Müslümanlar Hayber'in fethinde büyük ganimet elde etmişlerdi. Gerçekten de Hayber, sayılamayacak kadar yiyecek ve içecek, kurutulmuş et her çeşit meyve, koyun ve deve, kumaş ve elbise, silah ve askeri teçhizatla doluydu. Bunların hepsine şimdi el konulmuştu ve Hayber'de elde edilen her türlü ganime..
Bâtıla dalmak, günahlar hakkında konuşmak demektir. Kadınların, içki meclislerinin, fâsıkların makamlarının, zenginlerin refahının, padişahların diktatörlüğünün, çirkin merasimlerinin ve çirkin durumlarının hikayesi gibi... Çünkü bunların tümü, kendisine dalmanın helâl olmadığı konulardır ve bunları..
Lügatte bir şeyin nefsi demek, o şeyin varlığı (ve kendisi) demektir. Sûfîler nefs sözünü kullandıkları zaman bu kelime ile ne bir şeyin varlığını (vücûd), ne de vaz’ olunmuş kalıbı (cismi) kastederler. Onların nefs kelimesinden muradı, kulun kötü (ve illetli) vasıfları ile yerilen (ve zemm edilen) ..
İnsanı eğitmek (terbiye etmek), başlı başına bir sanattır. Bu sanatın (terbiyenin) ana hedefi, büyük insanlık ailesini vahiy ikliminde derleyip toplayarak güzelim İslamiyet’le mutlu etmektir. Biz, Âdem’in çocuklarının badem kavgasında birbirlerini kırmalarını değil, ortak bir mutluluk noktasında bu..
Mürid, görmeden bağlandığı şeyhini görmek için can atıyordu. Nihayet bir fırsatını bulup hazırlandı ve şeyhin köyüne doğru yola çıktı. Üç günlük zahmetli bir yolculuktan sonra şeyhinin köyüne vardı. Evi öğrendi ve avluya geldiğinde önce hasretle eğildi, toprağı öptü; sonra da kalbi çarpa çarpa ka..
İman, Cenâb-ı Allah’ın en büyük nimetlerindendir. Kişinin, dünya ve âhirette mutluluğudur. Bir şahıs, kelime-i tevhidi -ki o da bilindiği gibi Lâilâhe illallâh Muhammedur Rasûlullâh demektir- diliyle söyler, kalbiyle tasdik ederse müslüman olur. İslâm hudutları içerisine girer. Kendisine müslüman mu..
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem'in yapısında temizliğe karşı görülmemiş bir düşkünlük vardı. Birini kirli elbise giymiş halde görünce: "Bu adam elbisesini yıkamaktan âciz mi?" buyurmuştu...
Şairlerin Sultanı (Sultan-ül Şuara) Necip Fazıl, vefatının 30. yılında kültür, sanat, edebiyat, tefekkür ve aksiyon açısından olduğu kadar, siyasî ve edebî polemikleri, rûhî arayışları, davası uğruna çektiği çileleri ve pervasız duruşuyla, anılmaktan ziyade anlaşılması gereken en önemli şahsiyetlerd..
Bağdat'ta Ağustos sıcağı ortalığı yakıp kavurmaktaydı. Herkes, serinleyeceği gölge bir yer, ferahlatacak bir rüzgâr arıyordu. Çarşı-pazar kurulmuş, alışveriş başlamıştı. Bu arada bir adam, yüksek dağların mağaralarından getirdiği buzları satıyordu. Buz kalıpları eriyip ziyan olmadan bir an önce o..
el Cum´a 1.Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, azîz ve hakîm olan Allah'ı tesbih eder...
Benlik Dikenlerini Gönlün Ayağından Çıkar da İçindeki Gül Bahçelerini Seyret! • Aşkın gül bahçeleri kan perdeleri arasında olduğu için, ölümü göze almayan, oraya varamaz. Bu sebepledir ki, ne olduğuna akıl erdirilemeyenin aşkının güzelliği ile, âşıkların çok işleri vardır. Gerçekten de Hakk’ın aşkı..
Tomtom Mahallesi Gülbaba Sokağı 317 ada 48-49 parsel Gül Baba Dergâhı. İstanbul’u İslâmbul yapmaya gelenler, muştulanan fethi gerçekleştirdikleri zaman, Galata yamaçları, Beyoğlu’nun büyük bir bölümü ormanlıktı. Sultan İkinci Bayezid kış mevsimlerinde Galata ormanlarında avlanmayı severdi. Karın b..
“Mü’min kendisiyle iyi geçinilen kişidir. İyi geçinmeyen ve geçinilmeyen kimsede hayır yoktur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 400) Ülfet; samimi olmak, insanlarla ünsiyet etmek, iyi geçinmek, onlarla anlaşmak demektir. Asr-ı saâdette vuku bulan şu hadise ülfet kavramıyla birebir örtüşür mahiye..
Seyyidler için, onların ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapılmış olan “Dâru's-Siyâdeler”de yalnız seyyidler misafir edilirdi. Misafirlikleri müddetince her türlü ihtiyaçları karşılanırdı. Seyyidlere yapılan ikram, ihsan, iyilik ve ihtiyaçlarını görmek Allah ve Rasûlullah namına ve Rasûlullah'ı memnun..
Şurası bir gerçektir ki Emeviler, Peygamberimizin Ehl-i Beyt’ini feci bir şekilde şehit ettiler. Kerbela faciasını İslâm’ın başına belâ ettiler. Bu zulüm ve işkenceyi yapanlar, kıyamete kadar habis ruhlar olarak anılmayı hak ettiler. Tarihler Emevi halîfelerinin birkaçı hariç habâsetlerini ve lâubal..