1. Bidâyette tasavvuf sûfî bî-can olmağa derler Nihâyette gönül tahtında sultân olmağa derler Tasavvuf mesleğine intisâb etmek isteyen sûfî, bu dergâha girerken, maddî varlığından sıyrılmalı ve kendinde bir varlık görmemelidir. Bu tarzda başlayana manevî yolculuğun (seyr u sülûk) nihâyetine ulaşan kimse gönül tahtının sultânı olur. 2. Tarîkatte ibârettir tasavvuf mahv-ı sûretten Hakîkatte sarây-ı sırda mihmân olmağa derler
	
Tarîkatte tasavvuf; sûretin (maddi varlığın) yok farzedilmesinden ibârettir. Bu yolla hakîkate ulaşanlar, ilâhî olan sır sarayının misâfiri olurlar.
	
3. Bu âb u kil libâsından tasavvuf âri olmaktır
Tasavvuf cism-i sâfî nûr-i Yezdân olmağa derler
	
Tasavvuf, toprak ve sudan ibâret olan sûretten temizlenmektir. Varlığından soyulan derviş, cismini saflaştırarak, Allah Teâlâ’nın nûru olur. (O’nunla görür, O’nunla işitir, O’nunla tutar ve O’nunla yürür.)
	
4. Tasavvuf lem’ayı envâr-ı mutlaktan uyarmaktır
Tasavvuf âteş-i aşk il sûzân olmağa derler
	
Tasavvuf, gönülde mutlak nûrlardan bir ışık yakarak, aşk ateşiyle yanıp tutuşmaktır.
	
Aşk bir şem’-i ilâhîdir benim pervânesi
	Şevk bir zencîrdir gönlüm anın dîvânesi
	
	- Şeyh Galip –
	
5. Tasavvufta şerâit nâme-i hestîyi dürmektir
Tasavvuf ehl-i şer‘u ehl-i îmân olmağa derler
	
Tasavvufta esas olan, varlık kitabını dürerek, varlığından geçmektir.
	
Bana bende demen bende değilem
	Bir ben vardır bende benden içeru
	
	-- Yunus Emre – 
	
Tasavvuf, hem şerîat, hem îman ehli olmaktır.
	
6. Tasavvuf ârif olmaktır hakîmen âdetullâha
Tasavvuf cümle ehli derde dermân olmağa derler
	
Tasavvuf, hakîmâne bir tarzda âdetullâhı (sünnetullah) anlamak, tüm dert sâhiplerinin derdine derman olmaktır.
	
7. Tasavvuf ten tılsımın ism miftâhıyla açmaktır
	    Tasavvuf bu imâret külli vîrân olmağa derler 
	
Her düğümün bir tılsımla açıldığı söylenir. Tenin tılsımı da “Allah” isminin anahtarı olan “Bismillâh” ile açılır. Tasavvuf ma’mûr olan bu varlığı tamâmen vîrân etmek, nefse nispetle rûhu beslemektir.
	
8. Tasavvuf sûfî kâli hâle tebdîl eylemektir bil
	    Dahî her söz ki söyler âb-ı hayvân olmağa derler
	
Tasavvuf, sûfînin kâlini (sözünü ve bilgisini) hâle tebdîl etmesidir (ilmiyle âmil olma). Hâl ehli olan, söylediklerini ve bildiklerini bizzat yaşayan bir kimsenin her sözü, başkaları için hayat iksîri hükmündedir.
	
9. Tasavvuf ilm-i ta’bîrât u te’vîlâtı bilmektir
Tasavvuf can evinde sırr-ı Sübhân olmağa derler
	
Tasavvuf, ta’bîr ve te’vîl ilmine vâkıf olmak, Kitap ve Sünnet’in esrârını anlamaktır. Tasavvuf kalbi, ilâhî sırların mecrâsı ve mir’âtı yapmaktır.
	
10. Tasavvuf hayret-i kübrâda mest ü vâlih olmaktır
Tasavvuf Hakk’ın esrârında hayrân olmağa derler
	
Tasavvuf, büyük bir hayret ve dehşetle kendinden geçmek, Hakk’ın nâmütenâhî esrârı karşısında hayran kalıp ürpermektir.
	
11. Tasavvuf kalb evinden mâsivâllahı gidermektir
Tasavvuf kalb-i mü’min arş-ı Rahmân olmağa derler
	
Tasavvuf, gönül hânesinden mâsivâyı temizlemek, kalbini Rahmân’ın arşı yapmaktır.
	
Kalb-i mü’min arş-ı Rahmân’dır
Ânı yıkmak ziyâde tuğyândır
	
12. Tasavvuf her nefeste şarka vü garba erişmektir
Tasavvuf bu kamû halka nigehbân olmağa derler
	
Tasavvuf, her an, şarkta ve garbtaki müslümanları düşünmek, onların sevincine ve tasasına ortak olmak, ihtiyaç sâhiplerine hizmet etmektir. Tasavvuf, tüm halkı görüp gözetmeye çalışmaktır.
	
13. Tasavvuf cümle zerrât-ı cihânda Hakk’ı görmektir
Tasavvuf gün gibi kevne nümâyân olmağa derler
	
Tasavvuf, cihânın tüm zerrelerinde Hakk’ı müşâhede etmektir. Sûfî güneş gibidir. İnsanları zulmetten nûra ulaştırır.
	
