Hayri Baba Kaddesallahu Sırruh Hazretleri zikri ilahi bir emir olarak kabul eder. "Zikirde namaz ve oruç gibi bir emr-i rabbanidir. Tek farkla bu emir, bütün emirlerin üstündedir. İbadetlerin emir olması da zaten zikir nüktesi sebebiyledir.
Kuran-ı Kerim bize ayaktayken, otururken, yatarken olmak üzere üç halde zikri emrediyor. İnsan yaşantısı boyunca bu üç halden başka halde olmayacağına göre buradaki nükte hayatımızın her anını zikirle geçirmemiz gerektiğini ifade eder" derdi.
İnsanın iç âlemine zikir kadar tesir eden hiçbir şeyin olmayacağını, insan Zikre devam ettiği müddetçe şeytani ve nefsanî vesveselerden uzak olacağını, huzur bulacağını önemle vurgularlar.
Sesli olarak yaptırdığı zikirlerde ölçüyü en güzel şekilde ortaya koyar; aşırılık ve yanlışlığa fırsat vermez.
Hacı Mustafa Hayri Baba Kaddesallahu Sırruh Hazretleri ihvanlarına bu hususta şöyle der: "zikir yaptığınız mecliste dışarıdan gelenler olsa bunların ne oldukları belirsiz diye sizi tenkit etmesinler. Allah'ın isimlerini açık ve düzgün, yazıldığı gibi okumaya çalışın. Esmalar bozulunca iyi olmaz. Bir insan olarak sizin bir isminiz var. Size birisi isminizi bozuk bir şekilde söylese, hemen onu düzeltirsiniz. İnsan, insan iken böyle yaparsa, ya Cenâb-ı Hak ne yapar?
Bu tarzdaki örneklemelerde konunun daha iyi anlaşılmasını sağlarlar. Bir defasında da zikri seslimi yoksa sessiz mi yapalım denilince; ne çok yüksek, ne de çok alçak zikredelim.
Düşünün ki düşmanla harp halindesiniz. Düşmana kılıcı yavaş mı vurursunuz; yoksa onu öldürecek şekilde sert mi vurursunuz? Elbette sert vurursunuz. İşte bunun gibi, nefis düşmanına Zikir kılıcıyla sert, kuvvetli vurulmalıdır.
Hayri Baba Kaddesallahu Sırruh Hazretlerine göre; zikir ehli kimseler Cenabı Hakk Celle Celaluhü Hazretlerinin iftihar ettiği mesut kimselerdir. Bu insanların meydana getirdiği topluluklarda rahmete ulaşan, Allah'ın iftihar ettiği topluluklardır.
