbu'r-Rikâk 35. Bâb, 87)

 

İlahi ölçüler böyledir işte. Ayette insanların ekseriyetine uymama hususu, Müslümanların kendi aralarında herhangi bir durumda din ve dünya işlerinde istişare edip de oradaki çoğunluğa uymak hususundan başkadır. Ayette kastedilen bu değildir, yanlış anlaşılmasın.

 

Hadis-i şerifteki örneklemede, insanların yaradılışında olan duruma işaret vardır. O, ümmî bir peygamberdi. Psikoloji okumamıştı veya antropoloji dersi görmemişti. Fakat, O´nu Rabbul alemiyn, terbiye etmişti ve terbiyesini de çok güzel yapmıştı. Son dinin temsilcisi Rasulü idi. Niçin olmasın ki? O´nda kendisine uyulması bakımından en güzel ahlâk vardır. Kur´an-ı Kerim´in ifade ettiği üzere O´na uyulması ve itaat edilmesi gerekir. O, ümmetinin başına kıyamete kadar gelecek ne kadar korkunç saptırıcı durumlar varsa ana hatlarıyla hepsini haber vermiş ve uyarısını yapmıştır. İşte onlardan birinde şöyle buyuruyor;

 

“Sizler, daha önceki sapıkların gittiği yolu, karış karış, zira´ zira´ takip edip onlara uyacaksınız. Hatta onlar kertenkele deliğine girmiş olsalar bile, sizler de oraya gireceksiniz.”(Buhari, Enbiya 50; Müslim, İlm 6)

Top