Suheyb bin Sinan, müşriklerin eziyet ve işkencelerine maruz kalan kimsesiz Müslümanlardan biri idi. Medine'ye hicrete Efendimiz tarafından izin verildiği sırada bir türlü fırsatını bulup Mekke'den ayrılamamıştı.
Suheyb b. Sinan’ın Kuba’ya Gelişi
Suheyb bin Sinan, müşriklerin eziyet ve işkencelerine maruz kalan kimsesiz Müslümanlardan biri idi. Medine'ye hicrete Efendimiz tarafından izin verildiği sırada bir türlü fırsatını bulup Mekke'den ayrılamamıştı.
Hz. Ali'nin hicret ettiğini görünce o da, Medine'ye hicret maksadıyla hazırlanıp yola çıkmıştı. Bunu gören Mekkelilerden bazıları arkasına düşüp yetiştiler ve:
- Sen, buraya fakir olarak geldin. Yanımızda zengin oldun. Kendinle birlikte bu bol serveti de alıp götürmek istiyorsun. Buna müsaade edemeyiz" demişlerdi.
İmanından aldığı cesaretle bu kahraman sahabî hemen bineğinden inmiş, çantasındaki okları çıkarıp karşısında duran Kureyş topluluğuna:
- Benim, içinizde en iyi ok atanlardan biri olduğumu bilirsiniz. Yanımdaki okların hepsini atar, onlar biterse kılıcımı çalarım. Bunlardan biri elimde bulunduğu müddetçe yanıma sizi yaklaştırmam" diye hitap etmişti.
Müşrikler bu kahramanca seslenişe cevap verememişlerdi. Bu İslâm kahramanının kolay kolay teslim olmayacağını biliyorlardı. Bir tarafta kalbindeki Allah'a imanın verdiği hadsiz cesaretle duran Suheyb bin Sinan, diğer tarafta gönüllerine şirk ürkekliği hâkim birçok müşrik vardı.
Sonunda Suheyb şu teklifte bulundu:
- Size, bütün servetimin yerini gösterir, onu size bırakırsam, gitmeme müsâade eder misiniz?"
Gönülleri dünya malı sevgisiyle dolu müşrikler, "Evet" dediler. Hz. Suheyb de onlara bütün servetini bırakarak Allah yolunda, dinini serbestçe yaşamak uğruna hicretine devam etti.
Rebiülevvel ayının ortalarına doğru gelip Kubâ'da, Resûl-i Kibriyâ Efendimize kavuştu. Yolda gözü ağrımış, karnı ise son derece acıkmıştı. O sırada Efendimiz ve yanında bulunan Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer'in önünde taze yapraklı salkım halinde hurma vardı. Hz. Suheyb hemen yaş hurmaları yemeye başladı.
Hz. Ömer:
- Yâ Resûlallah! Suheyb'i görmüyor musun? Hem gözü ağrıyor, hem de yaş hurma yiyor" dedi.
Resûl-i Ekrem:
- Ey Suheyb! Hem gözün ağrıyor, hem de yaş hurma yiyorsun, buyurunca Suheyb:
- Yâ Resûlallah! Ben, gözümün sağlam, ağrımayan tarafıyla yiyorum, diye latif bir cevap vererek Efendimizi tebessüm ettirdi.
Hz. Suheyb daha sonra:
"Yâ Resûlallah! Sen Mekke'den çıktığın zaman müşrikler beni sıkıştırdılar. Ben de servetimi vererek kendimi ve ailemi satın aldım, dedi.
Resûl-i Muhterem Efendimiz:
- Suheyb kazandı. Suheyb kazandı! Ebû Yahya, satış kârlı çıktı, buyurarak onu müjdeleyip sevindirdi.
Bunun üzerine şu âyet-i kerime nazil oldu:
"Yine insanlardan öylesi vardır ki, karşılığında Allah'ın rızâsını kazanmak için kendisini fedâ eder. Allah ise kullarına pek şefkatlidir." (Bakara, 2/207)