Muridan
Abdullah b. Mes’ud (v. H. 32/M. 652)

Abdullah b. Mes’ud (v. H. 32/M. 652)

İlk müslümanlar arasında çeşitli sıkıntılara göğüs gerenlerden biri de Abdullah b. Mes’ud Hazretleridir. Hz. Peygamber, Erkam Haz­retlerinin evini karargâh edinmeden önce İslâm’a girmiştir.

 
Bu genç adam, yoksul bir kişi olup devrin ileri gelen zenginlerinden Ukbe b. Ebî Muayt’ın koyunlarını güderdi. Tabiatındaki safiyetinden dolayı daha ilk günlerde İslâmiyet’e meyletmiş ve Hz. Peygamber’in sohbe­tinden etkilenerek müslüman olmuştur. İlk otuz müslüman arasında yer aldığı sanılmaktadır. Bu zat, İslâm ile şereflendiğinde müslümanlar, henüz açıkça na­maz kılamıyorlar, yüksek sesle Kur’ân-ı Kerîm okuyamıyorlardı.

İbn Hişâm’ın, Hocası İbn İshak’tan naklettiğine göre, bir gün as­hâb toplanmışlar: “Şu âna kadar henüz Kureyşliler, Kur’ân âyetleri­nin yüksek sesle okunduğunu işitmemişlerdir, onlara Kur’ân-ı Kerim’i yüksek sesle okuyarak duyuracak bir adam yok mudur?” de­mişler. Abdullah b. Mes’ud (r.a.): “Bunu ben yaparım” demiş. Orada bulunan müslümanlar: “İyi ama Kureyşlilerin sana eziyet etmele­rinden korkarız. Biz akrabası çok, çevresi geniş bir adam istiyoruz ki, Kureyşliler hücum ederse, O’nu korusunlar!” diye düşünmüşlerse de Abdullah onlara: “Bırakın, bunu ben yapayım, Allah beni korur!” cevabını vermiş. Ertesi gün kuşluk vakti, Kureyşlilerin, Kâbe civarın­da toplantı halinde bulundukları bir sırada oraya gitmiş ve yüksek sesle “Eûzü-Besmele” çekerek Rahman Sûresini okumaya başlamış. Bunu işiten Kureyşliler, önce “Bu nedir?” diye biraz dinlemişler, Hz. Muhammed’e indirilen Kur’ân âyetlerinin okunduğunu farkedince ona saldırmışlar ve dövmeye başlamışlar; ağzından yüzünden kan­lar aktığı halde okumaya devam etmiş ve Sûrenin çoğunu okumayı başarmış, sonra yüzünde derin yaralar açılmış vaziyette din kardeş­lerinin yanına dönmüştü.

Müslümanlar onun vaziyetine bakarak: “Korktuğumuz başımı­za geldi” diyerek üzülmüşlerse de Abdullah b. Mes’ud (r.a.): “Al­lah’a düşman olanlar, hiçbir zaman benim yanımda şu andaki du­rumlarından daha zayıf olmamışlardır. İsterseniz yarın da gideyim ve onlara aynı şekilde Kur’ân-ı Kerîm’i yüksek sesle okuyayım” ce­vabını vermiş. Bunun üzerine orada bulunan müslümanları “Hayır! Bu kadarı yeter! Sen onlara arzu etmedikleri bir şeyi duyurdun” cevabını vermişlerdi. (1)

Böylece Abdullah b. Mes’ud Hazretleri, Mekke döneminde Kureyşli müşriklerin topluca bulundukları yerlerde, Kur’ân’ı yüksek sesle okuyanların ilki oldu. (2)

Sahabe arasında Kur’ân-ı Kerîm’i en iyi okuyanlardan biri olan Abdullah b. Mes’ud (r.a.), bundan sonra da Kâbe avlusunda Kur’­ân-ı Kerîm’den çeşitli sûreleri okumuş, her defasında tartaklanıp dövülmüşse de bundan vazgeçmemişti.

Güzel hal ve hareketi, meşrep ve gidişatı cihetiyle Resûlullâh'a en yakın zatlar arasında olduğuna sahabe-i kirâm tanıklık etmektedir. Bir toplantıya giderken, istirahat hazırlanırken, şehir içinde yürürken, abdest alırken ve ayakkabılarını giyerken Abdullah b. Mes'ud Hazretleri, mümkün mertebe Resûl-i Ekrem'e hizmet etmek isterdi.

 

 

(1) İbn Hişâm, es-Sîretü’-Nebevivye, I, 336.

 

 

(2) İbn Hacer, el-İsâbe, II, 329; İbn Sa’d, Tabakât, III, 151.

Top