Muhammed b. Hâmid anlatıyor: “Can çekişirken Ahmed b. Hadraveyh’in başucunda oturuyordum. Yaşı doksan beşi bulmuştu.
Ebû Türab Nahşabî’nin sohbetinde bulunmuş olan Horasan şeyhlerinin büyüklerindendir. Ebû Hafs’ı ziyaret için Nişabur’a gelmiş, sonra Bayezid Bistâmî’nin ziyaretine Bistâm’a gitmiştir. Fütüvvette şanı yüce idi. Ebû Hafs onun hakkında, “Ahmed b. Hadraveyh’ten daha büyük bir himmete, daha doğru bir hale sahip olan birini görmedim” demiştir. Bayezid Bistâmi, “Üstadımız Ahmed’dir” derdi.
Muhammed b. Hâmid anlatıyor: “Can çekişirken Ahmed b. Hadraveyh’in başucunda oturuyordum. Yaşı doksan beşi bulmuştu. Müridlerden biri ona bir sual sordu. Gözleri buğulanan Ahmed dedi ki: Evlâdım, doksan beş seneden beri çaldığım şu kapı işte açılmak üzere, ama bilmiyorum kapının açılması bana bahtiyarlık mı yoksa bedbahtlık mı getirecek! Şu durumda ben senin soruna nasıl cevap verebilirim?”
Ahmed b. Hadraveyh’in yedi yüz dirhem borcu vardı. Alacaklılar yanında bulunuyorlardı. Yüzlerine baktı ve: “Allah’ım! Sen mal sahipleri için rehini bir teminat kıldın. Şu anda ruhumu almak suretiyle onların teminatını ellerinden alıyorsun, o halde benim namıma borcu Sen öde” dedi. Tam bu sırada birisi kapıyı çaldı ve: “Ahmed’den alacağı olanlar nerede? dedi ve borcu tamamen ödedi. Bunu takiben Ahmed b. Hadraveyh ruhunu teslim etti (r.a).
Ahmed b. Hadraveyh: “Gafletten ağır bir uyku yoktur, insana en çok mâlik olan ve onu kul olarak kullanan nefsânî arzulardır. Üzerinde gafletin ağırlığı olmasaydı nefsânî arzular sana karşı zafer kazanamazdı” demiştir.