Gel ey kardeş, Hakk'ı bulayım dersen, Bir kâmil mürşide varmayınca olmaz, Rasûl'ün cemalin göreyim dersen, Bir kâmil mürşide varmazsan olmaz...
Yıl 1699... Osmanlı, Karlofça'da Avusturya, Lehistan ve Venedik ile ayrı ayrı barış anlaşmaları imzalamıştı. Bu antlaşmadan kısa bir zaman sonra, 14 temmuz 1700 senesinde de, Rusya ile karşılıklı olarak silah bırakılmasına karar verildi...
"Bir defasında kadınlar Hz. Peygambere: ‘Ya Rasûlellah! Erkekler (seni dinleme konusunda) bizi geçiyorlar.....
On dört asır evvel, yine böyle bir geceydi, Kumdan, ayın on dördü, bir öksüz çıkıverdi. Lakin o ne hüsrandı ki; hissetmedi gözler, Kaç bin senedir hâlbuki bekleşmedelerdi...
Osmanlı pâdişâhlarından Kanunî Sultan Süleymân Hân zamanında, Bursa’da yaşayan evliyânın büyüklerinden. 895 (m. 1490) senesinde Bursa’da doğdu. İsmi Muhammed olup, babası Manyaslı Mehmed Efendi’dir. Üftâde lakabıyla meşhûr oldu. Bursa’nın çeşitli câmilerinde müezzin ve İmâm olarak vazîfe yaptı. 989 ..
Ölenin arkasından dua okunur mu, okunursa bir faydası olur mu, sağ olan bir kimsenin ruhuna dua edilir mi? sorusunun cevabı Peygamberimizin aşağıdaki sözlerinden anlaşılmaktadır...
...“Rasûlullâh (a.s) bana bir dua öğretti, sen bana dokunamazsın” buyurdu. Haccac, Enes Hz.lerinin iki omzunda iki aslan müşahede etti...
“Ey Can! Ey bütün canların, can oluşuna sebep olan, ey canlara kanat verip, onları ötelere uçuran azîz varlık! Seninle beraber olunca ziyandan korkulur mu? ..
Anadolu`da yetişen velîlerden. 1903 (H.1321) senesinde Erzurum`un Cedid mahallesinde doğdu. İsmi, İbrâhim Hakkı`dır. Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretlerinin neslindendir. Anne tarafından dedesi Hacı Mâhir Efendi, Rıfâî tarîkatı şeyhiydi...
Hikâye ederler ki: Şakik Belhi, Cafer b. Muhammed'e (Sâdık) fütüvvetin ne olduğunu sormuş, o da: “Bu konuda senin fikrin nedir?” demiş...
Peygamber Efendimiz (s.a.s), başına gelen birbirinden çetin ibtilâları büyük bir olgunlukla karşılamış; çizgisini, moral ve motivasyonunu asla kaybetmemiştir. Peki, bu kadar sıkıntı, tasa, imtihan içerisinde nasıl oluyordu da o mübarek çehresinden tebessüm hiç eksik olmuyordu! Her şeyden önce O’nu..
Bir gün Hasan-ı Basrî hazretlerine birisi gelip; "Filan kimse seni çekiştirdi, gıybet etti." deyince; "Sen o zâtın evine niçin gitmiştin?" diye sordu...
Câbir radıyallahü anh şöyle anlatır.: Üzerinde borç bulunduğu halde ölen kimsenin, Allah'ın Resulü cenaze namazını kılmazdı da, bir cenaze getirilince, «Ölen kişinin borcu var mı?» diye sordu. ..