Hamd Cenâb-ı Allah (c.c.)’a mahsustur. Selam, Cenâb-ı Allah’ın seçkin kulları üzerine olsun. Allah (c.c.) sana ikram eylesin. Ben tasavvuf ehlinin devamlı yaptığı zikir halkalarının meşruiyetinden, mescitlerdeki açık zikir hakkında ve tehlil ederken sesi yükseltmek hususundaki durumları sordum. Acab..
Abdulkadir Geylânî, 470 (1077)’de Hazar Denizi’nin batısındaki Gilan eyalet merkezine bağlı Neyf köyünde doğdu. Babası Ebu Salih Musa dır. Kendisinin çok dindar bir kimse oluşundan başka fazla bir bilgimiz yoktur. ..
Çok sabırlı idi. Talebelerinin suallerini kızmadan cevaplandırır, dersi geç anlayanlara sabırla anlatırdı. Ubey isminde, anlatılanları zor kavrayan bir talebe vardı. ..
Abdülkadir Geylani hazretlerinin insanları gafletten uyaran, kendilerine gelmesine vesile olan pekçok sözü vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: ..
Anlatmak için anlamak gerekir. Hemen bir soru ile başlayalım. Kaç kişi anlıyor ve kaç kişi anlatabiliyor? Hele hele İslam dininin bünyesinde mevcut tasavvufi hayatı anlamadıktan sonra O´nu anlamak ve anlatmak mümkün mü? Yapılan Mevlânâ´yı anma törenlerine bu merkezden bakmak lâzımdır. Saz ve diğer ..
Bizi; şu içinde yaşadığımız kevn-ü mekânı, kâinâtı, canlı cansız her şeyi yoktan yaratan Yüceler Yücesi Rabbimizi ( Celle Şânühû) ne kadar tanıyoruz? Varlık ve birliğine iman ettiğimiz Mevlâmız hakkında nasıl bir inanca sahibiz? Elhamdulillâh ibâdet ediyoruz, bununla şereflenmişiz… İbadetin sonucu m..
Hasan Basri Hazretleri buyuruyur ki: Birgün Basra sokaklarında abid bir genç ile dolaşırken ansızın bir tabibe rastladık...
Hayber’in fethinden dönülürken, Vâdi’l-Kura denilen yere gelindiğinde, Kavsâ isimli deveden Hz. Peygamber’e ait yükü indirmekte olan Mid’am isimli kişinin boğazına saplanan bir ok onu öldürdü...
Sultan Ahmed ile Aziz Mahmud Hüdâî birbirlerini o kadar çok sever, sayar ve birbirlerine o kadar çok bağlıdırlar ki, bu muhabbetten kaynaklanan pek çok olay ilgili kitaplara konu olmuştur...
Rasûlullâh Efendimiz (s.a.s.) her daim güzel koku kullanır, insanları da bu hususta teşvik ederdi...
Şecaat; savaş ve şiddet sıralarında cesaret ve yüreklilik göstermek demektir. Necdet de, korku ve dehşet yerlerinde, olağanüstü durumlar karşısında sabır ve sebat göstermek, korkuya düşüp uygunsuz iş yapmamak, demektir. Şecaat ve necdet hasletlerinin her ikisi de, Peygamberimiz aleyhis..
Peygamberimiz aleyhisselamın zevcelerinden Hz. Ümmü Seleme’ye, Rasûlullah aleyhisselamın Kur’ân-ı Kerîm’i nasıl okuduğu sorulmuştu. O da:..
Müslümanlar arasında ne gaibden haber veren kâhinler, ne de geleceği okuyan falcılar vardı. ..
Rasûlullâh (s.a.s), özellikle küçük çocuklarla şakalaşırdı. Gerçekten, bunlarla ilgili çok sayıda anı nakledilir. ..