Muridan
Meşhur Sûfîler - Bişr b. Haris el-Hafî (k.s)

Meşhur Sûfîler - Bişr b. Haris el-Hafî (k.s)

Zâhid sûfîlerden Ebu Nasr Bişr b. Haris Hâfî, aslen Merv’den olup Bağdat’ta yaşamış ve burada vefat etmiştir. Ali b. Haşrem’in kız kardeşinin oğludur. 227 (/841) senesinde vefat etmiştir. Şanı büyük bir zat idi.

 Tevbe ve nefis ıslâhı yapmasının sebebi şu idi: Yolda halk tarafından ayaklar altında çiğnenen ve üzerinde Aziz ve Celîl olan Allah’ın isminin yazılı olduğu bir kâğıda tesadüf etti. Kâğıdı yerden aldı ve bir dirheme satın alıp yanında bulundurduğu misk ile kokulandırdı ve bir duvarın yarığına koydu. Bu hâdise üzerine uyuyan bir insanın rüyada gördüğü bir şekilde birisinin kendisine şöyle dediğini işitti:

 “Ey Bişr, sen ismimi güzel bir koku ile kokulandırdın. Hiç şüphen olmasın ki, ben de senin ismini dünya ve âhirette hoş bir koku ile kokulandıracağım.”

 Üstad Ebu Ali Dekkak’ın (r.a) şunu anlattığını işitmiştim:

 “Bişr, bir insan topluluğuna uğradı. Halk Bişr’i birbirine göstererek; ‘Gece ibadet, gündüz oruçla geçiren adam bu’ dediler.”

 Kulun yaptığı ve hak ettiği şeyden fazlasını sırf kendinden lütuf ve ihsan olmak üzere insanların kalbine ilham etmektedir, dedi. Sonra başlangıçta kendisini nasıl düzelttiğini yukarda geçtiği gibi anlattı”.

 Ebu Hâtem diyor ki:

 “Bana ulaşan haberlere göre Bişr b. Haris Hafi demiş ki: ‘Rüyada Peygamberi (s.a.s) gördüm. Bana dedi ki: Ey Bişr biliyor musun, Allah seni neden emsaline üstün kıldı? Ben: Hayır, Ya Rasûlallâh, bilmiyorum, dedim. Şöyle buyurdu: Sünnetime tâbi oldun, sâlih insanlara hizmet ettin, din kardeşlerine nasihatte bulundun, Ashâbımı ve Ehl-i Beytimi sevdin de ondan. Seni iyi kulların mertebesine ulaştıran işte bu hareketlerindir.”

 Bilal Havvâs diyor ki:

 “Benî İsrail çölünde yolculuk yaparken aniden bir zatın yanımda yürüdüğünü fark ettim; hayrete düştüm, sonra bunun Hızır (a.s) olabileceği kalbime ilham edildi. Bu zata, Hakk Teâlâ’nın hakkı için söyle, sen kimsin?” diye sordum.

 “Ben kardeşin Hızır’ım” dedi.

 “Sana birkaç sualim var” dedim.

 “İstediğini sor” dedi.

 “İmam Şafiî (r.a.) hakkında ne dersin?” dedim.

 “O, Evtâd’dandır” (doğuda, batıda, kuzeyde ve güneyde bulunan dört büyük veliden biridir) dedi.

 “Peki, Ahmed b. Hanbel (r.a) hakkında ne dersin?” dedim.

 “O sıddîk olan bir zattır” dedi.

 “Bişr b. Haris Hafi için ne dersiniz?” dedim.

 “Ondan sonra, onun gibisi yaratılmamıştır” dedi.

 “Seni görmeme vesile olan amelim nedir?” dedim.

 “Annene yaptığın iyilik” dedi.

 Üstad Ebu Ali Dekkak’ın (r.a.) şöyle dediğini işitmiştim:

 “Bişr Hafi, Muâfi b. İmrân’ın evine gitti ve kapısını çaldı. Kim o? diye sorulunca, ‘Bişr Hafi’ diye cevap verdi. Evin içinden bir kızcağız: ‘İki para verip ayağına ayakkabı alsan Hafî (yalınayak) lâkabından kurtulursun’ (meşhur olmaktan uzak kalmış olursun) dedi.”

 İbn Cellâ diyor ki:

 “Zunnûn’u gördüm, onun ibaresi (hikmetli sözleri) vardı. Sehl’i gördüm, onun işareti, (ibarenin daha ince şekli) vardı. Bişr Hâris’i gördüm, onun da verâsı vardı.” İbn Cellâ’ya:

 “Peki, bunlardan hangisine meyil ediyordun?” diye sorulunca,

 “Üstadımız Bişr b. Hâris’e” diye cevap verdi.

 Naklederler ki, Bişr’in canı senelerce bakla yemek istediği halde onu alacak kadar bir para bulamadım” demiştir.

 Bişr’e sordular:

 “Ekmeği ne ile yersin?” Şöyle dedi:

 “Afiyet sözünü zikrediyor ve onu ekmeğime katık yapıyorum.”

 Adamın biri yukarda geçen menkıbeyi Bişr’e anlatarak bunun manasını sordu. Bişr:

 “Helâl israfı taşımaz” (yani zaruret miktarından fazla yenen yiyeceklerin helâl olması kolay olmaz) dedi.

 Bişr rüyada görüldü ve:

 “Allah sana nasıl muamele yaptı” diye soruldu.

 “Beni affetti. Cennetin yarısını bana helal kıldı” ve şöyle buyurdu:

 “Ey Bişr! Ateş parçası üzerine secde etsen, senin için kullarımın kalbinde vücuda getirdiğim mevkiin şükrünü edâ edemezsin,” dedi.

 Bişr:

 “Halkın kendisini tanımalarını arzu eden bir kimse, âhiretin zevkini bulamaz” demiştir.

Top