O’ na secde et ve uzun uzun gecelerde O’nu tesbih et.” (İnsan,76/26)
Gecelerin İhyası
Rabbimiz وَالَّيْلِ اِذَا يَغْشٰى“(Ortalığı) bürüdüğü zaman geceye andolsun”(Leyl, 92/1)buyurarak ona kasem etmiştir. Kur’ân’da “leyle-i Mübarek, leyle-i isra ve leyle-i Kadir” gibi tamlamalarla kullanılmıştır.
Gece, fertlerin şahsiyet eğitiminde ve iç zenginliği elde etmelerinde önemli bir zaman unsurudur. Bu itibarla olmalı ki, Yüce Rabbimiz özellikle Sevgili Peygamberimize gece yarısı ibadetle meşgul olmasını tavsiye etmiştir.
“Ey örtüsüne bürünen (sarılan) Peygamber! Kalk ve azı hariç gece, uzun uzun ibadet et.” (Müzzemmil, 73/1-3) âyetlerini getirmişti.
وَمِنَ الَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِه۪ نَافِلَةً لَكَۗ “Ve gece’nin bir kısmında nafile (teheccüd) namaz kıl”,(İsra, 17/79)
وَمِنَ الَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلًا طَو۪يلًا“O’ na secde et ve uzun uzun gecelerde O’nu tesbih et.” (İnsan,76/26) ayetleri ile Allah Resul’üne talimat verilmiş ve وَبِالْاَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ“onlar seherlerde istiğfarda bulunurlar.” (Zariyat, 51/18)buyruğu ile de olgun Müslümanların özelliklerinden bahsedilmiştir. Seher vakti günün en sessiz, en huzur dolu vaktidir. Uyku halinin en ağır bastığı bu zaman diliminde Allah’a sunulacak dilekler, sessizliğin koynunda adeta billurlaşır, sâfiyâne dilekler halinde hedefini bulur.
Onun için hak aşığı Yunus şöyle seslenir:
“Geceler uykudan uyan,
Gizli sırlar olur ayan,
Mahrum kalmaz Allah diyen
Yalvar kul Allah’a yalvar.”(Yûnus Emre)
Üç aylar, günümüzün yoğun ve karmaşık hayat akışı içinde kaybolup giden ve öze dönüşünü ihmal edenler için bir nefis muhasebesi, bir öz denetim yapma fırsatıdır.
Zira malayani ve dünyanın meşgalesi bize bu nefis muhasebesini yapmamızı unutturuyor. Üç aylar kendimizle baş başa kalıp nefis muhasebesi yapmamız için çok büyük bir imkândır.
Nefis muhasebesi, Yüce Allah’la iletişimimizi sorgulama; geçmişimizi, içinde bulunduğumuz durumu, geleceğimizi gözden geçirmedir. Kendimizle hesap günü gelmeden önce hesaplaşmaktır. Manevi kayıplarımıza nedamet, yaptığımız ibadetlerin ilahî rahmete vesile olup olamayacağını tefekkürdür.
اَفَلَا تَتَفَكَّرُونَ“Düşünmez misiniz?”(En’am, 6/50)لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ۟ “Umulur ki tefekkür edersiniz.” (Bakara, 2/266)diye buyururken
Rabbimiz, حَاسِبُوا أَنْفُسَكُمْ قَبْلَ أَنْ تُحَاسَبُوا“Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.”(Tirmizî, “Kıyame”, 25)derken kutlu Nebi; tefekküre davet eder insanı…
Tövbe-istiğfar; kulun günahını ve hatasını terk edip, dua ve niyaz ile Rabbinden bağışlanma dileyip bütün varlığıyla O’na dönmesi, Cenab_ı Hak’kın da kuluna af ve mağfiretle mukabelede bulunmasıdır. Tek şartı samimi olarak yapılmasıdır. Kur’an’ın “Nasûh tövbe” diye adlandırdığı da samimi tövbedir.
