Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki: “Şeriat bir ağaçtır. Tarikat onun dalları, marifet yaprakları, hakikat ise meyvesidir. Kur’an’a gelince, gerek tevil (iç yorum), gerekse tefsir (dış yorum) bakımından hepsini içerir.”
Tefsir avam (çoğunluk) için, tevil ise havas (seçkin) kullara özgüdür.
Bize gelen, iki ana şekil üzeredir: Zahir (dış), bâtın (iç). Yani, şeriat yolu ve marifet.
Cenab-ı Hak, şeriatla dış dünyamızın düzenini, marifetle de iç dünyamızın düzenini emreder. Her ikisinin birleşiminden ise, hakikat doğar. Bu sözümüze, ağaçla yaprağı örnek getirebiliriz. Bundan sonra, meyve oluşur.
Şu ayet, anlatmak istediğimiz şeye işaret eder: “İki deniz yürür, karşılaşır; fakat aralarında berzah (İnsan-ı Kâmil) vardır, aşamazlar,” (Rahman, 55:20).
Her iki mânâ birden alınmalıdır. Aksi halde, yani yalnız zahirî bilgi ile hakikat elde edilemez. Esas hedefe varılamaz. İbadetin tam olması için, şeriat ve marifetin ikisi birden gereklidir.
İnsan, önce şer’i (şeriata ait) bilgilere muhtaçtır. Bu ilimle, sıfatlar âleminde Hakk’ın zatına ait bilgiler elde edilir. Bundan sonradır ki, bâtın ilmine sıra gelir. Bu ilimle de, marifet âleminde Hakk’a irfanın ta kendisi elde edilir.
GAVSULAZAM