Muridan
Salât-u Selamın Mahiyeti ve Önemi

Salât-u Selamın Mahiyeti ve Önemi

"Şüphesiz Allah ve melekleri, Peygambere salât ederler. Ey iman edenler! Siz de O'na salât edin ve içtenlikle selâm edin." (Ahzâb, 56)

  Hz. Peygamber (s.a.s) ve diğer Peygamberlere (a.s) salât ve selâm getirmek, onlara gösterilen bağlılığın, sevgi ve saygının bir tezahürüdür.

  Cenâb-ı Hakk, bir âyet-i kerime: “Şüphesiz Allah ve melekleri, Peygambere çok salât ederler...” (Ahzâb, 56) buyurmaktadır.

  “Salât” kelimesi lügatte; dua, namaz ve rahmet gibi anlamlara gelir.(1) Kaynaklarda birbirine yakın ve müşterek mânâları ifade eden kelime, yerine göre bu mânâlardan birinde kullanılmıştır.

  Bu sebeble mevzûmuzla ilgili el-Ahzâb sûresinin 56. âyetine İbn Abbâs, “Şüphesiz Allah ve Melekleri Peygamberi bereketle kuşatırlar.” mânâsını vermiştir. el-Müberred'de (ö.285/898), Salât kelimesinin aslında “rahmetle dua etmek” mânâsına geldiğini, Allah tarafından yapıldığında “rahmet” melekler tarafından yapıldığında “Allah'ın rahmetini İstemek” demek olduğunu beyan eder.(2) Nitekim melekler bir şahsa salât getirirken, “Allah’ım! O'nu bağışla, O'na merhamet et” derler.

  Kuşeyrî de bu hususta, “Allah’ın insanlara salâtı, onlara rahmet etmesi, Peygamberlere salâtı ise onlara şeref vermesi ve ziyâde ikram etmesidir” der. Ayrıca Allah'ın, Hz. Peygambere (s.a.s) salâtı; O'nu meleklerin yanında övmesi, meleklerin O'na salâtı ise, O'na dua etmeleridir.(3)

  Elhasıl “salât”, Allah'tan olunca rahmet, meleklerden olunca mağfiret-i ilâhîyi istemeleri, mü'minlerden getirilince de hayırla dua etmek manalarına gelmektedir.(4)

  “Selâm” kelimesi de müşterek sayılan bir çok mânâya gelmiştir. Daha önce zikredilen el-Ahzâb sûresinin 56. âyetinde Hz. Peygamber’e (s.a.s) salât gibi, çok selâm etmemiz de istenmektedir.

  Selâm; lügatlerde Allah'ın ismi olarak kullanıldığı gibi, selâmlaşmak, kusurlardan beri olmak, emniyet ve sulh manalarına da gelir.(5) Bu kelimeye verilen manalar üç çeşide ayrılabilir:

  a- Mastar bir kelime olarak “es-Selâmu Aleyküm” demek, selâmet, emniyet senin içindir (veya sizin içindir), seninle beraberdir demektir.

  b) Selâm; Allah'ın ismi olarak, ‘Allah seni korumayı, gözetmeyi üzerine almıştır, kefildir’ demektir.

  c) İtaat ve barış demektir.(6)

  Salât ve selâm getirmekten maksat, Hz. Peygamber'e (s.a.s) tazimdir. Dünyada O'na yapılacak tazim, O'nun hatırasını yüceltmek, dinini yaymak ve sürekliliğini temine çalışmaktır. Ahirette ise sevabının çoğalması, ümmetine şefaatçi kılınması, el-Makâmu'l-Mahmûd'a yükselmesiyle elde edeceği faziletinin devamına dua etmektir.(7)

  Diğer taraftan İbnu'l-Arabî der ki: “Hz. Peygambere (s.a.s) yapılan salâtın faydası, onu yapana döner. Zira salât getirmek okuyanın samimi itikadını ve niyetini, Peygambere (s.a.s) sevgisini, taata devam etmesi ve hürmetini gösterir.”(8)

  Salavât getirme, Hz. Peygamber'in (s.a.s) ruhuyla irtibat kurmayı ve O'nun nurundan istifâde etmeyi temin eder. Zira salavât getirene Hz. Peygamber de (s.a.s) bir misliyle salât eder (rahmet diler).(9)

