Hz. Âişe (r.anhâ) vâlidemiz; zeki ve bilgili olmasının yanısıra, Efendimizin eşi olması hasebiyle de pek çok şeye vâkıf idi...
Rasûlullâh (s.a.s) Efendimiz, son derece merhametli idi. O, hayatı boyunca daha çok başkaları için üzülmüş ve endişelenmiş, küçük bir söz, davranış ve hatta işaret bazen kendisini ağlatmaya yetmiştir...
“Hayır! Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.” (Nisâ, 65)..
Ledünnî ilim var mıdır ve ne demektir? İslam dinine ait kitaplarda, özellikle de tasavvufa ait olanlarda ledünnî ilimden bahsedilmiştir. Bu, Hz. Allah tarafından verilen bir ilimdir. Buna “ilmü mevhibe” de denilebilir. Hibe edilmiş, verilmiş, ihsan olunmuş ilim demektir. Bu ilme herkes nail olamaz...
İslamiyet; ruh ve cesedi koruyan, dünya ve ahirete ait bir dindir. Onda ifrat da yoktur tefrit de. Dinimiz, bedenin hastalıklardan korunmasını teşvik etmiş, bunun için de gerekli tedbirleri almayı, zamanında doktora başvurmayı, hülasa gereken sebeplere yapışmayı emretmiştir. Buharî ve Müslim”de..
Enes b. Mâlik (r.a), Efendimiz aleyhisselam Medine'ye teşrif ettiğinde, annesi tarafından huzur-i saâdete getirilerek, hizmet-i Rasûl'de bulunması için teslim edilmiştir...
İman, bir mümini yüce Allah'a bağlayan temel esastır. Bu nedenle, sık sık iman bağının hatırlanması ve güçlendirilmesi gerekir...
Pir Gavsu'l-Azâm (k.s) Hazretleri buyuruyor ki: `Tıb ilmi, beden sağlığına ait bilgileri öğrettiği gibi, Tasavvuf ilmi de kalbin, ruhun kötü huylardan kurtulmasını öğretir.´ ..
Dua ve niyaz ibadetin bir parçasıdır. Müminler, Allah’a hamd etmek, şükretmek af ve mağfiret dilemek için el açıp yalvarırlar. İlahi dinlerde ve İlahi olmayan diğer inanışlarda duanın var olduğunu görüyoruz...
Hz. Ebû Hüreyre der ki:"Ben Allah Rasûlü'nden iki kap ilim aldım.Bunlardan birini halka anlattım. Diğerini eğer meydana çıkarıp anlatacak olsaydım,şu boynum giderdi."..
Tevâzu, bir müslümanda bulunması gereken vasıflardandır. Bu güzel haslet, elbette yaratılmışların en seçkini olan Hz. Muhammed'de (a.s) en üst seviyedeydi...
Evet, yüce Kurân kendi deyimiyle: "Diriler için indirilmiştir." Fakat onun, imanla ebedî âleme göç eden inananlarına da sonsuz manevî faydaları vardır. Bunu, Rasûl-i Kibriyâ (s.a.s) böyle buyurur. ..
Allah’a ve Resûlü'ne itaat edin, sakın birbirinizle ihtilaf etmeyin, çekişmeye girmeyin; yoksa yılgınlığa düşersiniz, rüzgarınız (kuvvetiniz) gider. Bir de tam manasıyla sabredin. Çünkü Allah (c.c.) sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi–46) Muaz’ın (r.a.) şöyle dediği rivayet edilmiştir: Re..
Şefaat, yardım ve istimdat etmek anlamlarına gelir. Başta Peygamber Efendimiz (s.a.s) olmak üzere, bütün peygamberlerin, salih ve saliha kimselerin, şehitlerin, meleklerin ve hadis-i şeriflerde geçtiği üzere kitabımız Kurân-ı Kerim'in şefaati haktır...
Peygamberimiz (s.a.s), Hayber seferine çıkacağı sırada: “Son derece yoksul veya zayıf olanlarla, binitleri uysal olmayanlar geri dönsün!” diye nida ettirdi...
"Hiçbirşey hariç olmamak üzere her şey Allah’ı zikr u tesbih eder. Lakin siz, onların zikrini anlayamazsınız” (İsrâ Sûresi, 17/44) İçinde yaşadığımız şu muazzam kainatta her şey sureti itibariyle kendisini yaratan Allah’ın (c.c) varlık ve birliğine işaret ederken, lisân-ı hâliyle de her an kesint..