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا تُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ تَوْبَةً نَصُوحًا“Ey iman edenler! Allah’a samimiyetle tövbe edin!”(Tahrîm, 66/ 8)buyrulmaktadır. Neden, tövbe etmemizin cevabını yine Kur’an’dan öğrenmekteyiz.
وَتُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ جَم۪يعًا اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ“…Hepiniz Allah’a tövbe edin, ey mü’minler! Belki böylece korktuğunuzdan kurtulur, umduğunuzu elde edebilirsiniz.”(Nur, 24/31) Bu sebeple, üç aylarda, Yüce Rabbimize yapmış olduğumuz günah, hata ve isyanlarımız için tevbe edelim, istiğfarda bulunalım. Günahlar insanların sırtında yüktür. Bu aylar ise bu yükü hafifletme vaktidir.
Kısaca“De ki: Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” (Zümer, 39/53.)ayetiyle Rabbimizin bize açmış olduğu rahmet kapısına yönelelim. Bu günlerde, hatalarımız varsa onları terk edelim, kötü duygu ve düşüncelerimizi kalplerimizden atalım. Allah ve Resûlünü bize unutturan şeyleri bir tarafa bırakalım. Yüce Kitabımızda ki “Nefsini, ruhunu arındıran kurtuluşa ermiştir; onu kötülüklere gömüp kirleten de ziyana uğramıştır.” (Şems, 91/9-10.) düsturuyla nefsimizi ve ruhumuzu arındıralım. Birbirimize, anne ve babamıza, yakınlarımıza sevgiyle ve iyilikle yaklaşalım. Kalplerimiz bu güzel duygularla dolsun. Dünyamızı saran düşmanlıklara karşı birlik ve beraberlik içinde olalım. Yeryüzündeki bütün mazlumlar için dua edelim. Ülkemizin ve İslam âleminin içindeki buhranlardan kurtulması için üzerimize düşen tüm sorumlulukları yerine getirelim.
Zamanımızda "Üç aylar" kış mevsimine rastlamaktadır. Efendimiz (s.a.s )’in ifadesiyle “kış mü ‘minin ilk baharıdır.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, III, 75.)Bu itibarla üç ayları bahara dönüştürmek için namaz, oruç ve benzeri nafile ibadetleri arttırmak gerekir. Zira namaz kötülüklere set, oruç takva aracıdır. Nafile namaz ve oruçlarla, yapılacak hayır ve hasenatla üç ayları değerlendirme…
Recep ve Şaban aylarında ise; Hz. Peygamberin (s.a.s.) diğer aylara oranla daha fazla nafile oruç tuttuğu, ancak Ramazan’ın dışında hiçbir ayın tamamını oruçlu geçirmediği hadis kaynaklarında yer almaktadır (Buhârî, Savm, 52-53; Müslim, Sıyâm, 173-79).Bu itibarla, Recep ve Şaban aylarının aralıksız olarak oruçlu geçirilmesinin dinî bir dayanağı yoktur. Kişi, sağlığı müsait olup güç yetirdiği takdirde bu aylarda dilediği kadar nafile oruç tutabilir.
Bir gerçeği de unutmamalıyız ki üç aylar içerisinde idrak edilen kandil gecelerine ait özel bir namaz sahih kaynaklarımızda mevcut değildir. Nebevi öğreti de asıl olan az ve devamlı bir ibadet düzenidir.
Üç aylar sevdiğimiz şeylerden Allah yolunda infak etme, edirme, içirme, giydirme, borç verme, muhtaca yardım etme, akrabayı gözetme şeklinde ikram ve ihsanı ihtiyaç sahibiyle buluşturma… Zekât, sadaka, hayır ve hasenatta yarışma… Cömertlikte zirveye ulaşma…İbadetlerde ve infakta daha cömert davranacağımız günlerdir, bu aylar.
