Hz. Mevlânâ (ksa)’ya göre, kulun Allah (c.c)’a giden yolda kurban etmesi gereken “aklı” ve “nefsi”dir. Bu süreçte Peygamberler ve Kur’an yol göstericidir.
Aklı, ilahî aşk uğruna ve ilâhî emir ve yasaklara uyma hususunda; nefsi de ruhun esaretten kurtulabilmesi için kurban etmek gerekir. Ama bütün bunları Allah aşkına, itirazsız yapmak önemlidir. Peygamberlerin emirleri karşısında sevinerek kurban olmak gerekir: “Allah (c.c)’tan tarafından vahiy ve cevaba nail olan kişi her ne buyurursa, o buyruk doğrunun ta kendisidir. Can bağışlayanın öldürmesi de caizdir. O (sav) vekildir, “onun eli, Allah (c.c)’ın elidir”(1). İsmail gibi başını onun önüne baş koy(2); kılıcının önünde sevinerek, gülerek can ver.” (Mesnevi, cilt: 1, beyit nu: 225-227) Hayatı, kurbanlık hayvan düzeyinde yaşamamak, Allah (c.c)’a layık bir kul olmaya çalışıp Kur’an’ı hayat kitabı olarak görmek gerekir: “Kim samanla, arpayla beslenirse, (hayvan gibi ölüme) kurban olur. Kim de Hak (c.c) nûru ile gıdalanırsa Kur’an (sırrına mazhar) olur.” (Mesnevi, cilt: 5, beyit nu: 2478) Aklı, Allah (c.c) aşkı ve O (c.c)’nun elçisi Hz. Muhammed (sav)’e teslimiyet yolunda kurban etmek gerekir: “Aklı, Mustafa (sas)’in önünde kurban et ve de ki “Hasbiyallah” (Allah (c.c)’ım bana yeter).” (Mesnevi, cilt: 4, beyit nu: 1408) “Sevgilinin aşkında aklı kurban et. Sevgili varken akıllar, öte yandan gelmiş bir yüktür!” (Mesnevi, cilt: 4, beyit nu: 1424) Ruhumuzu, bedenin ve şehvetlerin esaretinden kurtararak yüceltebilmek için, nefsimizi kurban etmemiz gerekir: “Tekbir getirince kurbanlık koç gibi âlemden çıktılar. Ey imam! Tekbir, “Ya Rabbi (c.c), senin huzurunda kurban olduk.” anlamına gelir. Kurban keserken “Allahu ekber” dersin ya, o geberesi nefsi keserken de böyle demeli. “ Allahu ekber” de ve o uğursuz nefsin başını kes. Kes de can, mahvolmaktan kurtulsun. Beden İsmail’e benzer, can da İbrahim gibi. Can bu semiz bedeni yatırdı da tekbir getirdi mi, Beden kesilir, şehvetlerden hırslardan kurtulur, besmeleyle kesilmiş temiz bir kurban haline gelir.” (Mesnevi, cilt: 3, beyit nu: 2142-2147) “Maddî arzularını ayak altına alırsan, o zaman, nefsin köpeğini öldürürsün ki asıl kurban da budur.” (Divan-ı Kebir’den Seçmeler-Rubailer, cilt: 4, s. 60) “Nefis öküzünü kurban edebilirsen, ayağını gökyüzünün başına basabilirsin.” (Divan-ı Kebir’den Seçmeler, cilt: 3, s. 230) Kul, Allah (c.c)’a olan aşkı uğruna, itirazsız kurban olursa bayram o gündür: “Yüce Allah (c.c)’ın sabırlı kulu İsmail gibi kendilerini aşka kurban ettiler, aşkın hançerine boyun verdiler.” (Mesnevi, cilt: 6, beyit nu: 3985) “Dinleyip itaat ederiz. Hüküm O (c.c)’nundur. O (c.c)’nun buyruğu, bizim için kesin emirdir. Bizi İsmail gibi kurban etse bile, İbrahim’imizden baş çevirmez, O (c.c)’na isyan etmeyiz.” (Mesnevi, cilt: 6, beyit nu: 4883) “Senin (c.c) aşkına kurban olduğum gün, benim bayramımdır. Sana (c.c) kurban olduğum gün bayram sayılmazsa, ben insan değilim, belki pek aşağı varlığım.” (Divan-ı Kebir’den Seçmeler, cilt: 2, s. 253) [1]Fetih suresi, 10 [2] Saffat suresi, 101