Muridan
Riyâ

Riyâ

Hakk’ın nazarını unutan riyâkârlık yapar; O’nun nazarını gözeten ise riyakârlık yapamaz. Gâfil, riyâkârlık yapar; uyanık ise aslâ...

 Allâh’ın evliyasının kendilerini gafletten uyandıran uyandırıcıları, onlara ilim öğreten öğretmenleri vardır. Allâhü Teâlâ onlara ilim vâsıtalarını elde etmeleri husûsunda yardım eder. Hz. “Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

 “Eğer bir mü’min bir dağın tepesinde olsa, Allâhü Teâlâ ona ilim öğreten bir âlimi yine de gönderir”

  

 Menfaat kazanma uğruna sâlihlerin kelimelerini satma. Onların sözlerini konuşma. Onlarla nefsine destek çıkma. Kusur gizli kalmaz. Kendi malından giy, çıplak kalma. Pamuğu kendi ellerinle ek, kendi ellerinle sula, gayretinle büyüt. Sonra ondan kumaş yap, onu dik ve giy. Başkasının malıyla, başkasının elbisesiyle şımarma. Eğer başkasının sözünü kullanır, konuşur ve başkasının sözüyle iddiaya kalkışırsan, âriflerin kalpleri senden iğrenir. Fiilin olmazsa sözün de olamaz. İşin zâhirinin amelle alâkası vardır.

  

 Yazıklar olsun sana! Eğer bir lokman eksik olsa, bir buğday tânen gitse, ya da bir isteğin kırılsa kıyâmetleri koparıyorsun! Rabbine itiraz üstüne itiraz ediyorsun. Öfkeni hanımını ve çocuklarını dövmekten, dînine ve peygamberine sövmekten çıkarıyorsun. Oysa murâkabe ehlinden, akıllı ve uyanık biri olsaydın Rabbinin huzûrunda olmayı gözetler, onun bütün fiillerinin senin hayrına olduğunu, onların, Rabbinin sana birer nazarı olduğunu bilirdin.

 

 Felâha ermek isteyen kimse, tasavvuf rehberlerinin ayaklarının altına toprak olsun! Onların vasıfları nedir? Onlar dünyâyı da halkı da terk etmiş kimselerdir. Arştan yerin dibine kadar, göklerde ve yerlerde dünyâya ve dünyâ ehline âit ne varsa, onlar hepsiyle vedâlaşmışlardır. Onlar öyle bir vedâ etmişlerdir ki, bir daha aslâ geri dönmezler. Halkın tamâmıyla, nefislerinin her şeyiyle vedâlaşmışlardır. Çünkü onlar her hallerinde Rableri ile varlık bulmuşlardır. Hakk’ın sohbetini nefsi ile isteyen kimse boş bir heves ve hezeyan içindedir. Zühdü ve tevhîdi sağlam olan kişi halkın elini ve varlığını görmez. Allah’tan başka veren ve O’ndan başka üstün kılan da görmez. Ey dünyâ ehli! Bu sözleri duymaya ne kadar da ihtiyâcın var! Ey câhil zâhidler! Bu sözleri duymaya ne kadar da ihtiyâcmız var! Zâhidlerin ve âbidlerin çoğu halkın kölesidir, onları şirk koşarlar.

 

 Ey cemâat! Ölümü ve daha sonrasını hatırlayın. Fânî dünyâyı toplama hırsına vedâ edin. Emellerinizi kısaltın. Hırsınızı azaltın. Sizin için en zararlı şey tûl-i emel ve aşırı hırstır. Hz. Peygamber’den şöyle rivâyet olunmuştur:

 “İnsanoğlu ölüp kabrine konulduğu zaman oraya dört melek gelir. Biri başında, biri sağında, biri solunda ve biri de ayakucunda durur. Başında duran şöyle der: ‘Ey Âdemoğlu! Ecel geldi, emeller yarım kaldı.’ Sağında duran şöyle der: ‘Ey Âdemoğlu Mal-mülk gitti, ameller kaldı.’ Solunda duran şöyle der: ‘Ey Âdemoğlu! Şehvetler gitti, yorgunluklar kaldı.’ Ayakucunda duran da şöyle der: ‘Ey Âdemoğlu! Eğer helâl kazandın ve “Cebbâr” olan Allâh’a itâat ettin ise ne mutlu sana!”

 

 Ey cemâat! Bu nasihatlerden öğüt alın, özellikle de Allâhü Teâlâ’nın nasihatlerini, resullerinin nasihatlerini iyi dinleyin. Allâh’ım! Bana şâhit ol kl, ben kullarına bol bol vaaz u nasihatte bulunuyor, onların ıslâhı için çabalıyorum.

 

 Ey tekkede, savmada, zâviyede oturanlar! Gelin. Sözlerimden bir harf bile olsa zevk alın. Bir gün, ya da bir hafta olsun benim sohbetime katılın, umarım ki, size faydası dokunacak bir şeyler öğrenirsiniz.

 

 Vahlar size! Çoğunuz boş hevesler içindesiniz. Dergâhlarınızda Hâlık’a ibâdet etmeye mi çalışıyorsunuz? Bu iş öyle halvete çekilip câhilce oturmakla olmaz. Yazık sana! Tâkatin tükenip, topukların güçten kesilinceye kadar, ilmi ve ulemâyı bulma talebi peşinde koş. Şâyet âciz kalırsan, o zaman otur. Önce zâhirinle, sonra kalbinle ve manân ile yürü. Zâhir ve bâtınınla yürümeye muvaffak olduğun zaman, Allâhü Teâlâ’ya kurbiyeti elde edersin ve O’na vâsıl olursun.

 

 Ey evlat! Sen daha yumurtada civcivsin, horozlanma! Bedenin oluşup yumurtadan ayrılıncaya kadar sana söz hakkı yok. Annenin kanatları altında, Peygamberinin şerîatinin kanatları altında annenin ağzındaki ile beslenip îmânın kuvvetleninceye kadar sana konuşma hakkı yok! Salâh senin içinde yerleşince Rabbinin fazîlet tanelerini toplarsın. O zaman tavukların başına horoz kesilirsin, onları muhabbetle idâre edersin. Onlara bekçi olursun, onlara gelecek âfetleri sen karşılarsın, kendini onlara fedâ edersin. Kul, sapasağlam olunca halkın yükünü taşır ve onlara kutub ve direk olur, Hz. Peygamber’den şöyle rivâyet olunmuştur:

 

 “İlim öğrenen, öğreten ve onunla amel eden kimse melekût âleminde “azîm” (büyük) diye çağrılır.”

  

 Ben de Emîrü’l-mü’minin Alî b. Ebi Tâlib’in (k.v) dediği gibi diyorum:

 “Benim koltuğumun altında taşıdığım bir ilmim var; eğer sizden o ilme ehil kimseler bulsaydım esrâr (sırlar) kapısını kapalı tutmaz ve anahtarlarıyla o kapıyı açardım. Fakat ben o esrârı gizlemekle ehli gelinceye kadar muhâfaza ediyorum.”

Top