Bir kitâbullah-ı a’zamdır serâser kâinat
Hangi harfi yoklasan mânâsı hep Allah çıkar.
	
14. Tasavvuf anlamaktır yetmişiki milletin dilin
Tasavvuf âlem-i akla Süleymân olmağa derler
	
Tasavvuf, yetmişiki milletin dilini bilmek, herkesin halinden anlamaktır. Hz. Süleyman nasıl kuşdiline varıncaya kadar tüm dilleri biliyorsa, tasavvuf erbâbı da akıl âlemine Süleyman olmalıdır.
	
15. Tasavvuf urvetü’l-vüskâ yükün cân ile çekmektir
Tasavvuf mazhar-ı âyât-ı gufrân olmağa derler
	
Tasavvuf, Kur’ân-ı Kerîm’in hükümlerine tüm gücüyle bağlanmak ve ölünceye kadar bu inancını devam ettirmektir. Böyle bir davranış içinde bulunan sûfî, gufran âyetlerinin mazharı olur.
	
16. Tasavvuf ism-i a’zamla tasarruftur bütün kevne
Tasavvuf câmi-i ahkâm-ı Kur’ân olmağa derler
	
Tasavvuf, bugün kâinatta “İsm-i a’zam”la tasarruf etmektir. Böyle bir davranış içinde bulunan sûfî, gufran âyetlerinin mazharı olur.
	
17. Tasavvuf her nazarda zât-ı Hakk’a nâzır olmaktır
Tasavvuf sûfiye her müşkil âsân olmağa derler
	
“İsm-i a‘zam”, Allah Teâlâ’nın Kur’ân-ı Kerîm’de geçen yüz isminden doksan dokuzu belli olan “Esmâu’l-Hüsnâ”sının fevkindeki adına verilen isim olarak bilinir. Herkes tarafından bilinmeyen bu isme vâkıf olan kimse Allah Teâlâ’nın izniyle tasarruf imkânına sâhip olur diye bir inanç vardır.
Tasarruf sâhibi Allah Teâlâ’dır. Cenâb-ı Hakk’ın nâmütenâhî olan esmâ ve sıfâtının tecellileri, çeşitli sûretlerde hâriçte zâhir olur.
	
18. Tasavvuf ilm-i Hakk’a sînesini mahzen etmektir
Tasavvuf sûfî bir katreyken ummân olmağa derler
	
Tasavvuf, Hakk’ın ilmine kalbini mahzen etmektir. Ledünnî ilme sâhip olmak ve bu sûretle beşeriyete faydalı hale gelmektir. Bu sâyede bir katreden ibâret bulunan sûfî umman hâline gelmiş olur.
	
19. Tasavvuf külli yakmaktır vücûdun nâr-ı lâ ile
Tasavvuf nûr-i illâ ile insân olmağa derler
	
Tasavvuf, mâsivâyı yok farzetmek, onu “lâ” ateşiyle yakmak ve “illâ” nûruyla insân-ı kâmil olmaktır. (Lâ mevcûde illâ Hû)
	
20. Tasavvuf onsekiz bin âleme dopdolu olmaktır
Tasavvuf nüh felek emrine fermân olmağa derler
	
Tasavvuf, kâinattan haberdar olmak, onsekiz bir âlem hakkında bilgi edinmek, eşyânın künhüne vukuf kesbedip dokuz feleğin (güneş sistemi) emrine ferman olmaktır.
	
21. Tasavvuf “kul kefâ billâh” ile da’vetdürür halkı
Tasavvuf “irci‘î” lafzıyla mestân olmağa derler
	
Tasavvuf, “kul kefâ billâh” âyetiyle insanları Hak yola dâvet etmek, “irciî” emrinin zevkiyle kendinden geçmektir.
Ehl-i tevhîd olmak istersen sivâya meyli kes
	Aç gözün merdâne bak, Allah bes, bâkî heves!
	
22. Tasavvuf günde bin kerre ölüp yine dirilmektir
Tasavvuf cümle âlem cismine cân olmağa derler
	
	Tasavvuf, Hakk’ın nâmütenâhî kudretini müşâhede edip kendinden geçmek, ölmeden evvel ölmek, rûhen diri kalmaktır. 
Tasavvuf, tüm âlemin cisminin rûhu olmak, onları ihyâ etmek, Hak Teâlâ’nın “Hayy” isminin mazharı olmaktır.
	
23. Tasavvuf zât-ı insan zât-ı Hak’da fânî olmaktır
Tasavvuf “kurbu ev ednâ”da pinhân olmağa derler
	
Tasavvuf, sûfînin kendi varlığını, gerçek varlıkta yok etmesi, bu sâyede “Kurbu ev ednâ” makâmına ulaşmasıdır.
24. Tasavvuf cânı cânâna verip âzâde olmaktır
Tasavvuf cân-ı cânân cân-ı cânân olmağa derler
	
Tasavvuf, canı sevgiliye verip, mâsivâ esâretinden kurtulmak, gerçek sevgilinin canı olmaktır.
	
25. Tasavvuf bende olmaktır hakîkat hak ey İbrâhim
Tasavvuf şer’-i Ahmed dilde bürhân olmağa derler
	
Tasavvuf, Allah Teâlâ’ya kul olmak, Peygamber (s.a.) Efendimiz’in şerîatini gönülde bir delil olarak yaşatmaktır.