Asıl adı Uveymir'dir. Hazrec kabilesine mensuptur. Hicrî ikinci yılda müslüman oldu. Vâkıdî'nin naklettiğine göre, Ebu'd-Derdâ ailesi içinde en son müslüman olandır. Onun örtüyle örttüğü bir putu vardı. Kendisini İslâm'a dâvet eden dostu İbn Revâha bir gün putunu o evde yokken parçaladı ve gitti. Eb..
Esselâmü aleyküm İhsan Efendi oğlum, Derviş İhsan Efendi oğlum, Sohbet edeb üzeredir. Edeb yolunun meşki sohbetledir. Bu sebepten sohbetteki edeb, şeyhe mukabelede bulunmak, ihvanla hem-meclis olmak husûsî dikkat ister. Sohbet meclisinin sahibi Hazret-i Allah’tır. Allah için sohbete oturuldu mu ar..
“Ben ilahi tecelli ile yerinden kopmuş, parçalanmış bir dağ gibiyim.” • Bu nefisten, heva ve hevesten kurtuldum. Bunların dirisi de bela, ölüsü de bela. Hâlbuki ben, ister diri olayım, ister ölüp gideyim, yerim, yurdum Allah’ın lütfundan başka bir yer değildir. • Ey susmak! Benim özüm sensin, sev..
Öncelikle faziletli, adaletli, iffetli, izzetli, cesur, vakur, hoşgörü sahibi, dost, mütevazı ve mütebessim, gösteri ve gösterişten kaçınan kıble yürekli insanlardı… Osmanlı atalarımız, tanısınlar tanımasınlar, “Gülümseyiniz, müminin mümine gülümsemesi sadakadır.” hadisi ve “Selamı yayınız!” tavs..
“Ya Rab, nasıl ulaşalım Senin rızana…”diye bir düşünce geçiriyorsak içimizden, bir umulmadık bir umman gelir önümüze. O yaradan ki Ekmel-i Kâinat Fahr-i Âlem Muhammed’i (s.a.s) yarattı, bizi nasıl sevdiğini kanıtladı. O sevdi, “Habibim” dedi. Biz de seversek oluruz O’nun mahbubu elbet... Olmaz O’ns..
Yüce Allah şöyle buyurdu: “Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan, onun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur.” (Mâide, 67) ..
Buhâri ve Müslim'in, Hz. Câbir'den (r.a) rivayet ettiklerine göre, Câbir şöyle demiştir: «Resûlullah'ın (s.a.s) vefatından üç gün önce işittim ki diyor: «Hiç biriniz Allah'a hüsn-ü zan etmeden ölmesin.» İbn-i Ebî Dünya, 'Hüsn-ü Zan' konusunda aynısını rivayet etmiş ve şunu da ilâve etmiştir: «..
Osmanlı Devletinin kuruluşunda hizmeti geçen büyük İslâm âlimi. Osman Gâzi'nin kayınpederi ve hocası. Karaman civârında 1206 (H.603) yıllarında doğduğu tahmin edilmektedir. 1326 (H.726) yılında Bilecik'te vefât etti. İlk tahsîlini memleketinde yaptıktan sonra Şam taraflarına gitti. Hadîs-i şerîf, t..
Üçler, yediler ve kırklar tasavvufî tabirlerden olup, kültürümüze yerleşmiş olan sözlerdir. Bunlar kademe kademe, Cenâb-ı Allah’ın sevdikleri, dost edindikleridir. Sevdikleri, dost edindikleri ifadesinden aykırı anlamlar çıkaranlar var. Onlar; “Hiç Cenâb-ı Allah dost edinir mi?” veya “Sever mi?” ..
Peygamberimiz aleyhisselâm, Necranlılara(1), Necran uskufuna(2) (Hıristiyan din bilginleri lideri) bir yazı yazdırdı. Yazdırdığı yazıda şöyle buyurdu: “Bismillah! Allah’ın Resûlü Muhammed’den, Necran uskufuna. İbrahim’in(3), İsmail’in(4), İshak’ın ve Yakub’un İlahı olan Allah’ın ismiyle başlarım..
Allah’ı tanıyan kişiye en zor gelen şey, insanlarla konuşmak, onlarla birlikte bulunmaktır. İşte bunun içindir ki, bin arif arasından ancak birisi, insanlar içinde konuşabilir. Ne var ki bu bir kişi de, peygamberlerin sahip oldukları güç ve kuvvete muhtaçtır. Nasıl muhtaç olmasın ki? O, her sınıf in..
Mustafa, bir gün, dostlarından birinin cenazesiyle ve dostlarla mezarlığa gitti. Onun mezarına toprak doldurdu, tohumunu yeraltında diriltti. Bu ağaçlar, toprak altındaki insanlara benzerler. Ellerini topraktan çıkarıp; halka doğru yüz türlü işaretlerde bulunurlar, duyana söz söylerler. Yeşil dill..
Kur'an, kıyametin kopmasından sonra Sûr'a ikinci defa üfürülme ile bütün canlı yaratıkların hesap için tekrar diriltileceklerini ifade eder. O kadar ki, öldükten sonra dirilmenin anlatılmadığı çok az sûre bulunabilir. Pek çok surede bu konuyu açıklayan örnekler getirilerek, akıllara gelebilecek tere..
Ashab'ın ve Âlimlerin Sözleri: Ebû Derdâ (r.a) şöyle demiştir: 'Allah'a yemin olsun, siz ya iyiyi emredecek, kötüyü yasaklayacaksınız veya Allah Teâlâ size zâlim bir sultanı musallat kılacaktır ki, o sultan sizin büyüklerinize hürmet, küçüklerinize merhamet etmez. Sizin iyileriniz onun aleyhinde bed..
İmam Şâf’i’i Hazretleri, aslen ümmî (okuma-yazma bilmeyen), fakat gönlü ilm-i ledünnî ile dolu Şeybân-ı Râ’i gibi bir zatın önünde, anasının dizi dibinde oturan bir çocuk gibi mütevazi bir tavır içinde bulunur ve teveccüh için beklerdi. Hatta İmam-ı Hanbeli Hazretleri: “Ey İmam! Şeybân-ı Râ’i gibi..