Bir gün Hz. Peygamber (s.a.s.), ashabını topladı: - Bu gün Allah’ın Salih kullarından biri öldü. Ölen kardeşiniz için Allah’ın rahmet ve mağfiretini dileyiniz, buyurdu. ..
Ashaptan Şeddad b. Evs ile Ubâde b. Sâmit der ki: “Peygamber aleyhisselamın yanında bulunuyorduk. ..
Kumandanlarından biri, bir zafer dönüşü Halife Hz. Ömer’in huzuruna çıktı. Yanında kısa boylu, tıknaz biri bulunuyordu. ..
Sultan III. Osman'ın (1754-1757) sadrazamlarından Hekimoğlu Ali Paşa başarılı ve yetenekli bir devlet adamı ve oldukça dindar bir kimse idi. ..
Sa'd b. Ebî Vakkas, ilk müslümanlardandır. Mekke'nin ileri gelen ailelerinden birine mensuptu. Ancak müslüman olduğunda, başta annesi olmak üzere bütün ailesinin tepkisini çekmişti. ..
Halife Hz. Ömer bir mecliste hazır bulunanlara sordu: - Eğer dileğiniz hemen kabul ediliverecek olsa ne dilerdiniz? ..
Ebû Tâlib’in hanımı olan Fatıma binti Esed, Mekke’de Müslüman olmuş, Allah yolunda Medine’ye hicret etmiştir. O; iyi halli, ahlaklı ve faziletli bir hanımefendi idi. Peygamberimize küçük yaşta iken mürebbilik etmişti. Peygamberimizin yanında, onun büyük bir mevkii ve itibarı vardı. Efen..
Âlemler nûra gark oldu Muhammed doğduğu gece Mü’min, münâfık fark oldu Muhammed doğduğu gece ..
Ebû Leheb, Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in öz amcası olmasına rağmen o ve eşi Ümmü Cemile, İslâm Peygamberine eziyet etmekten geri durmazlardı...
Harun Reşid ile Şakik-i Belhî Hazretleri sohbet ediyordu. Bir ara Hazret:..
Allah dostlarından Ebû Zekeriyya hasta döşeğinde ölümle pençeleşiyordu. Yakın dostlarından biri kendisine: ``Lâ ilahe illallah, Muhammedü’r-Rasûlullah´´ kelime-i tevhidini telkin etmek istedi. ..
Şecaat; savaş ve şiddet sıralarında cesaret ve yüreklilik göstermek demektir. Necdet de, korku ve dehşet yerlerinde, olağanüstü durumlar karşısında sabır ve sebat göstermek, korkuya düşüp uygunsuz iş yapmamak, demektir. Şecaat ve necdet hasletlerinin her ikisi de, Peygamberimiz aleyhis..
İbrâhim b. Edhem, Belh ülkesinin saltanat ve debdebeye düşkün olan hükümdarıydı. Onu bu düşkünlükten kurtarıp âhiretini de ihyâ edebilmesi için devrin ârif ve sûfîlerinden zaman zaman kendisine ibretli ikazlar yapılıyordu...
Yahudi iken Müslüman olan Abdullah b. Selam der ki:..
Selam vermenin fazileti malumdur. Ancak selamlaşmanın da sevap yönünden faziletli olanları mevcuttur...