Her kim ki, görüşü ile yetinir, nefsin sözünü dinler, şeytanın işlerine uyar, kötü şahsî arzularına kapılırsa, o İblis’in bendesi olur. İblis’e uyar, Hak yoldan sapar, İblis o şahsın önderidir...
Tasavvufun belli bir şeklini yaşamak için “şeyhin” lüzumlu ve gerekli, diğer bir şeklini yaşamak için ise şart ve zorunlu olduğunu belirten sûfiler; bu yola girmemenin doğuracağı zararları ve bunun yol açacağı manevî felaketleri göstermekten geri durmamışlardır. Bu yolda bazıları yolunu kaybeder, şe..
Bilal Havvâs diyor ki: “Benî İsrail çölünde yolculuk yaparken aniden bir zatın yanımda yürüdüğünü fark ettim. Hayrete düştüm, sonra bunun Hızır (a.s.) olabileceği kalbime ilham edildi. Bu zata.....
Mürid kendi varlık ve benliğine ait düşünce ve şekillerden temizlenmeye başlar. Bunda ne kadar yoğunlaşırsa o kadar iyidir. Mürid yoktur, Mürşid vardır. Bu düşünce müridi kuşatır. Etine-kemiğine, damarına, kanına, hücrelerine, tüylerine yayılır...
İbrâhim bin Ethem Hazretleri şöyle dedi: “Evet! Ben fakirliğin değerini görünce onu satın almak için büyük bir memnûniyet ve rızâ ile Belh ülkesini verdim.”..
Sehl b. Sa’d derki: “Bir kadın, Rasûlullâh aleyhisselâma gelerek: ‘Yâ Rasûlallah! Ben kendimi sana hibe etmeye, bağışlamaya geldim!’ dedi. Rasûlullâh (a.s), kadına baktıktan sonra, başını önüne eğdi...
Ârif, Ümmî ve Velî. Hızır aleyhisselâmın sırdaşı… Konya Lâdik kasabasında dünyaya gelmiştir. Aslen Buharalıdır. Köyünde çobanlıkla meşgul iken Birinci Cihan harbi patlak verir. O da her kahraman Türk evladı gibi din ve vatan için savaşa koşar. Yirmi altı sene askerlik yapmış bir İstiklâl Savaşı ga..
Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in bir hadîs-i şerifini şöyle anlatırlar: Bir gün Peygamber Efendimiz’in huzuruna biri geldi ve “Seni Allah için seviyorum.” dedi. Şu cevabı aldı: “O halde, fakri gömlek gibi giy. Belaya sarıl. Öbür âlemde beni bulmak, benimle olmak için yaptıklarımı yapmalısın. Sevginin..
Ben: "Ey Allâh’ın Rasûlü! Allâh’ı kullarına sevdirmeyi anladık. Peki Allâh’ın kullarını Allâh’a sevdirmek nasıl olur?" dedim...
“Bilmiyorum, benim bu hususta bir bilgim yok! Ben onun üzerinde gözcü değilim. Siz ona çıkıp gitmesini emrettiniz. ‘Bizden ayrıl, git!’ dediniz. O da çıkıp gitti” dedi...
Amr b. Abdullah el-Cühenî şöyle rivayet etmiştir: “Ali’yi (a.s) bir izâr ve bir ridâya bürünmüş oldu¬ğu halde elinde bir kamçıyla gördüm. Sanki bedevî bir Arâbîydi. Karâbîs çarşısına kadar geldi. Üç dirhemlik bir gömleğe sahip çıktı. Satıcı onu tanıyınca vazgeçti. Ondan bir şey almadı. Başka birisi..
Bâyezid Bistâmî (k.s), annesine son derece bağlı, itaatli idi. Kendisi şöyle anlatıyor: “Mücahede ve riyazatta aradığımı anne rızasında buldum. Bir gece annem benden su istemişti...
Ey bir yerde duramayan, dinlenme nedir bilmeyen rüzgarımız! Güle bizden haber götür de de; “Gül bahçesinden kaçıp şekerle dost olan gül, nasıl oldu da yurdundan, anandan, babandan, kardeşlerinden arkadaşlarından ve sana gönül veren, senin için feryat edip duran bülbülden ayrıldın geldin, şekere karı..
Şüphesiz, Allah Teâlâ da öfkelenir. İman sahibinin öfkesi, ilâhi öfkeye benzer. İmanı bütün olan Yaratan'ın darıldığı şeylere darılır, hoşlandığı şeylerden hoşlanır, sevinç duyar...
Çünkü Rasûlullâh (s.a.s) Hanzala hadisinde: ‘Benim yanımda bulunduğunuz hâl üzerinde kalsaydınız, melekler size gelir ve elinizi sıkardı.’..