Kazanılanları Kaybetmeme
وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَأْتِيَكَ الْيَق۪ينُ“Ölüm gelinceye kadar Rabbına ibadete (devam) et.” (Hicr, 15/99) buyuruyor Rabbimiz,
إِنَّ أَحَبَّ الْعَمَلِ إِلَى اللَّهِ أَدْوَمُهُ وَإِنْ قَلَّ“Amellerin en sevimli olanı az da olsa devamlı yapılanıdır.”(Buhârî, “Rikak”, 18; “İman”, 32; Ebû Dâvûd, Tatavvu", 27) der Kutlu Nebi (s.a.s.)
Nimete ermek, nimetle sürekli kalmak değildir. Kaybetmemek için birtakım sebeplere riayet edilir. Buna rağmen nimette kalmak da yine O’nun iznine bağlıdır. Üç Aylar bir nimet… Ramazan bir ganimet… Ancak nimetler bunlarla sınırlı değil…
O halde ibadeti yalnız bu aylara hasretmek de yanlış…
Üç Aylar, yaşantımızda kalıcı değişiklikler meydana getirmediği müddetçe tam anlamıyla idrak edilmiş olamaz.
Öyleyse, Sonsuza akıp giden zaman içerisinde bize sunulan ömrümüzü, bütünüyle Yüce Yaratıcıyı tanıma ve sevme imkânı olarak, mübarek gün ve geceleri de özümüze dönerek gaflet ve duyarsızlık içinde geçen günlerimizi sorgulamak, kendimizle hesaplaşmak, iyi ve güzel davranışları artırmak, kötü davranışlarımızı terk ederek kalbimizdeki manevi kirleri temizlemeye çalışmak için bize tanınmış özel imkânlar olarak değerlendirmeliyiz.
1-Nefis muhasebesi yapmalı. Kulluğumuzda nasılız? Sorusunu kendimize sormalıyız. Tefekkürde bulunulmalı; "Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah'ın benden istekleri nelerdir" gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde düşünmeliyiz.
2-Günahlarımızdan tevbe etmeliyiz.
3- Hayat kitabımız Kur'ân-ı Kerim okunmalı, anlamaya çalışmalıyız.
4- Namaz muhasebemizi yapıp, kaza ve nafile namazlar kılmalıyız.
5- Mü'minlerle helalleşilmeli; Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzleri güldürmeye çalışmalıyız.
6- Kendimiz, ailemiz ve diğer mü'min kardeşlerimize, isim zikrederek hayır dualar etmeliyiz.
7- Ramazan ayında tutacağımız bir aylık oruçtan başka Recep ve Şaban aylarında da oruç tutmaya özen göstermeli. Pazartesi ve Perşembe günleri, ayın on üç, on dört ve on beşinci günleri gibi Rasülullahın oruç tuttuğu günlerde oruç tutmalı. Nefsimizi dizginleyen ve günaha gitmeye en büyük engellerden olan Oruç’a ayrı bir ehemmiyet vermeliyiz.
8- Bu günlerde, tevbe, dua, niyaz ve istiğfarlarımızla Allah’a yaklaşmaya ve kendimizi affettirmeye çalışmalıyız. Peygamber Efendimiz (s.a.s)'e salât ü selâmlar getirilmeli; O'nun sünnetine uyup, ümmetinden olma şuurumuzu tazelenmeliyiz.
Bu aylar, günler geceler münasebetiyle Yüce Rabbim birlik, dirlik ve beraberliğimizi daim eylesin. Zarar vermek isteyenlere fırsat vermesin. Ordumuzu, yurdumuzu, vatanımızı ve milletimizi her türlü tehlikelerden, afetlerden, bela ve musibetlerden korusun.. Ümmet-i Muhammed’e iyilikler nasip etsin. Zulüm altında olan Müslüman kardeşlerimize başta Gazzeli, Filistinli kardeşlerimize yardım etsin.
Dua ibadetin özüdür. İçinden geçtiğimiz bu mübarek gün ve gecelerde zulüm altındaki kardeşlerimize dilimizden duamız eksik olmasın. Duanın yanı sıra elimizden ne geliyorsa maddi ve manevi mazlumun yanında zalimin karşısında olalım inşallah kardeşlerim.