Muridan
Şeyh´ül İslam Şurası Azâsı Hüseyin Efendi

Şeyh´ül İslam Şurası Azâsı Hüseyin Efendi

Hayri Baba Kaddesallahu Sırruh Hazretlerinin oğlu Abdulkadir Efendi şöyle anlatıyor: Bir gün eve geldim, babamın yanına girdim bir adam babam ile ko­nuşuyor. Bu adam babama "Bu gece rabıta yapıp Resûlullah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz ile görüştüm, rabıta hakkında bilgi verdi" diye babama anlatıyordu.

Beni görünce konuşmayı kesti. Babam, Anlat yabancı değildir dedi.

Sonra öğrendim ki o zatın ismi Hüseyin imiş. Padişahın devrinde Şeyh´ül-İslam şûrası azâsı olarak görev yapmış. Çok itimatlı güvenilir bir kimse olduğu için Padişahın haremini İsviçre´ye götürüp İsviçre´de bir dağda kamp yaparlarmış. 0 dağ çok yüksek olduğu için özel zincirle trenle dağa çıkarlarmış. Kamp dönüşü padişah askerleri ile Kuvayi-i Milliye arasında çıkan çatışmada bu Hüseyin Efendi kolundan vurulmuş, onun için kolunun biri sakattı.

Bu zat bir ara cezaevine düşer. Ve cezaevinde iken babam Hayri Baba Kaddesallahu Sırruh Hazretleri birinin borcuna kefil olmuş o da borcunu ödeyememiş ve babam tarafından da ödenemeyince bu yüzden babamı da hapse koymuşlar. Babam hapishanede iken hapishane çok bakımsız, bit pire almış yürümüş, babam bu hapishanede yatan ümmeti Muhammed`e acımış, bunların affedilmesi için Cenab-ı Hakk Celle Celaluhü hazretlerine dua etmiş. Hüseyin Efendi bir rüya görür. Rüyasında bakar ki bir zat bir eli ile arşın direğinden yapıştırmış. Ya rabbi bu kullarına ve bu Ümmet-i Muhammed´e acı, bunları affet, diye Allah´a yalvarıyor. Hüseyin Efendi merak edip bu zat kimdir diye rüyasında yanında bulunanlara soruyor, onlarda Yani başında yatan Hayri Bey diyorlar. Bunun üzerine umumi bir af çıkıyor babam ile tanışıp babama mürit oluyor.

Bu yukarıda ismi geçen Hüseyin Efendi´nin ilmi de var. Babamın yanına ara sıra geliyor. Bir gün ben de yaz tatili okuldan gelmiştim. Babama ``Bu çocuğu köye götüreyim, köyde biraz hava değişimi yapsın´´dedi. Babam da müsaade etti. Beni alıp köyüne götürdü. Adamın yaşantısına baktım, köylüler ile pek arası yok. Bağırıp çağırıyor. Günlerden bir gün Hüseyin Efendinin olmadığı zaman Hüseyin Efendinin hanımı bana Senin baban mı büyük, benim kocam mı büyük? diye sordu. Ben de Ne bileyim kocan benim babamın müridi, dedim. Hüseyin Efendinin hanımı kocasını kastederek Bu adam gece hiç yatmaz senin baban da öyle midir? Dedi. Ben de Benim babam gündüz görevini yapar eve gelir, dua ve tespihlerlni okur, uyku zamanı yatar ve uyur dedim. Bu hiç yatmıyor dedi. Ben de Yatıyorsa dedim. 0 seni uyutunca kalkıp oturuyor dedi. Ben de 0 kalkınca bana haber ver ben ona bir şeyler söylerim dedim. Yatmış uyumuşuz. Ayağıma biri bastı ayağım acıdı, uyandım. Baktım Hüseyin Efendi postunda oturuyor, adamın yüzüne baktım gözleri araba farı gibi parlıyor, çehresi değişmiş, bu hali görünce bana korku geldi. Yorganı başıma çektim, titredim. Sonra da uyumuşum. Sabah oldu, hanımı bana Seni gece uyardım, hani bir şeyler söyleyecektin, niye bir şey söylemedin dedi. Ben de Sizin işinize karışmam" dedim.

Bunun üzerine bu adama karşı içimde bir saygı peydah oldu ve kendisine karşı saygılı hareket etmeye başladım. Böylece benim onun halini gördüğümü anladı. Bir gün oturuyorduk, konuşma es­nasında bu Hüseyin Efendi bana "Babanın ne gibi bir kerametini gördün. Her taraftan Hayri Baba, Hayri Bey diye gelirler" dedi. Ben de düşündüm, hakikaten babamın hiç kerametini görmedim. Canım sıkıldı. Baba bize keramet göstermedin bak adam bana ne soruyor buna ne cevap vereceğim diye kalben babama müracaatta bu­lundum. Baktım ki kalbimden bir uğultular zuhur etti ve bunun içe­risinden bir ses babamın sesi bana "O adama söyle sen hanımın ile bu akşam kavga ettin veya komşunla şunu yaptın gibi sözler ile ke­ramet olmaz, benim babam Hayri Baba Kaddesallahu Sırruh Hazretlerinin bana tarif ettiği tespihleri okuyunca ben de ahlakı Muhammed'i peydah oluyor, bı­rakınca şeytani hevesler zuhur ediyor. Bundan büyük keramet mi olur, bunu o adama söyle" diyorlar. Ben de aynen bu kalbimden gelen seslerden aldığım malumatı Hüseyin Efendi'ye söyledim" "Bu söz senin değil ama aferin, telefon etmeyi öğrenmişsin" dedi. Bir kaç gün daha kaldıktan sonra beni alıp Malatya'ya babamın yanına getirdi.

 

Kaynak: ``Halisa ve Seçkinleri´´ Vesile olanlara teşekkürü borç biliriz. 

Top