Abdülkadir-i Geylani hazretleri, bir müddet ders verip insanları irşad ettikten, hak ve hakikatı anlattıkdan sonra, ders ve vaaz vermeyi bıraktı. İnzivaya çekilip, yalnızlığı seçti. Sonra sahralara çıktı. ..
Abdulkadir Geylani Hz. i önce lazım olan din bilgilerini öğrenmeyi tavsiye ederdi. Cubbai ismindeki bir zat anlatır: Evliyanın hayatından ve sözlerinden bahseden arabi Hilyet-ül-Evliya kitabını birisinden dinlemiştim. Kalbim yumuşadı ve halktan uzaklaşıp yalnız ibadetle meşgul olmak istedim. ..
Çok sabırlı idi. Talebelerinin suallerini kızmadan cevaplandırır, dersi geç anlayanlara sabırla anlatırdı. Ubey isminde, anlatılanları zor kavrayan bir talebe vardı. ..
Anlatmak için anlamak gerekir. Hemen bir soru ile başlayalım. Kaç kişi anlıyor ve kaç kişi anlatabiliyor? Hele hele İslam dininin bünyesinde mevcut tasavvufi hayatı anlamadıktan sonra O´nu anlamak ve anlatmak mümkün mü? Yapılan Mevlânâ´yı anma törenlerine bu merkezden bakmak lâzımdır. Saz ve diğer ..
Bizi; şu içinde yaşadığımız kevn-ü mekânı, kâinâtı, canlı cansız her şeyi yoktan yaratan Yüceler Yücesi Rabbimizi ( Celle Şânühû) ne kadar tanıyoruz? Varlık ve birliğine iman ettiğimiz Mevlâmız hakkında nasıl bir inanca sahibiz? Elhamdulillâh ibâdet ediyoruz, bununla şereflenmişiz… İbadetin sonucu m..
Allah´ın ve Hz. Rasulallah´ın emirlerine uyun; şahsi arzularınıza ve hissiyatınıza mağlup olarak bidat yoluna sapmayın ! İtaat edin; türlü ve bozuk yollara ayrılmayın!... ..
Nefsini bırak! Ve ondan uzaklaş!.. Nisbi olarak kendine izafe ettiğin mülkten ayrıl!.. Hepsini Allah´a teslim et!.. Ve kalbin kapısında bekçi ol!.. ..
İnsan, başına bir iş gelirse... Önce, kendi kendine kurtulmaya çalışır... ..
Fakirlik halinde, geçim durumundan aciz kaldığın zamanda, nikah işiyle karşılaşırsan, bu halinde de sabreder beklersen; Hak taala, ya senin başından bu işi giderir, yahut sana bir kolaylık verir evlenirsin, yahut muhafazası altına alır geçimini kolaylaştırır. ..
Şüphesiz ki, Mevlânâ Celâleddin-i Rumî veya diğer tasavvuf büyükleri denilince, İslam´ı taviz vermeden yaşayan kimseler anlaşılır. Hakiki mutasavvıf bunlardır. ..
Günümüz Avrupa toplumu açısından geçersiz ve kınanan bir uygulamadır. Ancak tarihi olayları o dönemin şartlarına göre değerlendirmek gerekir. ..
Suheyb bin Sinan, müşriklerin eziyet ve işkencelerine maruz kalan kimsesiz Müslümanlardan biri idi. Medine'ye hicrete Efendimiz tarafından izin verildiği sırada bir türlü fırsatını bulup Mekke'den ayrılamamıştı...