Kudüs ve çevresi, birçok peygamberin yaşadığı, ilâhî vahyin farklı zamanlarda defalarca tecellî ettiği kutsal bir mekândır. Tarihî perspektiften hareket edersek, Kudüs üç semâvî kökenli din açısından da oldukça önemli bir bölgedir.
Müslümanlar için ise peygamberler şehri olmasının yanında, Hâtemü’l-Enbiya Hz. Muhammed’in (s.a.s) İsrâ ve Mi‘râc mucizesinin gerçekleştiği mübarek bir yerdir. Bu kutlu ve mübarek belde, miladî 637 yılında Hz. Ömer (r.a) döneminde Müslümanların hâkimiyetine geçmiştir. Bu tarihten itibaren, yüzyıllar boyunca “Barış Şehri” anlamına gelen “Dâru’s-Selâm” ismiyle tavsif edilmiştir.
Ne yazık ki bölge 1917 yılında Osmanlı’dan koparılmış ve ilerleyen yıllarda da çeşitli oyunlarla bir avuç azınlığın tahakkümüne bırakılmıştır. Böylelikle yarım asırdan fazla bir süredir Kudüs, “Barış Şehri” olma vasfını yitirmiştir.
Kaostan ve savaştan medet uman bir azınlık, gün geçtikçe Müslümanlara uyguladığı zulmü ve haksız bir şekilde işgal ettiği toprakları arttırmıştır. Bu durumun kabul edilebilir hiçbir tarafı yoktur.
18 Mayıs 2018 tarihinde Türkiye’nin gayretleriyle “Kudüs’le Dayanışma İçin Birlikte Hareket” teması çerçevesinde toplanan İslâm İşbirliği Teşkilatı İslâm Zirvesi Konferansı’nda, Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak tanıma kararının alınması son derece önemli ve memnuniyet vericidir. Bu karar, genelde Filistin özelde de Kudüs davasının sahipsiz olmadığının göstergesidir.
Unutulmamalıdır ki, günümüzde İslâm Ümmetinin karşı karşıya olduğu sıkıntılar, ancak bu şekilde birlik ve beraberlik içinde hareket edildiğinde bir çözüme kavuşabilir.
Bu itibarla Yedi Kubbe Sufî Gençlik Derneği olarak bizler, Kudüs meselesini ve dolayısıyla Filistin davasını yüreğimizde bir sızı olarak hissediyor, haklı davalarında Filistin halkının ve Kudüslülerin yanında olduğumuzu, başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin’e giden yolda kardeşlerimize olan desteğimizi teyit ediyoruz.