Bu sohbet 16.02.2020 tarihinde toplu zikrin -hatme hace- arasına yapılmıştır...
Kur’an-ı Kerimde iki ayette: “Onlar kötülüğü iyilikle savarlar” buyrulmuştur. Bu ayetlerden biri Ra’d suresinde (ayet: 22) olup temiz, selim akıl sahipleri anlamında olan “ülü’l-elbâb”ın vasıflarından biri olarak zikredilmiştir...
Allah’ın son elçisinin yirmi üç yıl gibi kısa bir sürede yaşadığı coğrafyaya farklı bir hava teneffüs ettirmesi, Müslüman olsun veya olmasın herkes tarafından takdir edilen olağanüstü bir başarıdır. ..
Resûlullah (a.s) buyuruyor ki: "Her dinin kendisine has bir ahlakı vardır. İslam'ın ahlakı da hayâdır."..
Gözümüzün nuru Efendimiz’i (s.a.s) bir gece göklere yükselten şehirden, Kudüs’ten bahsediyoruz. Dualarımızda bu mübârek şehri bir avuç azınlıktan kurtarsın diye Rabbimizden ebâbiller göndermesini bekliyoruz. Peki, o ebâbiller bir gün gerçekten gelirse acaba kimi taşlar?..
Rasûlullâh (s.a.s), kendisinden sonra rahatı yerinde, koltuğuna yaslanmış bir vaziyetle hadislerini bir kenara itecek olanlara işaret etmiştir. Böylelerini "Sizi bu halde bulmayayım!" şeklinde uyarmıştır...
Ashâb-ı Suffe, kavram itibariyle “dostlar, arkadaşlar” anlamındaki “ashâb” ile “gölgelik/sundurma” demek olan “suffe” kelimelerinden oluşan bir tamlamadır...
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberin mevlid kandilini idrak edince, her müslümanın derin derin düşünmesi lâzımdır. O’nun hayatı, sahabileriyle olan münasebeti, Kur’ân-ı Kerim’den sonra eşsiz hadisleri bize ne anlatıyor neleri haber veriyor, acaba anlayabiliyor muyuz? O hadislere gerekli iti..
Sehl b. Sa’d es-Saîdîʼden (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Mümin kendisiyle ülfet edilendir. İnsanlarla ülfet etmeyen ve kendisiyle ülfet edilmeyende hayır yoktur”. (Ahmed b. Hanbel, II, 400)...
•Senin sevgini idrak hususunda bizler çocuklar gibiyiz. Ey can gel de bizi çocukluktan kurtar...
Yeni dönemde hadis derslerimiz kaldığımız yerden devam edecek. Hadis derslerimize katılmak isteyen ilim talebelerine duyurulur...
Peygamber Efendimiz (a.s) bir gün minbere çıkarken, her adımda "âmin" dedi: Bir adım çıktı, "âmin..."; bir adım daha çıktı, "âmin..."; bir adım daha çıktı, "âmin."..