Peygamber Efendimiz, kendisini görmeden iman edenlere "kardeslerim" olarak hitap etmistir.
Ebû Hureyre'den rivâyet edildiğine göre Peygamber Efendimiz bir gün:
- Benden sonra öyle kimseler gelecektir ki, ‘Keşke Peygamberi görseydik de, bugün sahip olduğumuz mal, servet ve çoluk çocuğumuz olmasaydı…’ diye hasret çekecekler!
Ebû Ya'la, bu rivayeti tamamlar:
Allah'ın Rasûlü:
- Kardeşlerimi ne zaman göreceğim? diyerek içini çekti.
Çevresindekiler:
- Ey Allah'ın Rasûlü! Senin kardeşlerin biz değil miyiz? O ise:
- Sizler benim ashâbımsınız! Kardeşlerim ise sonra gelecekler! Bana, görmeden iman edecekler! buyurdu.
Yine Ebû Hureyre -radıyallâhu anh-'den rivâyet edildiğine göre, bir gün Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ashâbıyla birlikte kabristana gitti ve:
- Allâh'ın selâmı üzerinize olsun ey mü'minler diyârının sâkinleri! İnşallâh bir gün biz de size katılacağız. Kardeşlerimizi görmeyi çok isterdim. Onları ne kadar da özledim! buyurdu.
Ashâb-ı kirâm:
- Biz, senin kardeşlerin değil miyiz, yâ Rasûlallâh? dediler.
Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
- Sizler benim ashâbımsınız, kardeşlerimiz ise henüz gelmemiş olanlardır, buyurdular.
Bunun üzerine ashâb:
- Ümmetinden henüz gelmemiş olanları nasıl tanıyacaksın, ey Allâh'ın Rasûlü? dediler.
Peygamber Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-:
- Bir adamın alnı ve ayakları ak olan bir atı olduğunu düşünün. Adam, bu atını hepsi de simsiyah olan bir at sürüsü içinde bulamaz mı? diye sordu.
Sahâbe:
- Evet, bulur ey Allâh'ın Rasûlü! dediler.
Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
- İşte onlar da abdestten dolayı yüzleri nurlu, el ve ayakları parlak olarak gelecekler. Ben önceden gidip havuzumun başında ikram etmek için onları bekleyeceğim.
(Müslim, Tahâret, 39)
MÜRİDAN