Ölüm Meleği bir gün, Hazret-i Süleyman (aleyhisselâm)’ın yanına uğramıştı. Meclisinde bulunan bir kişiye dikkatle baktı. O zât bir ara Hazret-i Süleyman (aleyhisselâm)’a:
Cenâb-ı Hakk âyet-i kerîmede şöyle buyurur:
"Kıyamet vakti hakkındaki bilgi, ancak Allah’ın katındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Yine hiç kimse nerede öleceğini bilemez. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır." (Lokman, 31/34)
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyururlar:
"Allah Teâlâ bir kimsenin herhangi bir yerde ölmesine hükmettiğinde, o kimse için o yerde bir ihtiyaç zuhur ettirir." (Tirmizî, Kader, 11/2146, 2147; Hâkim, Müstedrek, I, 102/127; Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, 780)
Ölüm Meleği bir gün, Hazret-i Süleyman (aleyhisselâm)’ın yanına uğramıştı. Meclisinde bulunan bir kişiye dikkatle baktı. O zât bir ara Hazret-i Süleyman (aleyhisselâm)’a:
"Bu kim?" diye sordu. Süleyman (aleyhisselâm) da, Ölüm Meleği olduğunu söyledi. Adam:
"Sanki benim canımı almak istiyormuş gibi bakıyordu, rüzgâra emretsen de beni götürüp Hind diyârına bıraksa" diye ricâda bulundu. Süleyman (a.s) adamın isteğini yerine getirdi. Daha sonra Ölüm Meleği, Hazret-i Süleyman (aleyhisselâm)’a:
"Ona dikkatlice bakmam taaccübüm sebebiyle idi. Çünkü onun canını Hindistan’da almam emredilmişti ve o hâlâ senin yanındaydı dedi."
(Ebu’s-Suûd, Tefsîr, VII, 78, [Lokmân, 34])