Ey oğul! İki adım vardır ki, eğer bu iki adımı atabilirsen Hakk’a ulaştın demektir. Eğer kalbin ve ruhunla, dünyayla ahiretten birer adım, nefsinle diğer insanlardan da birer adım uzaklaşabilirsen, Hakk’a ulaşmış olursun. Sen, kalbin ve ruhun ile bu zahirleri terk et. İşte o zaman önce başlangıçta, ..
Akl-ı selim sahibi ol. Aklını kullan. Yalancı olma, hakîkatin hilâfını söyleme. “Ben, İzzet ve Celâl sahibi Allah’tan korkuyorum,” diyorsun. Halbuki sen O’nun gayrinden korkuyorsun. Cinden de, insanlardan da, meleklerden de korkma. Gerek konuşan ve gerekse sükût eden canlıların hiçbirinden korkma. D..
“Sen İslâmiyet’i nurlandırdın ve onun mescidini süsledin. Allah da seni dünyada ve ahirette nurlandırsın!” buyurdu.....
Yarın kıyamet günü iflas halinle meydana çıkarsın. Orada ne din bakımından, ne dünya bakımından hiç karın olmaz. Ne kazandın nefse uymakla?.. Eğer onu doğru yola getirseydin, her iki cihanda da mesut olacaktın. Nefse uymadan ahireti sermaye kabul etseydin, her ikisini de kazanacaktın. Ayrıca dünyada..
Hem Rabbinizin mağfiretini isteyin. Sonra O’na tevbe edin ki, sizi takdir edilmiş bir zamana kadar güzel bir şekilde yaşatsın ve iyi hareket sahibine, fazlından dünya ve ahirette mükâfat versin. Eğer imandan yüz çevirirseniz, biliniz ki ben, başınıza gelecek büyük bir günün azabından korkarım. (Hûd ..
İnsanın ayakları Cennet bahçelerinde gezmek, elleri, ağaçlarındaki meyveleri toplamak, gözleri, âhirette Cenâb-ı Hakk’ın cemâlini görmek için yaratılmıştır...
İman, Cenab-ı Allah’ın en büyük nimetlerindendir. Kişinin, dünya ve ahirette mutluluğudur. Bir şahıs, kelime-i tevhidi (ki o da bilindiği gibi Lâilâhe illallâh Muhammedu’r-Rasûlullâh demektir) diliyle söyler, kalbiyle tasdik ederse müslüman olur. İslâm hudutları içerisine girer. Kendisine müslüman m..
Ahirette hâl bakımından insanların en mesûdu, en fazla Allah’ı sevenidir. Zira ahiretin manası, Allah’ın huzuruna varmak ve O’nunla mülâki olmanın saadetini elde etmek, demektir. Muhib (âşık) uzun zaman şevkiyle kıvrandığı mahbubunun (sevdiğinin) huzuruna vardığında bulanmaksızın, hasım ve rakibi..
Yaratılan her şeyin bir ömrü olduğu gibi, bu dünyanın da bir ömrü vardır. Bir gün gelecek, bu âlemden ve üzerindeki yaratılmışlardan bir eser kalmayacak ve kainattaki bu mükemmel nizam bozulacak ay, güneş ve yıldızlar birbirine çarpıp parçalanacak, dağlar pamuk gibi atılacak ve her şey mahvolacaktır..
Kıyamet koptuktan bir süre sonra Yüce Allah'ın emriyle sura ikinci üfürüş olacaktır. Bunun üzerine bütün insanlar dirilerek yerlerinden kalkacaklar ve mahşer (toplantı) meydanında bir araya gelmiş olacaklardır...
Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Sizin hesabınıza en çok şu iki şeyden korkuyorum: Aşırı emeller beslemek ve nefsinizin engin ihtiraslarına kapılmak. Çünkü aşırı emeller beslemek âhireti unutturur, nefsin doyumsuz ihtiraslarına kapılmak ise insanları haktan saptırır.” Yine Efendimiz (a.s) ..
Dünya işine çok çalışan âhiret işine çalışamaz. Semirmek için yorulmaktasın. Ama o topladığın etleri böcekler yiyecek. Yerdeki hayvanlara yem olacaksın...
Bir kimse, iki cihad vazifesinde de Allah'ın emrine uyarsa, ona dünya ve âhirette bol mükâfat vardır. Harp anında şehitler acı duymazlar. Ancak bir kimse kolundan alınan kandan ne kadar sızı duyarsa şehit de kılıç darbesinden o kadar sızı duyar...
İman yolcuları dünyayı yitirmeye gönüllüdür. Allah'tan her zaman hoşnut olurlar. Allah onlardan razı olduktan sonra âhiret onlara göre hiçtir...
Cenâb-ı Hakk buyuruyor: “Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir de: İşte (ey insan) bu, senin öteden beri kaçtığın şeydir, denir.” (Kâf, 19)..