Anadolu velîlerinin büyüklerinden. İsmi, Ahmed bin Hâcı İbrâhim’dir. 1769 (h.1183) senesi Rabîu’l-Evvel ayının on birinci gecesi, Niğde’nin Bor kazâsında doğdu...
Ebu Ümame de Amr b. Anbese’den (r.a) şunu rivayet etmiştir: Allah Rasûlü’nün (s.a.s) şöyle buyurduğunu duydum: “Rabbin, kula en yakın olduğu vakit.....
İnsanı zikir-fikir geliştirir. Fakat ona gerçek anlamda faydası dokunacak olan rabıtadır. Yunusemre hazretleri diyor ki;..
Utbe ve Şeybe b. Rebia; Taif dönüşünde Peygamberimiz aleyhisselâmı perişan halde gördükleri zaman, aradaki akrabalık, kendilerini Peygamberimize karşı gayrete getirdi:..
"Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalbleri ürpererek yapanlar var ya, işte hayır işlerine koşan ve hattâ bunun için yarışanlar onlardır (Mü’minûn, 60-61) âyet-i kerimeleri nâzil olmuştu...
Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Sizin hesabınıza en çok şu iki şeyden korkuyorum: Aşırı emeller beslemek ve nefsinizin engin ihtiraslarına kapılmak. Çünkü aşırı emeller beslemek âhireti unutturur, nefsin doyumsuz ihtiraslarına kapılmak ise insanları haktan saptırır.” Yine Efendimiz (a.s) ..
Ebû Süleyman diyor ki: “Soğuk bir gece mihrabda bulunuyordum, soğuk beni muzdarip kılmıştı, bir elimi ısıtmak için koynuma soktum, diğeri dua için uzatılmış halde açıkta kaldı...
Tasavvufta bu hâlete eren kişi her an Efendimiz (s.a.s) ile beraber olma hâlini yaşar. Attığı her adım O’ndan bir iz taşır. Aldığı nefesi O’nunla alır, verdiği nefesi O’nunla verir...
Ey evlat! Korku üzere ol. Emin olma. Bu hâlin Rabb’ine kavuşuncaya kadar devam etsin. Kalbin istikrar buluncaya kadar böyle ol...
Cenâb-ı Hak buyuruyor: ´Rabbine hamdederek O´nu tesbih et ve O´ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.´ (Nasr, 3) ..
Ebû Turâb künyesiyle ve Nahşebî nisbesiyle meşhur olmuştur. Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir. 859 (H.245) senesinde Basra civârında vefât etti. Çölde vefat ettiği ve vücudu yırtıcı hayvanlar tarafından parçalandığı da söylenir...
Mürid kendi varlık ve benliğine ait düşünce ve şekillerden temizlenmeye başlar. Bunda ne kadar yoğunlaşırsa o kadar iyidir. Mürid yoktur, Mürşid vardır. Bu düşünce müridi kuşatır. Etine-kemiğine, damarına, kanına, hücrelerine, tüylerine yayılır...
...Yiğitlik bu mısraları cenaze günlerinde hatırlamak ve okumak değil, hayatımızın her safhasında, para ve sıhhat nimetleriyle beraber olduğumuz zaman hatırlamak ve gereğini yapmaktır...
Kul, namaz kılarken hatırına türlü düşünceler gelebilir. Bu kısımda bunların hükümlerini ele alacağız. Kul, namazda hatırladığı bir hayrı yapmak için acele etmelidir. Bu, Allah Teâlâ’ya en sevimli gelen şeylerdendir. Çünkü O, bunu kuluna en sevdiği bir an ve ortamda hatırlatmıştır. Namazda akla gel..
Fetâ; nefsinin işlerini tedbirden, malından ve evladından geçip hepsini, bütün varlığın sahibi yüce Allah'a hibe ve feda eden kimsedir. Aslında hibe ettiği şeyler kendisine ait değildir; onlar yüce Allah'ın olup şu âyette istenen yolda harcanmıştır: “Şüphesiz Allah, müminlerden, kendilerine cenneti..
Amr b. Abdullah el-Cühenî şöyle rivayet etmiştir: “Ali’yi (a.s) bir izâr ve bir ridâya bürünmüş oldu¬ğu halde elinde bir kamçıyla gördüm. Sanki bedevî bir Arâbîydi. Karâbîs çarşısına kadar geldi. Üç dirhemlik bir gömleğe sahip çıktı. Satıcı onu tanıyınca vazgeçti. Ondan bir şey almadı. Başka birisi..