Bir keresinde Ebû Hureyre (r.a): “Ey Allah Rasûlü! Sizin huzurunuzdayken dünya bize hiç geliyor, aklımızın ucundan bile geçmiyor...
Abdullah adında, bir sahabe vardı. Bir gün pazardan veresiye bazı şeyler almış ve bunları Rasûlullâh’a hediye etmek üzere getirmişti...
Rasûlullâh (s.a.s), özellikle küçük çocuklarla şakalaşırdı. Gerçekten, bunlarla ilgili çok sayıda anı nakledilir. ..
Rasûlullâh (s.a.s), şaka ve lâtife yapmayı sever, kendisi ile şakalaşılmasından da hoşlanırdı...
Abdullah şöyle dedi: “Rasûlullâh (s.a.s) bir hasırın üzerine yatıp uyumuş, hasır böğründe iz yapmıştı. ..
Müslümanlar arasında ne gaibden haber veren kâhinler, ne de geleceği okuyan falcılar vardı. ..
Allah Rasûlü (s.a.s), Medine’ye varışından yaklaşık beş ay kadar sonra muhacir ve ensâr arasında, tarihte “muâhât” olarak isimlendirilen bir kardeşlik tesis etmiştir...
Kur’an-ı Kerim’de iman ehlinin özelliklerinden biri anlatılırken, “Onlar, Allah’ı ayakta iken, oturarak ve yanlarına yaslanmış olarak zikreden kimselerdir” (Al-i İmrân, 191) ve “Ticaret ve alışveriş onları Allah’ı anmaktan alıkoymaz” (Nûr 24/37) buyrulmaktadır. ..
Peygamberimiz aleyhisselam yalnız kendi kavminin değil, Hz. Ali’nin dediği gibi, bütün insanların da en doğru sözlüsü ve ahdine en vefalısı idi...