18. Mürşid seçerken gerçekten kâmil bir mürşid aramalı ve onun mutlaka silsileden silsileye gelecek şekilde devam eden icazetli olanını bulmak lazımdır. ..
Bil Ey Oğul, insan sıradan yahut rasgele yaratılmış bir şey değildir, mükemmel bir sanatla yaratılmış ve bir büyük gayeye doğru yürütülmektedir; kendisi ebedi değildir ama ebediyen yaşatılacaktır; ve bu beden süfli ve arızidir, ancak ruh ulvi ve semâvidir...
Peygamberimiz (s.a.s) buyuruyor ki: "Allah, kulun kalbi ile bedenini birlikte hazırlayarak kılmadığı namazın tarafına bakmaz."..
İki çeşit ölüm vardır. Bunlardan biri, avam tabakasının bildiği ölümdür. Bir de havas, yani seçkinler tabakasınca bilinen bir ölüm vardır ki, bu da hevaî duyguların, nefslerin, kör tabiatların ve kötü âdet ve alışkanlıkların ölmesi ve yok olması demektir...
Kureyş müşrikleri; Yüce Allah’a karşı azgınlaştıkları, O’nun kendileri için dilediği nimetleri red ve Resûlünü tekzib ettikleri; Allah’ın tevhid ve ibadet ehli olan ve Resûlünü doğrulayan, dinine sarılan kullarını da işkenceden işkenceye uğrattıkları ve yurtlarında yuvalarında tedirgin ettikleri zam..
Mehmed Akif, Birinci Dünya Harbi'nde Asım'ın neslinin kıt'a kapma oyunu oynadıklarından söz eder. Bu gençlerin kimi Galiçya'da, kimi Sina çölünde, kimi Kafkaslarda, kimi de Çanakkale'de emperyalizme karşı çağları alt üst eden bir mücadele veriyorlardı...
el-Hasen İbn Ali, dayısı Hind’den şunu nakletti: “Rasulullah (s.a.v.), işaret ettiğinde bütün eliyle işaret ederdi, hayret ettiğinde elini ters çevirirdi, (konuştuğu) zaman, parmaklarını bitiştirir, sağ avucuyla, sol elinin başparmağının içine vururdu. Kızdığı zaman, kızgınlığından hemen vazgeçer v..
Arabistan uzunca bir süreden beri putperestliğe sarılmıştı. Putları kıran İbrahim Halil’in hatırası olan Kabe, üç yüz altmış putla doldurulmuştu. Bunlar arasında Hübel en büyük ilah kabul ediliyordu. Onlara göre bu putlar her çeşit iyiliğe ve kötülüğe muktedirdi. Yağmur yağdırır, evlatlar verirdi...
Bil ki, geçmiş peygamberlerin kitaplarında, insana hitap eden şu söz meşhurdur: “Ey insan! Rabbini tanımak için önce kendini tanı.” Haberlerde [hadislerde] ve eserlerde [selef-i sâlihînin sözlerinde] geldi ki: “Kendini bilen, Rabbini bilir.” ..
Nefsiyle mücahede edenlerin, bu yolun hakikatini arayanların aşağıda belirtilen on esasa uyması gerekir. Bunlara uyanlar, nefislerine hâkim kimselerdir. Bu sebeple en güzel şeylere kavuşurlar...
Sen hiç, Nebî Sallâllahü Aleyhi Vesellem’in su sözünü işitmedin mi? "Bir kimse ki , yediğini-içtiğini nasıl ve nereden kazandığına aldırış etmezse Allah da onu cehennemin kapılarının hangisinden sokacağına aldırmaz."..
Rabbin ile aranda, sen kendin varsın. Kendini aradan çıkar. İşte o zaman, O’nu görürsün!..
Ey sofilere mahsus elbiselere bürünmüş kişi! O elbiseyi önce özüne, sonra kalbine, sonra nefsine, en sonra da bedenine giydir. Zühd ve takva özden başlar, bâtından başlar, içten başlar. Zahire doğru gider. Zahirden başlayıp bâtına doğru gitmez...
Emri edâ et, yerine getir. Nehiy (menedilen şey) den uzak dur. Şu musîbetlere sabret, tahammül göster. Nafilelere sarıl, onlarla Allah’a yaklaş. İşte bu şekilde hareket edersen, “İntibâha gelmiş, gaflet uykusundan uyanmış kişi” olarak çağrılır ve, İzzet ve Celâl sahibi Rabbinin tevfîkini istemek içi..
Akl-ı selim sahibi ol. Aklını kullan. Yalancı olma, hakîkatin hilâfını söyleme. “Ben, İzzet ve Celâl sahibi Allah’tan korkuyorum,” diyorsun. Halbuki sen O’nun gayrinden korkuyorsun. Cinden de, insanlardan da, meleklerden de korkma. Gerek konuşan ve gerekse sükût eden canlıların hiçbirinden korkma. D..