Enes bin Mâlik (r.a)’den rivâyet edildiğine göre Mekke ahâlîsi Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’den kendilerine bir âyet (mûcize) göstermesini istediler.
O da onlara Ay’ı iki parça hâlinde gösterdi, hattâ Hırâ Dağı’nı bu iki parçanın arasında gördüle(Buhârî,Menâkıbu’l-Ensâr, 36; Müslim, Kıyâmet, 46, 47)
Abdullah bin Mes’ûd (r.a) şöyle buyurmuştur: “Biz Minâ’da Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz ile beraberken Ay ikiye ayrıldı. Peygamber Efendimiz (s.a.v): "Şâhid olunuz!" buyurdular. Bir parça dağa doğru gitti. (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 36; Müslim, Kıyâmet, 44, 45)
Bir rivâyette Abdullah bin Mes’ûd (r.a): “Ay Mekke’de ikiye yarıldı” buyurmuştur. (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 36)
Abdullah bin Mes’ûd (r.a) şöyle buyurmuştur: “Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) zamanında Ay ikiye ayrıldı. Bir parça dağın üzerinde, bir parça da alt tarafındaydı. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): "Şâhid olunuz!" buyurdular. (Buhârî, Tefsîr, 54/1; Müslim, Kıyâmet, 43, 48)
Abdullah bin Abbâs (r.a)’dan Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in zamanında Ay’ın ikiye yarıldığı rivâyet edilmiştir. (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 36)
Bu hâdisenin ardından şu âyet-i kerîme nâzil oldu: “Kıyâmet yaklaştı ve Ay yarıldı. Onlar bir mûcize görseler, hemen yüz çevirirler ve: `Eskiden beri devâm edegelen bir sihirdir` derler.” (el-Kamer, 1-2) (Tirmizî, Tefsîr, 54/3286;Vâhidî, s. 418)
Bu mûcize, bütün peygamberlere verilen mûcizelerin hepsinden daha büyüktür. Zîrâ diğer peygamberlerin mûcizeleri arzdan semavâta geçmemiştir. Bu mûcizeyi Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de de zikretmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Âhir Zaman Nebîsi” olduğu için O’nun dünyâda zuhûru, aynı zamanda kıyâmetin âlametlerinden biridir. Bu sebeple âyet-i kerîmede: “Kıyâmet yaklaştı ve Ay yarıldı.” (el-Kamer, 1) buyrularak bu hakîkata temâs edilmektedir.
Nakledildiğine göre, bazı seyyahlar, Hindistan’daki târihî bir binanın üzerinde “Ay’ın ikiye yarıldığı gece yapılmıştır” diye yazıldığını görmüşlerdir. (M. Yaşar Kandemir, Şifâ-i Şerîf Şerhi, İstanbul 2012, I, 596)
Meşhur astronomi âlimi Fransız astronom Lefrançois de Lalande, Ay’ın geçmiş hareketlerini incelerken “Şakk-ı Kamer” mûcizesinin doğruluğunu kabûl etmek zorunda kalmıştır. (Bkz. Zekâî Konrapa, s. 110)
Mekke-i Mükerreme’nin doğu tarafında ve Safâ Tepesi üzerinde orta yükseklikte bir dağ vardı. Ebû Kubeys Dağı denirdi. Bu dağın üzerinde iki minâreli bir câmi-i şerîf vardır ki Mekke fethinde Hz. Bilâl (r.a)’in burada ezân okuyuşunun hâtırası olarak yapılmıştı.
Bir de Mescid-i Şakku’l-Kamer ismiyle bir namazgâh vardı ki Ay’ın yarılması mucizesinin bu mevkide göründüğünü hatırlatmak üzere yapılmıştı. Mescid ile namazgâh arasında bulunan derince bir çukurda Cüneyd-i Bağdâdî, İbrâhim Edhem, Alâüddîn Attâr gibi irfân ehlinin büyüklerinin halvete girdikleri rivâyet edilir. (Tâhiru’l-Mevlevî, Müslümanlığın Medeniyete Hizmetleri, II, 143-144, 31. dipnot)
Bizi sosyal medyada paylaşın: