Yüce Rabbimiz (c.c) Nisa suresinin 19’uncu ayetinde hanımlar için erkeklere: “Onlarla hoşça ve güzelce geçinin”buyuruyor. Hanımların da kocalarıyla güzel geçinmeleri gerekir. Zira haklar ve görevler karşılıklıdır.
Ayetin metninde geçen ‘âşirû’ fiilinin mastarı olan ‘muâşera’ insanlarla ünsiyet peyda etmek, hoş geçinmek, güzel muamelede bulunmak, muhabbetle sohbet etmek gibi anlamlara gelir.
Buna göre ayetin anlamı şöyle olur:
- Eşinize güzel davranın,
- Onlara karşı şefkatli ve merhametli olun,
- Tatlı dilli, güler yüzlü olun,
- Onların haklarına riayet edin,
- Onlarla sevgi ve muhabbetle sohbet edin,
- Onlara karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun,
- Varsa bazı kusurlarını affedin…
Eşlerden her biri diğerini yüce Rabbimizin (c.c) kendisine bir lütfu ve emaneti olarak görmeli ve kabul etmelidir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadis-i şeriflerinde erkeklere hitaben:
“Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allah’tan korkunuz. Zira siz onları Allah’ın bir emaneti olarak aldınız” (Müslim, Hacc, 147) buyuruyor.
Eşler birbirlerini hanelerinin saadet ve huzur kaynağı olarak görmeli ve birbirlerine bu nazarla bakmalılar. Böyle düşünen ve bu nazarla bakan eşlerin birbirlerini kırmaları, incitmeleri düşünülebilir mi?
Eşler birbirlerini incitmemeli, gayet hoş tutmaya çalışmalılar. Müslüman, sadece eşini değil, kimseyi incitmez. Peygamber Efendimiz (s.a.s) müslümanı tarif ederken:
“Müslüman; müslümanların elinden, dilinden zarar görmediği, incinmediği kimsedir”(Buhârî, İmân, 4) buyurmuştur.
İslamın ruhunu, özünü kavramış olgun Müslüman, kimsenin kalbini kırmaz, gönlünü incitmez. Hele eşinin kalbini hiç kırmaz, gönlünü asla incitmez.
Yunus Emre (k.s), gönlü Allah’ın (c.c) tahtı olarak görür ve gönül yıkanın hem bu dünyada, hem ahirette bedbaht olacağını belirterek şöyle der:
Gönül Çalab’ın tahtı, Çalap gönüle baktı
İki cihan bedbahtı, kim gönül yıktı ise.
Sinan Paşa da müminin kalbinin Allah’ın (c.c) Arşı olduğunu, onu yıkmanın çok azgınlık ve taşkınlık olacağını belirterek şöyle der:
Kalb-i mümin Arş-ı Rahmân’dır,
Anı yıkmak ziyade tuğyandır.
Mümin bütün insanların, özellikle de ailesinin, eşinin, yakınlarının gönüllerini kırmamaya dikkat etmeli. Gönül bir defa kırılırsa kolay kolay yapılmaz, tamir edilmez.
Onun için atalarımız:
“Gönül bir sırça saraydır, kırılırsa yapılmaz”demişlerdir. Bakınız bir şairimiz bu hususu ne güzel ifade etmiş:
Gönül bir pınardır, çeşmesi var tası yok
Yıkma kimsenin kalbini yapacak ustası yok.
Bir başka şairimiz de şöyle der:
Gönül derler buna sırçadan ince,
Kırma o gördüğün şişe değildir.
Açar çiçeğini bahar gelince,
Kesme o gördüğün meşe değildir.
Bizi sosyal medyada paylaşın: