Muridan
Takvâ ve Dereceleri

Takvâ ve Dereceleri

Seni, Allah’ın fazlından ve her işe O’nun nimetini görerek başlamaktan ne alıkoydu? Seni bu hale koyan, ancak Hâlık’ı bırakıp mahlûka güvenmen olmuştur. Yaratanı unuttun; yaptığın kâra güvendin, Mevla seni nimetlerini görmekten mahrum etti.

Halk seni, Peygamberin çalıştığı gibi çalışıp helal yemekten alıkoyuyor. Sen bu halle kaldıkça, onlardan iyilik bekledikçe, kapılarına gidip ihsan ümit edip dilendikçe, müşrik sayılırsın. Allahu Teâla, seni bu halinden dolayı helal yemekten mahrum eder. Helal kazançtan, Hakk’a güvenerek çalışmaktan, seni geri koyar, azarlar.

 

Sonra... Hele bir zaman halkı bırak. Yaptığın büyük günahtan dön. Helal kazan, helal ye. Yaptığın işlere güvenme, Allah’ın fazlını gör. Allah’ın sana verdiği ihsanı unutma. O’nun ihsanını unutursan yine şirk yolunu tutmuş olursun. İlki kadar büyük olmaz, ama yine de şirktir. Bir gün büyür. Hafî iken, açık ve büyük şirk olur.

 

Bu haline de tövbe et, şirkin bu derecesini de kaldır. Kârına, kesbine (kazancına) güven, ama asıl kuvvet vereni gör. Bu işleri sana kolaylıkla yaptırana ve sebepleri yaratana bağlan. O, seni her hayra muvaffak eder.  Çünkü her hayra O götürür, rızık O’nun elindedir.

 

Sen devam et, yani O’na güven, rızkını O’ndan bil; nasibini çeşitli yollardan sana gönderir. Bazen seni halka gönderir istetir ama bu senin için bir iptila, ya da riyazet nevinden bir şey olur. Bu halde çok dikkatli olmak lazım gelir. Bazen de rızkını, sana bir mükafat olarak, vasıtaları göstermeden, onları hakiki sebep göstermeden gönderir. Sen de rahatça O’na dönersin. O’nun kudreti önünde tazimle eğilirsin. Bu kere perde kalkar O’nun fazlını görürsün. Mevla sana bir doktordan daha çok, mizacına uyanı fazlı ve ihsanı icabı verir. Bunları yapmakla seni kötü huylardan muhafaza eder. Başkasına meyil etmekten esirger. Nihayet sana verdiği güzel, büyük nimetlerle gönlünü alır.

 

Kalbinden cümle kötü istek, şehvet, matlup, mahbub... her ne varsa çıktığı zaman ve sende, O’nun arzusundan başka bir şey kalmadığı vakit, vereceği nimeti çok rahat verir.

 

Senin için gönderdiği bir rızkı, mutlaka sen alacaksın, başkası el süremez... Çünkü rızkın, senden başkasına nasip değildir. Şehvetini teskin için sana bir ihsan yapar, ihtiyacını onunla giderirsin. Ve sen bunları sana göndereni bilir, anlarsın. Bunları sana nasip edenin Hakk olduğunu anlar, şükür yolunu tutarsın... Dolayısıyla irfanın artar, ilmin çoğalır. Allah seni halkın külfetinden uzaklaştırır. Ruhunu masivadan temiz tutmağa seni muvaffak eder.

 

Sonra kalbin nurlanır, hakiki ilimleri anlamaya kabiliyetin artar. Gönül gözün açılır, kalbin nurlanır. Hakk’a yakınlığın ilerler, tam o âlemin malı olursun.

 

O manevi, büyük ilmin sırlarını muhafaza edebilecek hale gelirsen, sana rızık ne zaman ve ne vakit gelecekse bilirsin. Bu hal sana Allah’ın fazlı, keremi olarak verilir. Şanını tazim etmek için bu hale getirilirsin. Netice olarak, bunların hepsi sana Allah’ın bir ihsanıdır. Allahu Teala, bak bu manada neler buyuruyor:

 

“Biz onların içinden işlerimizin hakikatine eren imamlar yaptık, sabrettikleri takdirde buna ererler. Onlar bizim ayetlerimize inanırlar.”

 

“Yolumuzda gerçekten çalışanlara, yollarımızı açarız.”

 

“Allah’a karşı ittikâ sahibi olunuz ki, size öğrete…”

 

Bu hallere erdikten sonra tekvin sıfatı tecellisi gelir. Açık bir emirle o işi yapmağa başlarsın. Bu emirde hiçbir şüphe yoktur. Güneş gibi açık meydandadır. Bu emir sana verilir ki; her tatlıdan daha hoş ve her güzelden daha tatlı... Bu vazifeyi yapmak için, sana gelen ilhamda karşılık bulunmaz. Bu ilham nefsin kirlerini eritir. Allahu Teâlâ, peygamberlerine gönderdiği bazı kitaplarda şöyle buyurmuştur:

 

“Ey  Adem oğlu, ben öyle bir Allah’ım ki, benden başka ilah yoktur; ancak ben varım. Ben her neye ol desem, olur. Bana itaat et ki, seni de benim gibi kılayım; bir iş için ‘ol’ diyesin, o da ola”

 

Bu haller hayret edilecek haller değildir. Bunu peygamberler çok yapmıştır. Velilerin de bir kısmında bunlara benzeyen haller zuhura gelmiştir. Bazen havas tabakasına da bu vergi, Hakk (cc) tarafından bir ihsan olarak verilmiştir.

Top