  Aslında salât ve selâm getirmek farzdır. Ömründe bir kere bunu okuyan bu vazifeyi yerine getirmiş olur.(10) Bir mecliste Hz. Peygamber'in (s.a.s) ismi zikredilince bir defa salât ve selâm getirmek vacib(11), isminin tekrar edilişi sayısınca getirmek ise müstahabtır.(12)

  Namazda et-Tehıyyâtu duasını okuduktan sonra salât ve selâm getirmek de sünnettir. Dualar yapılırken hangi çeşit dua olursa olsun salât ve selam okumak hem müstehab hem de duanın kabulüne sebeptir.(13)

  Bu yerlerin dışında Hz. Peygamber'in (s.a.s) isminin zikredildiği her yerde, yazıldığı her sahifede, ezan okunduğu sıralarda salât ve selâm getirmek müstehab sayılmıştır. Ayrıca cuma günlerinde, camiye girerken, cenaze namazını kılarken salât ve selâm okumak yine müstehabtır.(14) Hanefî'ler, “Salli ve Bârik” salevâtlarının “et-Tehıyyâtu” duasından sonra sünnet olarak, Şafiî'ler de farz telakki ederek okurlar.(15)

  Salât ve selâm getirmenin önemi hususunda birçok hadis-i şerif varîd olmuştur. Bazıları şöyledir: “Müezzinin ezan okuduğunu duyduğunuz zaman siz de onun gibi okuyun ve bana salât getirin.”; “Kim bana bir defa salât getirirse Allah da ona on defa rahmet eder...”(16); “Kim bana bir defa salât getirirse Allah ona on defa salât eder, on hatası silinir, on derece yükseltilir.”(17)

  Salavât-ı şerifeyi okumanın şefaate vesile olacağını, isminin yazıldığı her yere salât ve selâm yazmanın meleklerin istiğfarına sebep bulunacağını(18), kıyametin dehşetinden ona çokça salât ve selâm okuyanların kurtulacağını(19) hadis-i şeriflerden öğrenmekteyiz.

  İsmini duyup da Hz. Peygamber'e (s.a.s) salât ve selâm getirmeyen kötü bir iş yapmıştır.(20) Nitekim bir hadiste, gerçek cimrinin ‘Hz. Peygamber'e salât ve selâm getirmeyen kimsenin olduğu’ beyân edilmektedir.(21)

 



  (1) İbn Manzur, Lisânu'l-Arab XIV, 465 vd; Heyet, Mu'cemu'l-Vâsit, I, 24.
  (2) İbn Manzur, XIV, 465; el-Kâdi İyâz, eş-Şifâ bi Ta'rifi Hukûkî'l-Mustafa II, 137.
  (3) el-Kâdî İyâz, II, 137 vd; el-Kastalânî, el-Mevâhib, II,108.
  (4) er-Rağib, el-Müfredât, s.285; es-Sahavî, el-Kavlu’l-Bedi, s.17-23.
  (5) İbn Manzur, XIII, 290-293; Heyet, Mu'cemu'l-Vasit I, 448.
  (6) el-Kâdî İyâz, II, 138 vd; es-Sahâvî, a.g.e., s.75.
  (7) el-Kastalânî, II,109; İbn Manzur, XIV, 466.
  (8) Kastalânî, II,109.
  (9) ed-Dehlevî; Huccetullâhi'l-Baliğa,II,177.
  (10) Kâdî İyâz, II, 142; Elmalılı H. Yazır, Hak Dini Kuran Dili, VI, 3923; Sahâvî, s.24.
  (11) İbrahim el-Halebî, es-Sağır, s.300; Elmalılı, VI, 3923.
  (12) Halebî, a.g.e., s.300; Sahâvî, s.32 vd.
  (13) Kâdî İyaz, II,149 vd.
  (14) Kâdî İyâz, II, 154-156.
  (15) Sübkî, VI, 87 vd.
  (16) Ebu Dâvud, Salât, I, 359 (hadis no:523).
  (17) Nesâî. III,43: Kâdî İyâz, II, 171.
  (18) Kâdî İyâz, II,173.
  (19) Kâdî İyâz, II.176.
  (20) Kâdî İyâz, II,177.
  (21) Kâdî İyâz, II,178.

Top