Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem'in yapısında temizliğe karşı görülmemiş bir düşkünlük vardı. Birini kirli elbise giymiş halde görünce: "Bu adam elbisesini yıkamaktan âciz mi?" buyurmuştu.
Başka bir gün adamın biri berbat bir elbise giymiş olarak huzuruna geldi. Allah Resulü "Hiç imkânın yok mu?" diye sorunca, adam: "Var" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: "Madem Allah Teâlâ sana ihsanda bulunmuş, o halde bu, üstünde görünmelidir" buyurdu. İlk dönemler nezâket ve incelik pek bilinmezdi. Bazıları mescide geldiklerinde namazda iken duvarlara veya önlerine tükürürlerdi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bu durumlarda duvarlardaki tükürük izlerini bizzat kendisi değnek ucuyla sürterek giderirdi. Bir keresinde duvarda tükürük lekesi gördü. O kadar öfkelendi ki mübarek yüzü kıpkırmızı oldu. Ensardan bir kadın lekeyi sildi ve oraya güzel bir koku getirerek sürdü. Allah Resulü çok memnun oldu ve onun bu hareketini övdü.
Arasıra yüce toplantılarında güzel koku saçan mangallar yakılır ve içine güzel kokulu kâfur ve benzeri şeyler konulurdu.
Birgün kadınlardan biri Hz. Aişe'ye kına yakınmayı sorunca, Hz. Aişe (ra): "Hiç bir sakıncası yoktur. Ama benim sevgilim Allah Resûlu, kına kokusundan hoşlanmadığı için ben de tercih etmem" diye cevap verdi.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem çoğu kez misk ve amber kullanırdı.
Adamın birinin saçını bakımsız ve darmadağınık görünce: "Bu adam saçlarını temizleyip düzeltmeyi beceremez mi?" buyurdu.
Bir keresinde yünden bir kumaşa sarıldı. Terleyince çıkarıp bir kenara koydu.
Bir gün insanlar Peygamber mescidine geldiler. Mescid dar olduğundan ve iş güç sahibi olan insanlar kirli elbiselerle çıkıp geldikleri için terlediklerinden mescidin her tarafına koku yayıldı. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: "Yıkanıp gelseydiniz daha iyi olurdu" buyurdu. O günden itibaren Cuma günü yıkanmak şer'î hüküm haline geldi.
Peygamber Mescidi her zaman süpürülürdü. Ümmü Mihcen adında bir kadın bu işi yapardı. İbn-i Mâce'de şöyle bir rivayet vardır: "Hz. Peygamber sallallahualeyhi vesellem mescidlere çocuklarla delilerin sokulmamasını ve mescidlerde alışveriş yapılmamasını emretmiştir. Cuma günü mescidlerde güzel kokulu tütsüler yakılmasını da emretmiştir. Araplar bedeviliğin etkisiyle temizlik ve nezâketin adını dahi bilmediklerinden bu konuya Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem çok önem vermek zorunda kalmıştır.
Bugün dahi bedeviler arasında genellikle görüldüğü gibi, Araplar arasında eskiden beri süregelen bir adet ve alışkanlık vardı. Bedevi, yolda belde durur, küçük ve büyük abdest ihtiyaçlarını giderirlerdi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ise bundan nefret eder ve böyle yapılmasını şiddetle menederdi. Yolları veya ağaç altındaki gölgelikleri büyük küçük abdest yaparak kirletenleri lanetlediğini bildiren pek çok hadis vardır.
Tembellikleri ve üşengeçliklerinden dolayı bir kaba işemeyi adet haline getiren ileri gelenleri de bundan menetmiştir. Araplar arasında küçük su döktükten sonra taşla temizlenme veya elbiseyi idrardan koruma diye bir alışkanlık yoktu. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem birgün yolda gidiyordu. İki mezar gördü. "Bunlardan birine elbisesini idrarından korumadığı için azap ediliyor" buyurdu.
Bir keresinde mescide geldi. Duvarlarda yer yer tükürük lekeleri gördü. Elinde hurma dalı çubuğu vardı. Onu sürte sürte bütün lekeyi yok etti. Sonra insanlara dönerek öfkeli bir tonla: "Karşınıza biri çıkıp yüzünüze tükürse bundan hoşlanır mısınız? Bir kimse namaz kılarken Allah onun önünde, melekler ise onun sağında olduklarından insan asla önüne, sağına, soluna tükürmemelidir" buyurdu.
Sahabeden biri namazın ortasında hem de imamlık yaptığı halde tükürdü. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ona bakıyordu. Yanındakilere, "Bu adam namaz kılmamıştır" buyurdu.
Namazdan sonra o kişi mübarek huzuruna gelerek: "Bu hükmü mü verdiniz?" diye sordu. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem de: "Evet! Allah'ı ve Peygamberi'ni rahatsız ettin" buyurdu.
Soğan, sarmısak ve turp gibi kokulu yiyeceklerden tiksinirdi. Bunları yiyenlerin mescide gelmemesini emretmişti. Buhâri'de: "Soğan, sarmısak yiyenler mescidimize gelmesin ve bizimle beraber namaz kılmasın" hadisi vardır. Halifeliği zamanında Hz. Ömer (ra) hutbede şöyle demiştir: "Sizler soğan sarmısak yiyerek mescide geliyorsunuz. Halbuki ben, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem'inbu tür şeyleri yiyerek mescide gelen kimseyi mescidden çıkartarak Bakî' mezarlığına kadar uzaklaştırılmasını emrettiğini gördüm."
Son Peygamber Hz. Muhammed, Mevlana Şibli