Peygamber Efendimiz, ona iki esmer adamı gösterip: "Bunların icabına bak" buyurdu. İki kere uyandı, abdest alıp uyudu.
Selçuklu Şam-Halep Atabegi Sultan Nureddin Mahmud Zengi (v.18-1174), bir gece teheccüd namazı kıldıktan sonra rüyasında Rasülullah Efendimizi gördü. Peygamber Efendimiz, ona iki esmer adamı gösterip: "Bunların icabına bak" buyurdu. İki kere uyandı, abdest alıp uyudu. Bu hal üç kere tekrar edince, rüyanın sahih olduğunu anladı. Kendi gibi salih olan vezirini çağırdı.
Sultan ve vezir, 20 yiğit atlı ve pekçok altın ile b gece Şam’dan Medine’ye vardılar. Rasülullah’ın Mescidinde namaz kıldıktan sonra vezir, "Sultan, Rasulullah'ın mübarek ravzasını ziyarete ve bütün Medine halkına sadaka vermeye geldi. Şehirde ne kadar insan varsa, yazılıp birer birer gelsin, sultanın elinden sadaka alsın" dedi.
Bütün halk gelip aldı. Ancak Sultan Nureddin rüyasında gördüğü kimseleri bunların arasında bulamadı. "Sadaka almamış kimse var mı, bakın” diye defalarca haber verildi. Nihayet “İki mağribli kaldı. Onlar hep ibadette olup arada bir sadaka verirler ve mübarek zatların kabirlerini ziyaret için çıkarlar” denildi. Hemen onları getirtti. Onların rüyada gördüğü kimseler olduklarını görünce sevindi. “Kimsiniz” diye sordu.
“Mağripliyiz hacca geldik, bu yıl burada misafir olduk” demeleri üzerine kaldıkları hücreyi tekrar tekrar araştırdı ve bir hasırın altında Resulullah’ın mübarek kabr-i saadetlerine yakın yere kadar kazılmış bir tünel bulundu.
Bu ikisi sorguda: “Biz Rum kafirlerindeniz. Kralımız bize çok para verip, Mağribiler kıyafetine girip sizin Peygamberinizi yeraltından bir yol kazarak alıp Rum diyarına götürmemizi emretti. Biz de kimse anlamasın diye her gece küçük bir torba dolusu toprak kazıp, sabahleyin ziyaret bahanesiyle şehrin dışına gidip tenha bir yere dökerdik. Tünelde Peygamberin kabrine iyice yaklaştığımız gece, gök gürültüsü ve şimşekler öyle bir sarsıntı meydana getirdi ki, sanki dağlar yerinden oynadı. O gece öyle korktuk ki, tünel, hattâ tüm şehir başımıza yıkılıyor sandık. Sabahleyin de sizin geldiğinizi öğrendik.” dediler.
Sultan bunları idam etti. Sonrasında Ravza-i Mutahhara’nı etrafını duvar yapmak üzere kazdırınca su çıktı. Daha derin kazdırdı. Çok bakır eritip temele döküldü. Böylece bu gibi hadiselerin önüne geçilmiş oldu.