Kuba’dan Medine’ye yönelen kafile, Salim b. Avf oğullarının yurduna vardığında Rânûnâ Vadisinin ortasındaki bugünkü Cuma Mescidi’nin yerinde Efendimiz Hazretleri, hutbe irâd ederek Cuma namazını kıldı. İşte, Peygamberimizin Medine’de ilk kıldığı cuma namazı, burada kıldığı namazdır.
Nebiyy-i Muhterem (s.a.v.) Efendimiz, ilk cuma hutbesinde ayağa kalkıp Hak Teâlâ’ya lâyık-ı vechile hamdü sena ettikten sonra şöyle buyurmuştu:
“Ey insanlar! Sağlığınızda âhiretiniz için hazırlık yapınız. Muhakkak bilmelisiniz ki, âhiret gününde herkesin başına vurulacak, çobansız bıraktığı koyunundan sorulacak. Sonra da tercümanı ve perdedârı olmaksızın Cenâb-ı Hak bizzat O’na diyecek ki: “Sana, benim Peygamberim gelip de tebliğ etmedi mi? Ben sana mal verdim, sana lütuf ve ihsan ettim, sen kendin için ne hazırladın?” O kimse dahi sağına, soluna bakacak, bir şey görmeyecek. Öyle ise her kim ki, kendisini -bir yarım hurma ile olsun- ateşten kurtarabilecek ise, hemen o hayrı işlesin. Onu da bulamazsa, hiç değilse hoş sözlerle kendini kurtarsın. Zira böyle bir iyiliğe, on mislinden yediyüz misline kadar sevap verirler. Selâm! Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerine olsun!”
Nebiyy-i Muhterem (s.a.v.) Efendimiz, sonra da kalkarak ikinci hutbede şöyle buyurdular:
“Allah’a hamdolsun, Allah’a hamdederim ve O’ndan yardım isterim. Nefsimizin şerlerinden ve kötü amellerimizden Allah’a sığınırız. Allah’ın, doğru yola yönettiğini, kimse yanlış yola saptıramaz. Allah’ın saptırdığını da, kimse doğru yola yöneltemez. Şehâdet ederim ki, Allah’tan başka hiç bir ilâh yoktur. O, birdir ve ortağı yoktur. Kelâmın en güzeli, Allah’ın Kitâbı’dır. Her kim ki, Cenâb-ı Hak, onun kalbini Kur’ân’la süslerse; kâfir iken, O’nu İslâm’a girdirirse ve o kişi de Kur’ân’ı başka sözlere üstün tutar tercih ederse... İşte o kimse, felah bulur, kurtulur. Doğrusu, Allah’ın Kitâbı, kelâmların en güzeli ve en beliğidir. Allah’ın sevdiğini seviniz, Allah’ı cân-ı gönülden seviniz. Allah’ın zikrinden usanmayınız. Ve Allah’ın Kelâmından kalbinize sıkıntı gelmesin. Zira kelâmullah, her şeyin en üstününü ayırıp seçer. Amellerin hayırlısını, kulların seçkinleri olan Peygamberlerin kıssalarını (başlarından geçen olayları) zikreder, helâl ve haramı açıklar. Artık, Allah’a ibadet ediniz. Ve O’na, hiçbir şeyi ortak koşmayınız. O’ndan hakkıyla sakınınız. Sözünüz işinizi te’yid etsin. Aranızda Allah’ın Kelâmını ölçü alarak, birbirinizi sevip sayınız. Muhakkak bilmelisiniz ki, Allah Teâlâ verdiği sözü bozanlara karşı gazab eder. Allah’ın selâmı, üzerinize olsun!”[1]
[1] Bk. İbn Hişâm, es-Sîre, II, 146; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, II, 107; Taberî, II, 255 vd.; Tecrîd, X, 112; Kısâs-ı Enbiyâ, I, 123; Tâhiru’l-Mevlevî, Müslümanlığın Medeniyete Hizmetleri, II, 190-91; M. Âsım Köksal, İslâm Tarihi, I, 17 vd.
Bizi sosyal medyada paylaşın: