Rasûl-i Ekrem Efendimizin yeryüzündeki halîfeleri olan İslâm büyükleri söz, fiil ve ima ile rahatsız edilmemeli, mübarek vakitleri boş ve laubali lakırdılarla işgal edilmemelidir.
Sahabeden (r.anhüm) bazıları, -özellikle yaşlı ve kimsesiz olanlar- yemek vaktini gözeterek Rasûlullâh’ın (s.a.s) evine geliyor, bazıları sohbet etmek üzere gelip saatlerce orada oturuyor, bazıları da davetli oldukları düğün yemeğini yedikten sonra sohbete dalıp uzun müddet oturuyorlardı. Bu davranışlar sebebiyle gelen ayet-i celilede Cenâb-ı Hakk (c.c) şöyle buyurur:
“Ey iman edenler! Peygamberin evine yemek için davet edilmeksizin, vaktini de gözetmeksizin olur-olmaz girmeyin. Ancak davet edildiğiniz zaman ve tam vaktinde giriniz. Yemeği yedikten sonra da sohbete dalıp kalmadan hemen çıkıp gidiniz. Çünkü sizlerin bu davranışlarınız, Peygamberi üzüyor. O size, ‘gidin artık’ demekten utanıyor. Ama Allah, hakkı açıklamaktan asla utanmaz.”(1)
Bu ayetin, Allah Rasûlü’nün (s.a.s) Hz. Zeyneb (r.anhâ) ile evlendiği gün verdiği düğün yemeğinden sonra sohbete dalıp evde oturanlar hakkında indirildiği söylenmektedir.
Hal böyle olunca; Rasûl-i Ekrem Efendimizin yeryüzündeki halîfeleri olan İslâm büyükleri de söz, fiil ve ima ile rahatsız edilmemeli, mübarek vakitleri boş ve laubali lakırdılarla işgal edilmemelidir.